Kârlı tradutor Português
431 parallel translation
Kârlı bir yıl dileklerimle.
Com votos de um próspero ano novo.
Yani, işler yolunda giderse Albay kârlı çıkacaktı.
Ou seja, se tudo correr bem, ele recebe os lucros.
- Müthiş kârlı!
Está acordado!
Kârlı bir akşam mı?
Uma noite proveitosa?
Toplamda 75.000 poundu bulduracak kadar kârlı.
O suficiente para levar o total para 75.000 libras.
Bir ara, İngiltere'deyken, beyefendi olmak kârlı bir iş gibime geldi.
Uma vez em Inglaterra, pareceu-me proveitoso tornar-me num cavalheiro.
Kârlı olduğunda.
Quando é rentável.
Haydi ama, kârlı bir işin var.
Vamos, você tem um negócio rentável.
Senin için bayağı kârlı.
Bastante lucro para você.
Bu günlerde elektroniğin kârlı bir iş olduğunun farkındayım.
A electrónica é lucrativa nos dias de hoje.
Yarın, kendi iyilikleri için, geleceklerinin... huzurlu ve kârlı olması için onlara hitap etmeni istiyorum.
Conto contigo para falares com eles amanha, para seu próprio bem... para o seu futuro pacífico e proveitoso.
Çünkü köle beslemek artık kârlı bir iş olmaktan çıktı da ondan.
Porque já não é mais lucrativo manter escravos!
Gelin kârlı olanı yapalım. Ve adil olanı...
Vamos fazer o que dá lucro e o que é justo!
Kârlı bir iş yapmak için kızımla evlenmek istiyorsunuz!
Quer casar com a minha filha para fazer um bom negócio.
Kârlı bir meslek değil, ama yakında emekli olacağım,... ve yolun açılacak.
Não é um trabalho muito bem pago, mas vou reformar-me daqui a pouco... e tu subirias de posto. É tempo de assentares.
Kârlı olmaz.
Não compensa.
Hatta bunu da aşabilir. Kanalımız, bu şirketin bünyesinde bulunan tüm kuruluşlar arasında en fazla kâr eden yer haline gelecektir. Yatırılan sermayenin öngörülen getirisine bağlı olarak bir ittifak olsa da olmasa da kanal kompleksimiz tüm CCA imparatorluğunda aşırı kârlı ve büyük bir merkez haline gelecektir.
Além disso, esta emissora talvez seja o centro de lucro mais significativo, do complexo de comunicações e baseado na taxa projectada de retorno do capital investido e se a fusão for feita o complexo de comunicações talvez se torne o mais importante e mais lucrativo centro,
Kârlı bir giysi firması işletiyorum.
Dirijo uma próspera fábrica de vestidos.
Evet. Bu çok kârlı.
Sim, é muito próspera.
Garson olmak çok tatminkar ve çok kârlı olabilir.
Ser empregado de mesa pode ser satisfatório e muito lucrativo.
Bu kârlı kariyerini ne kadar sürdürebileceğini sanıyorsun?
Vamos... Por quanto tempo podes pôr a tua lucrativa carreira de molho?
İkimiz için de kârlı bir işti.
Foi um bom negócio para ambos.
Şimdi dünyanın her yerine satıyorlar. İyi ve kârlı bir işleri var.
Agora, enviam escovas adesivas para o mundo inteiro... e têm um negócio muito rentável.
Çok kârlı bir gelecek görüyorum.
Teremos um futuro muito lucrativo.
Josie'den satın alınca, daha kârlı bir görüntü çizerse daha yüksek fiyata satabiliriz.
Uma vez que Josie nos venda a Serração, conseguiríamos um preço melhor se parecesse mais lucrativa.
Bu hepimiz için kârlı bir iş olabilir.
Se ele for apanhado, então nós agradecemos a Deus.
O parçayı da koyarsan paket daha kârlı olur.
O conjunto seria mais lucrativo com essa peça.
Enteresan bir işti, gerçi, şartları pek kârlı değildi.
Era um trabalho interessante, embora, claro, pouco rentável.
Çok kârlı.
Muito lucrativo.
Peki, Simeon Lee'nin vasiyetini değiştirmemesinden kim kârlı çıkıyor?
Quem beneficia do facto de Simeon Lee não ter alterado o testamento?
Ekonomik, basit, düşük üretim maliyetine ve kitlenin ilgisini çekme potansiyeline sahip. Tüm bunlar büyük kârlılığı detaylarıyla açıklıyor.
Económico, simples, barato, apelo às massas, e tudo isso dá lucro.
Londo da, G'Kar da barışçıl bir çözümün savaştan daha kârlı olacağının farkında.
Londo e G ´ Kar sabem que uma solução pacifica vai beneficiá-los mais... que um conflito. É aí que você entra.
- Çok basit ama çok kârlı.
- Tão simples e no entanto tão recompensados.
Bence gayet kârlı bir alışveriş.
Penso que se pode trabalhar isso.
Gece vardiyası o kadar da kârlı bir iş değilmiş.
E as do turno da noite parece que foram picadas pela mosca tsé-tsé.
İnan Mary, çok kârlı olacak.
Tiro lucro.
Bu kârlı bir maden.
Esta mina é lucrativa.
Elimdeki veriler Grimley'nin geleceği olduğunu söylüyor, oldukça kârlı bir maden.
Os meus dados mostram que Grimley tem futuro, é uma mina lucrativa.
Anladığım kadarıyla kârlı bir iş.
Grande negócio pelo que me é dado saber.
Ama vasiyeti değiştirdikten sonra... Kim kârlı çıktı?
Mas após a alteração, quem beneficiaria?
Sizin gününüzde benimki kadar kârlı geçti mi?
Tiveram um dia tão proveitoso como o meu?
Benzerlik yasaları saçmalığı ot satmaktan daha kârlı.
Caramba, essa merda dos direitos de imagem, rende mais do vender ganzas.
- Kârlılık raporunu görmüş müydün?
- Viu o relatório de receitas?
Kurumsal bir ortamda bay Martin, terapi hizmetleriyle kârlı çıkabilir.
Numa instituição correccional, pode ter acesso a tratamento médico.
Umarım kârlı bir birliktelik olur.
Espero que seja uma união proveitosa.
- Kârlı olurdu.
Lucrativo?
En azından paralarını açık açık kazanıyorlar. Kârlı bir anlaşmayla, sonradan sana kazık atan eski eşler gibi değiller.
Não são como as ex-mulheres que nos sugam o dinheiro no divórcio.
- Billy'ye dedim ki kendi aramızda biraz iş birliği yaparsak kârlı çıkarız.
Estava a dizer ao Billy que acho que pode haver muito mérito num pouco de cooperação entre nós.
Kârlısın.
Ganhaste.
Ayrıca da kârlı!
Até agora, o resultado foi muito revelador.
Kârlı.
Benefícios.