Köleler tradutor Português
491 parallel translation
Ona köleler gibi sadık olmalısınız, tek hedefiniz bu olmalı.
Como súbditos têm que lhe ser leais. de todo o vosso coração.
Olanları kimseler öğrenmesin diye köleler de öldürüldü.
Os escravos foram mortos, para que ninguém soubesse.
Köleler ise yolculuğa çıkamazlar.
Os escravos não podem partir.
Bounty'nin görevi, köleler için ucuz yiyecek kaynağı olacak ekmek ağacını Batı Hint adalarına götürmekti.
A missäo do Bounty era arranjar árvores de fruta-päo para levar para as Índias Ocidentais como alimento para os escravos.
Şövalyeler ve leydileri son kez burada görüldü. Efendiler ve köleler de.
Viram-se pela última vez os Cavaleiros e as suas Damas, o Senhor e o Escravo...
Elveda maaşlı köleler.
Adeus escravos dos ordenados!
Köleler minnettar olmaz.
Escravos não são ingratos.
Sıcağın, nemin, sivrisineklerin hummanın ve kokmuş yemeklerin işkence ettiği yarı çıplak köleler.
Escravos, meio despidos na floresta. Torturados pelo calor e a humidade, mosquitos, a febre. A comida estragada.
Mucizeler, müritler, kaçan köleler...
Milagres, discípulos, escravos que fogem...
Pleb sınıfının ayak takımı ve köleler arasından kendilerine yandaş topladılar.
Recrutaram para as suas fileiras a ralé da classe plebeia, e escravos.
Bir zamanlar, bunları köleler için almıştım.
Há muito tempo atrás, tinha-os para os escravos.
Sen ailemin ölümsüzlüğünü çalmak, köleler ve hayvanlar gibi, vücutlarının çürümesine izin vermemi istiyorsun.
Está-me a pedir que roube a imortalidade aos meus pais... e deixe os seus corpos a apodrecer do nada... como as carcaças dos escravos e dos animais?
Bize köleler gibi siper kazdırdılar. Savaş kaybedildi!
Fazem-nos cavar como escravos... mas perdem a guerra!
- Görkemli bir ev, köleler, altın, her şey...
Um palácio, escravos, ouro, qualquer coisa.
Sizler Makedonsunuz, Persli köleler değil.
Vocês são macedó9nios, não escravos persas.
Altın, gümüş, baharatlar, mücevherler, köleler, kadınlar... sizindir.
Ouro, prata, especiarias, jóias, escravos, mulheres. Tudo seu.
- Hayır. O dediğin köleler içindir, özgür insanlar için değil.
Isso é para escravos, não homens livres.
Goşen diyarındaki İbrani köleler.
Os escravos hebreus da terra de Gósen.
Köleler zenginliktir Komutan.
Escravos são riqueza, Comandante.
Köleler size hizmet etmektense ölmeyi tercih ediyor.
Os escravos preferem morrer a vergar as costas ao teu serviço.
Köleler de taş ve tuğla taşır.
Os escravos puxam pedras e tijolo.
Bu köleler Sethi'nin zaferine mi, sana mı bağlılar Musa?
Estes escravos são leais à glória de Séti... ou a ti, Moisés?
Köleler tanrılarına tapıyor... Ben de size hizmet ediyorum.
Os escravos adoram o seu deus... e eu sirvo-te apenas a ti.
Ben Amram ve Yokebed'in oğluyum. İbrani köleler.
Sou filho de Amrão e Joquebede, escravos hebreus.
Köleler benim.
Os escravos são meus.
Köleler Vikinglerle böyle mi konuşur?
É assim que os escravos falam com os vikings?
Kharis'in dikkatli gözetimi altında mumya Nubyalı köleler tarafından tabutundan alınıp mezara taşındı.
Sob a vigilância de Kharis, a múmia... foi levada pelos escravos núbios para a sua tumba.
Nubyalı köleler kılıçtan geçirildi.
Os escravos núbios foram sacrificados.
Köleler... Lentulus Batiatus'un gladyatör okuluna geldiniz.
Escravos... chegaram à escola de gladiadores de Lentulus Batiatus.
Bu köleler için tehlikelidir.
Isso é perigoso para um escravo.
Bana çok iyi fiyatla köleler sattın.
Vendeste-me escravos a um preço muito razoável.
Bu köleler daha şimdiden bize bir milyar Sestertius'a mal oldu.
Esses escravos já nos custaram mil milhões de sestércios.
Köleler yol boyunca çarmıha gerilecek... buradan ta Roma'nın kapılarına kadar.
Manda crucificar os escravos ao longo da estrada... desde aqui até às portas de Roma.
Eğer yeni düzene sadakatte bir an bile tereddüt ederlerse... senin avam takımın da o köleler gibi ölecekler.
Tal como morreram os escravos, assim morrerá a população... se por um instante vacilar em lealdade para com a nova ordem.
Çok önceleri köleler tarafından bulunan şu küçük ülke...
É o país fundado por escravos antes...
Çalışır, çalışır, çalışırdı köleler gibi çalışırdı.
Trabalhando, trabalhando...
Köleler de yavaşça ölüyor...
enterram os mortos... e os escravos morrem lentamente.
Köleler, özgür insanlar kadar üretmiyor.
Os escravos não produzem tanto como os homens livres.
Köleler dur!
Escravos alto!
Köleler kolonisi mi yaratmak istiyorlar?
Querem uma colónia de escravos?
Talosianlılar, insan köleler yetiştirmek istiyorlardı, bunun için tutsak tuttukları bir kadınla Pike'ı cezbettiler.
Os talosianos, para reproduzirem escravos humanos, tentaram o Pike com a mulher que tinham em cativeiro.
Yetkililer bu tür itaatsiz isyanlara bir açıklama getiremiyorlar bunu da iyi davranılan, iyi korunan zeki köleler yapıyor.
As autoridades não explicam estas erupções de desobediência, da parte de escravos bem tratados e inteligentes.
Köleler ve gladyatörler?
Escravos... e gladiadores?
- Kendileri de emin değil galiba. Köleler güneşe tapınmaya başlayınca, tekrar memnun olmamaya başladılar.
Quando os escravos começaram a venerar o "sol", ficaram descontentes.
Köleler başka ne işe yarar?
Que outra utilização há para os servos?
Açın, köleler.
Abram, servos.
Köleler oyunlar için gerekliler.
Os servos são necessários para os jogos.
Ayrıca, gezegendeki bütün köleler özgür bırakılmalı.
E mais! Todos os servos deverão ser libertados.
Demirciler körükleyecek. Onların hamutları altında köleler.
Aos carregadores das docas, aos ferreiros nas suas forjas, aos escravos com as suas brincadeiras.
Anlayamıyorum sahipleri onları tutmak istiyorsa, köleler nasıl serbest kalabilir?
Eu não compreendo...
Geçen her yüzyılla birlikte köleler yeni hukuki haklar elde ettiler.
Com o passar dos séculos, os escravos adquiriram mais direitos.