Köyün tradutor Português
818 parallel translation
Meşalelerle köyün içinden geçiyorlar.
Tochas a atravessar a aldeia.
- Şu köyün yakınında mı?
Será perto desta aldeia - É sim.
Arkadaşın mı? Arkadaşın köyün yarısından fazlasını öldürdü.
Este é o diabo que tem andado a assassinar metade dos camponeses.
Ben köyün Belediye Başkanıyım.
Sou o Burgomestre da aldeia, Herr Barão.
Orada altı cinayet olmuştu, hiçbiri çözülemedi... ayrıca hepsi köyün önemli insanlarıydı.
Houve seis crimes, todos por resolver... e todos homens de alguma importância na aldeia.
Köyün eczacısıydı.
O farmacêutico da aldeia.
Fareli köyün kavalcısıyla yardakçıları nerede?
E o "Flautista de Hamelin" e seus alegres garotos?
Köyün girişindeki evde bir doktor var.
Há um na primeira casa da vila.
Noelden önceki dokuz gün boyunca her akşam çocuklar köyün kilisesinde toplanır.
Isto acontece em cada um dos nove dias antes do Natal. Todas as noites, as crianças juntam-se na igreja e fazem uma procissão, simbolizando a ida de Maria e de José de Nazaré para Belém.
Şehir dışına çıktığımızda, Brayfield'in birkaç mil dışında bir köyün henüz dışında durduk ve arabadan indik.
Quando já estávamos no campo, a uns kms. De Brayfield, parámos o carro junto de uma aldeia e saímos.
Köyün şu tarafına beş adam yerleştir.
Ponha uns 5 homens naquele lado da aldeia.
Demirci dükkânının, mutfağımızın, köyün uzağında bir yabancı gibi kalıyorum.
Não estou bem fora da forja e fora da cozinha, longe dos pântanos.
Benim, köyün şamanı olmama karar verdiler.
Por mim, estou arranjado como curandeiro.
Burada, böyle bir evde yıllarca yaşamam lazım. Böyle bir köyde, köyün bir evladı gibi. Bana gereken...
Preciso de viver muito tempo aqui, numa casa como esta como o filho de um lugarejo parecido com este.
İşte sizlere sirki getirdik. Fareli Köyün Kavalcı'sının sihirli melodileri, 7'den 77'ye bütün çocukların ilgisini çekiyor.
Apresentamos-lhe o circo... cuja banda Pied Piper atrai crianças de todas as idades, dos 6 aos 60.
İzleri yağlı boya ile kapatın, Bandajları komik peruklar ile gizleyin, Allı pullu fareli köyün kavalcısını şehre gönderin.
Cicatrizes camufladas pela maquilhagem, ligaduras disfarçadas sob perucas engraçadas, o Pied Pider de lantejoulas entra vacilante na cidade.
Fareli Köyün Kavalcısı.
O pied piper.
Köyün seninle gurur duymuş olmalı.
O teu "marido" terá muito orgulho em ti.
Aynı bir dilenci gibi görünüyorsun! Köyün delisi haline geldin!
Olha bem para ti...
İşte o zaman köyün ileri gelenleri ne diyecekler!
Então, o que vão dizer os anciãos do povo!
Köyün kızları, samurayları duyunca kendilerinden geçiyorlar.
As nossas mulheres estão loucas pelos Samurais.
Köyün lideri mi?
É o patriarca da aldeia?
Hayatının çoğunu köyün uzaklarında geçirdi.
Passou toda a vida no campo.
Deniz karnimizi doyurur. Köyün yakinlarinda da kücük evler vardir.
O mar pode alimentar-nos e há casinhas ao pé do poço da aldeia.
İdealistsiniz ve size köyün delisine acıdığım gibi acıyorum.
É um idealista, e tenho pena de você ser o bobo da corte.
Tiber'deki küçük bir köyün dünyayı yönetmek için seçilmesi tesadüf değil.
Não é por acaso que uma povoação do Tibre rege o mundo!
Tek ben değil, köyün papazı da Theresa'ya yazıyor, böylece 4 kişi ediyoruz.
Eu e o Sr. tenente já somos dois... Mais o padre que escreve por conta da Teresa. E somos 4...
Köyün adını nasıl hatırladın?
Como é que lembraste o nome da aldeia?
Nerede buldunuz, köyün civarında mı?
Algures na aldeia, sem dúvida.
İn cin top oynayan bir köyün sokağında sıcak güneş altında öldüğünüzde başka nereye düşersiniz ki?
Onde é que se cai, quando se morre à torreira do Sol na rua, numa aldeia isolada?
O günlerde, eski dostum Kammal, Tanrı ruhunu şad etsin köyün muhtarıydı.
Naquele tempo, meu velho amigo Kammal... que Deus o tenha... era o líder da aldeia.
Ben bu köyün muhtarıyım ve Gan Dafna'ya saldırmayacağım.
Sou o líder da aldeia e não atacarei.
Köyün etrafında da gözükmemeliyiz.
É melhor que esta noite nos vejam na aldeia.
Catherine bunu öğrenince bir oyun uydurdu : "Köyün Delisi." Köy, masaydı.
Quando ela o soube, a Catherine inventou um jogo : o idiota da aldeia.
Ve bir gece, köyün insanları saraya yürümüş senin atanı bahçeye sürüklemiş ve yakmışlar.
E uma noite, os moradores da vila... marcharam em direção ao castelo... carregararam o seu antepassado até o jardim e o queimaram.
Köyün davranışları, kendisi ve resim arasındaki inanılmaz benzerlik şatonun atmosferi bir araya gelerek bu sapkınlığa yol açıyor.
A atitude do povo, a incrível semelhança... entre ele e a imagem no retrato... e a atmosfera do castelo estão todos trabalhando juntos... para causar essa aberração.
Köyün içinden geçerken görürler.
Vão vê-lo quando passar pela aldeia.
8 köyün çiftçileri şu anda çaresiz durumda.
Os camponeses de 8 povos estão desesperados. Por favor!
Köyün tamamını yoketmeden orayı uçurabilirim.
- E sem destruir uma aldeia no processo.
Eşim bu köyün doktoruydu.
O meu marido era o médico da aldeia.
Sizin gibi bir güzelliğe sahipken bu köyün zenginliğine paha biçilemez.
Com uma beleza como a sua, esta aldeia é incomparavelmente rica.
Çavuş Chillum, sence bu kampta herkes o köyün yakιldιğιnι... insanlarιn oradan kaçtιğιnι biliyor muydu?
Sargento Chillum, acha que todos no acampamento sabiam que... a aldeia tinha sido incendiada e as pessoas dispersadas?
Köyün şefini görmedim.
O ancião da aldeia... não o vejo desde...
İkincisi, şehirle köyün farkının olmaması.
Duas : entre cidade e campo.
Evet, beyefendi. Köyün dışında eski bir yer var.
Sim, fora da vila, na velha missão.
Köyün yakınındayım.
Estou perto da vila.
Tepeler köyün arkasında mı kalıyor?
Há montanhas atrás da aldeia?
Fareli Köyün Kavalcısı çocuk eğlendiriyor.
Parece que o fala-barato aqui tem convidados.
Köyün şefi misin?
És o ancião da colônia?
Ben köyün sahibiyim.
A vila é minha.
Köyün diğer tarafındalar.
No outro lado da vila.