English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ K ] / Kılavuz

Kılavuz tradutor Português

372 parallel translation
O halde hemen birkaç kılavuz bulup yola çıkmalıyız.
É melhor arranjarmos alguns mensageiros imediatamente.
Kılavuz yok mu?
Não há?
Umudunu kaybedip çölde kaybolduğunda, kim sana kılavuz oldu?
Quando estava sem esperança e perdida no deserto, quem a guiou?
- Çok geç. Kılavuz teknesi gitti.
Barco piloto esquerda.
Ben tutuklanmalarını ayarlamak için kılavuz teknesiyle karaya çıkmış olacağım.
Eu for embora antes para organizar a sua detenção.
Yanınıza iyi bir kılavuz veriyorum, Anselmo adında yaşlı bir adam.
Tenho um bom guia para si, um senhor de idade chamado Anselmo.
İstemezseniz güvenmeyin, fakat Gredos Dağları'nda en iyi kılavuz benim.
Ou confiam em mim ou não, mas ninguém conhece as montanhas como eu.
Buhar gemisinin kılavuz kaptanı aldığı yerin... hemen yanındaydı.
Era imediatamente a seguir ao ponto onde o vapor apanhava o piloto do rio.
Kendi kılavuz kaptanımız.
O nosso piloto do rio.
Kılavuz yerel öğle saatini 11 : 46 olarak bildirdi, 14 dakika var.
O navegador diz 1146, daqui a 14 minutos.
Kılavuz, derinliği 15 kulaç olarak bildiriyor, efendim.
Fundo a 15 braças, sir.
Kılavuz, bir uçak irtibatı bildiriyor.
Foi avistado um avião. Azimute 1-2-0.
Hava Kuvvetleri'nin bu gece çektiği fotoğrafa ve bizdeki bilgilere göre... bu gördüğümüz, kılavuz olan gemi.
Segundo os dados e a fotografia que a Força Aérea tirou esta noite, - esta é a nave piloto.
Onları sürmek için çitler ve kılavuz sistemleri kurmuştuk.
Construía-mos um curral e fechávamo-los lá.
- Sana bir kılavuz ipi lazım dostum.
- Você precisa ser amarrado.
- Kılavuz?
- Bosun?
- Hayır, ben kılavuz filikası ile gemiden ayrıldım.
- Não, saí no barco do piloto.
Kılavuz kitapta dile getirildiği şekliyle doğru ifade.
Acertou, Capitão, como recomendado no manual.
Işınlayıcı kontrolü için acil durum kılavuz monitörünü kontrol et.
Verifique o monitor manual para o controlo do transportador.
Çevreyi turlamayı düşünüyorsanız, işte gezilecek yerleri gösteren bir kılavuz.
Se pensam em ir ver a paisagem, aqui têm um guia dos pontos turísticos.
Bir kılavuz ışığı, Bay Neville.
Uma luz que nos guia, Sr. Neville.
Yüksek geçitten geçmen için sana kılavuz verecek.
Dá-te guias que te levarão pelo grande desfiladeiro.
- Sırttaki kılavuz tüylerin altında mı taşırlar?
- Preso sob as penas dorsais?
Bu kılavuz gemi.
É uma das naves deles.
Dünya Merkez, burası Swift kılavuz gemisi. Beni duyuyor musunuz?
Swift 2 para Centro de Controlo, estão a ouvir-me?
Kılavuz gemisini hala görebiliyorum. Atomik atık alanındalar.
Ainda consigo ver a nave deles.
Uçuş ekibi, tüm kılavuz sistemlerinin ve seyrüsefer sistemlerinin düzgün çalıştığını bildiriyor.
A tripulação informa que todos os sistemas de orientação e navegação funcionam correctamente.
Kılavuz diyor ki işaretleri izleyin.
O manual diz... veja os sinais.
Kılavuz diyor ki su işareti.
O manual diz... para procurar àgua.
Kıdemli Kılavuz Blackthorne?
Piloto-Major Blackthorne?
Düşmanım olmanıza yardımcı olmaz, Kıdemli Kılavuz.
Não ganha nada em ser meu inimigo, Piloto-Major.
Ona bir şey söyle, Kılavuz.
Diga-lhe alguma coisa, Piloto.
Bir an seni tanıyamadım, Kıdemli Kılavuz.
Por um momento, não te reconheci, Piloto-Major.
Kılıçlar yakışmış, Kılavuz.
A espada fica-te bem, Piloto.
Şimdi, Kılavuz.
Agora, Piloto.
Aramızda en şanslı olanlarımıza bu coşkuyu kanalize eden öğretmenler kılavuz oluyor..
Os mais afortunados entre nós são guiados por professores, que canalizam esta alegria divertida.
Onlara kılavuz olacağım bilmedikleri yollarda.
Os guiarei por caminhos que conhecem.
- Görünen köy kılavuz istemez.
- Tens olhos, usa-os.
O bir kılavuz. Bazen kabadır ama niyeti zarar vermek değil.
É um pouco bruto, mas não acredito que seja mau.
Şansa bak ki, eğitimli bir kılavuz olarak deniz evim oldu, mürettebat olarak da Pedro ve Sancho hep yanımdaydı.
Felizmente, sou piloto, um navegador e o mar não tem segredo para mim. Com a ajuda do Pedro e do Sancho creio que conseguimos por este barco a andar.
Hayat ufkunu böylesine genişleten bir kılavuz ve cömert... bir beynin baskısı varken, nasıl başarısız olablilirdim ki!
Como eu poderia nao me apaixonar... por um mentor tao generoso e inspirador?
Kılavuz halatı!
A corda-guia!
12,300 Porteousla kılavuz edilmiş misiller 31,000 Zafer savaş bombaları, 23,000 Büyük Kardeş ağır bombaları.
12.300 mísseis pilotados, 31.000 bombardeiros Victory, 23.000 bombardeiros Big Brother.
Ama sana şınu söyleyeyim... Ona Kaddafi'nin suakistçisi gibi davranmayı bırakmadıkları..... sürece Kate onlara kılavuz sistemiyle ilgili hiçbir şey söylemeyecektir.
A Kate não vai dizer-lhes nada sobre o sistema de orientação nem sobre nada, enquanto a tratarem como capanga do Kadafi.
Bilgisayarlarına nasıl girdiğini ve kılavuz sistemin nasıl düzeltileceğini.
Como acedeu ao computador deles, e a solução para o sistema de orientação.
Füzelerin kılavuz sisteminin çalışmadığıyla ilgili ortalıkla can sıkan bir dedikodu var.
Corre o boato desagradável de que o sistema de orientação não funciona.
Dosya adı "kılavuz" geliştirilmiş * PGM ( hassas güdümlü mühimmat )
O ficheiro chama-se "orientação", com extensão. Pgm.
"Kılavuz".
Orientação. Boa jogada!
Dinle, bu kılavuz sistemini ne kadar iyi biliyorsun?
Ouve, conheces bem o sistema de orientação?
Kılavuz kaptan.
O piloto do rio.
Korkarım o kılavuz haklıydı, buradan dışarı sağ çıkamayacağız.
Receio que o guia tivesse razão, não me parece que saiamos vivos daqui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]