English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ K ] / Köyde

Köyde tradutor Português

873 parallel translation
Bu olaydan sonra köyde, cinayetleri hayaletlerin işlediğine dair batıI bir inanç oluştu.
Daí a superstição local do fantasma assassino.
Köyde bir kaza olmuş.
Houve um acidente na aldeia.
Köyde bir cinayet işlendi.
Um assassínio na aldeia.
Köyde onu tanıyan insanlar arasında biraz soruşturma yaptım.
Andei a fazer perguntas às pessoas da vila que o conheciam.
Bu öğleden sonra köyde Hindley'i gördüm.
Vi o Hindley na vila esta tarde.
Köyde kalacak yer bulabiliriz.
Havemos de encontrar alojamento na aldeia.
Büyük ihtimalle, evin içinde başıboş ve saklı duran bir kablo anten görevi yapıyor ve köyde ağlayan bir kadının sesini yakalıyor.
Provavelmente um cabo solto escondido nalgum sitio da casa, que actua como uma antena, recolhendo o ruído... dalguma mulher da vila a chorar.
Köyde.
Na aldeia.
Oradaki küçük bir köyde kendime harika bir eş buldum.
Encontrei uma esposa maravilhosa numa pequena vila próxima.
Sana köyde söylemiştim, buralarda altın falan yok.
Já te disse na aldeia, não há por aqui ouro.
Burada, böyle bir evde yıllarca yaşamam lazım. Böyle bir köyde, köyün bir evladı gibi. Bana gereken...
Preciso de viver muito tempo aqui, numa casa como esta como o filho de um lugarejo parecido com este.
Köyde son çekmiş olduğunuz resmi tutmanızı isteyeceğim.
Ficar-lhe-ia muito grato, se não enviasse a última foto. A estalagem?
- Söylentiler mi? - Köyde. Dedikodu oldu.
Tem havido falatório, na aldeia.
Bu köyde alkol bulunur mu?
- Há bebida nessa vila?
Bir zamanlar, küçük bir köyde genç bir ev kadını, annesiyle birlikte nehre giderek bir çocuğu olması için yalvardı.
Era uma vez, numa pequena aldeia, uma jovem foi com a sua mãe ao rio para pedir a benção de um filho.
Köyde dolu adam var.
Mulher devia ter homem.
- Köyde beni misafir ederler.
- Arranjam-me onde ficar na aldeia.
Ama bu köyde tanınıyor.
Mas é conhecido na aldeia.
Belki karım için fazla iyi bunlar ama köyde bir piyano hocası var...
Talvez demasiado wunderbar para a minha mulher, mas... Mas há uma professora de piano na aldeia...
Köyde bir depo yaptıracağım. Ve ben de bir zırh takımı alacağım.
Iremos construir um grande armazém.
Yeteneğiniz, fakir ve zavallı bir köyde saklı kalmamalı.
Não enterre o seu talento numa aldeia tão pequena.
Bir gün, haftasonunu arkadaşlarımızla köyde geçirmek üzere yola çıkmıştık.
Um dia, o Tony e eu íamos passar o fim-de-semana no campo com amigos.
Böylelikle Debbie'nin o köyde olduğunu anladık.
A Debbie tinha estado naquela aldeia.
Bölge hakkındaki malumatın, köyde edindiğin dostların.
O seu conhecimento da zona, ter feito amigos naquela aldeia.
Sizin köyde hanımlara böyle mi davranılır?
Essas são maneiras com as mulheres?
Bizim köyde de bazı şeyleri duyuyoruz.
Chegam as notícias, sim.
Bizim köyde pek kullanılmaz.
Não a usamos muito de onde venho.
Mımmm-hımmm. Köyde.
Na aldeia.
St. Giles diye bir köyde doğdum.
Eu nasci numa vila chamada St. Giles.
Köyde dolaştım ve evin önünden geçtim.
Eu andei através da vila e passei por sua casa.
Şu köyde evlendik biz.
Nós casamos nessa vila.
Köyde?
Na cidade?
Yoksul... Erkeklerin yorgunluktan yavaş yürüdüğü, ve hayvanların açlıktan böğürdüğü bir köyde.
Pobre... numa aldeia onde os homens andavam devagar, devido ao cansaço, e os animais gritavam de fome.
- Savaştan önce köyde yaşıyordum.
Eu vivia numa aldeia antes da guerra.
Benim köyde yapacak işlerim var.
Tenho uma coisa para fazer na aldeia. - Sim?
Sosyal sınıfını düşüreceğini söyle ona. İşe yaramaz bir askere aşıksın ve o seni bir köyde yalınayak ve hamile olarak bırakacak.
Meteste-te com um soldado desprezível que vai manter-te descalça, grávida e na ponta da cidade.
Burada, köyde, daha farklısın.
Aqui no campo, és mesmo diferente.
Köyde olmak ne güzel!
Como o campo é bonito!
Köyde.
No campo.
- Şık bir köyde değil, sade köyde.
- Nada sofisticado, só campo.
Köyde istiyoruz.
Queremos no campo.
köyde biri evini yaparken daha inşasına başlamadan önce oradan ilk geçenin
Lembras-te, Vincenzo? Lembras-te o que faz o mestre de obras quando começa a construir uma casa?
Sapa bir köyde zor oluyor.
É um bocado difícil neste país que se diz livre.
Benim geldiğim köyde kızlar mart ve nisan aylarında erkeklerden uzak dururlar ne olur ne olmaz diye.
Na minha aldeia... as raparigas afastam-se dos homens em março e abril, só por precaução.
Savaşta yaralandı. Yakındaki bir köyde iyileşmek için günlerini geçiriyor.
Ele foi ferido na guerra, está em convalescença numa aldeia vizinha.
Vadinin ucundaki köyde, üçlü "Üçlü Deliler" olarak biliniyordu, ama bir düşmanlık yoktu.
Na aldeia, ao fundo do vale, o trio era conhecido por "Os três loucos", mas à parte isso, eram bem vistos.
Eskiden köyde bir koşucu vardı,.. ... varış çizgisine varınca bir iki dakika bekler arkasından gelenlere nispet yapardı.
Tinhamos um corredor que parava a um minuto da linha de chegada para mostrar o que achava dos lentos.
Köyde festival var.
Há uma feira na aldeia.
Köyde cezalandırmak istediğim insanlar var.
Há pessoas na aldeia que quero castigar.
Bir tabloya girip bir köyde gezinti yapabilirim.
Pularei no desenho da calçada ou darei um passeio no campo.
Ama orada farklı bir şey bulacağını sanma çünkü köyde de yaşam değişecek.
Mas o que esperas encontrar de tão diferente?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]