Kısacası tradutor Português
1,012 parallel translation
Kısacası, her yerde görebileceğin insanlar.
Enfim, são gente comum.
- Kısacası hayır. Bob'la beraber geldim.
- Vim com o Bob.
Kısacası, beni kullanamazsınız.
O que quero dizer é que não pode usar-me.
Kısacası, nesli tükenmekte olan gazeteci centilmenler için... kusursuz bir örnek oluşturuyor.
Em suma, é o perfeito exemplo de uma raça em extinção, os cavalheiros de imprensa mal engomados.
Kısacası, Bay Bedeker, çok sağlıklı bir adamsınız.
Você Sr. Bedeker, é um homem muito saudável.
Kısacası, sıkıldım.
Em poucas palavras, estou entediado.
Kısacası, barışmak için geldim.
Basta dizer que vim fazer as pazes.
Kısacası kendinize açıyorsunuz.
Em suma, fazem-se de vítimas.
Ama kısacası, herkes bilir ve kesinlikle suyun üzerindeki köpüğü deniz atı ile yavrusunun bir oyunu sanırlar
Mas toda a gente pode afirmar que a espuma do mar é um sinal de que a fêmea do leão marinho está a brincar com as crias.
Kısacası Yüzbaşı Harding, sizin kadar benim de... yardıma ihtiyacım var.
Para resumir, preciso da vossa ajuda, tanto como vocês precisam da minha.
Kısacası, kimse değişmemiş.
- E o Jules também não.
Kısacası Bay Raskob, doğrudan emir verilmezse savaşa girmemiz mümkün değil.
Resumindo, só podemos entrar em guerra com ordens expressas.
Kısacası, askeri vaziyetimize bağlı.
Resumindo, toda a nossa postura militar.
kısacası benim sana onun kadar kafayı takmamı istiyorsun, öyle mi?
Resumindo, queres que eu esteja täo enamorado de ti como ele, é isso?
Kısacası sen Black Eye'in ateş ettiğini gördün mü?
Em resumo, voces atiraram em Black-eye.
Kısacası bana güvenmiyorsun.
Em suma, não confias em mim.
Kısacası, genç bayan çok güzel çok zeki iken, birdenbire çok kalleş.
Em suma, a jovem é bastante bonita, muito inteligente e, de repente, muito traiçoeira.
Kısacası, insan modern düşünürlerin uydurduğu bir fikirdir ve bu fikir aşılabilir.
Ou seja, o homem é uma ideia inventada pelos modernos e essa ideia é obsoleta.
- Kısacası sizinle yatmak istiyoruz.
Resumindo, queremos ir para a cama com vocês. O quê?
Kısacası, erkekti.
Um homem!
Kısacası şerif :
Então, xerife...
Kısacası vaziyet bu.
Em suma, é esta a situação.
Resimlerini, sabıka kayıtlarını, kısacası her şeyi istiyorum.
Quero fotos, registos criminais, tudo o que encontrarem.
Kısacası, bütün kasabada Tzeitel'i beğenmiş.
Então, para encurtar... De todas as moças da cidade, ele se interessou por Tzeitel.
Kısacası, aklını başına alırsan eğer, açlıktan ve sefaletten kurtulmanın tek yolunun askeri çözüm olduğunu sen de görürsün.
Definitivamente, se pensarmos bem... a única solução para a fome e para a miséria é a solução militar.
Kısacası,'Bir Kızın Portresi'.
Em resumo, Retrato de uma Rapariga.
Kısacası : Evlilik.
Em resumo, casamento.
Kısacası, eğer şans gülmese idi ve bir şeker hastasının gömlek kollarında sarımsak kokusu almasaydık ikinizin burada bulunduğunu asla bilmeyecektik.
O que significa que, se alguém não tivesse tido a sorte de sentir o cheiro a alho nas mangas da camisa de um diabético, nunca teríamos sabido que os dois cá tinham estado.
- Kısacası artık geçinemiyorum. - Yapma.
- Quer dizer, não posso arriscar-me mais -
Kısacası büyük bir krizin eşiğindeyiz.
Resumindo, estamos à beira de uma crise séria.
Hamley'in taktiklerine göre köprü girişi, çok küçük Ve, kısacası, korkarım bir saldırı başlatmaktan başka bir çaremiz yok. " desydi...
"A cabeça de ponte, segundo as Técnicas de Infantaria, de Hamley, é pequena portanto nada nos resta senão atacar".
Kısacası haklarında hiç şüphe olmayanlar.
Numa palavra, gente acima de qualquer dúvida.
Kısacası, tamamı kelepir.
Como vê, é como roubar.
Çocukları seviyormuş, kısacası meçhul biri!
"Adora crianças." Bom, pode ser interessante.
Kısacası kötü bir tip.
Em suma, para ser sincera :
Kısacası bu da bir insanın olabileceği en kötü şey.
Em poucas palavras... - um filho da puta!
- Kısacası, pek kolay olmadı.
Digamos simplesmente que não foi fácil.
Kısacası, Mathieu'yle yatmak için odaya girdiğimde onlar yerdeydi ve çıkmaya hazırlanıyorlardı.
Quando eu ía para o quarto com o Mathieu. Eles estavam a sair.
Valera'nın yumruğu, kusursuz Jeanne, harika Alice, kısacası, yapamadıklarımın sebepleri, yapmak zorunda olduğumdu.
O aperto de mão do Valera, a irrepreensível Jeanne a maravilhosa Alice. Em suma, todas as razões para não fazer o que tinha de fazer.
Kısacası kariyerimi çöpe atmıştım.
Arruinei a minha carreira. Estás a ouvir?
Dolayısıyla ben burada... saf bir şekilde kitabımı okurken, yanımdan geçerken... dönüp bana selam veren ve büyük babasının köstekli saatine bakıp... zamanı tam olarak belirleyen bir bahçıvan da olmadı. Kısacası Mösyö Poirot bende tanığın T'si bile yok.
Enquanto eu estava lendo tranquilamente o meu livro, não cheguei a ver qualquer jardineiro, com relógio de bolso a registar a hora, assim, Monsieur Poirot, eu não tenho nenhum álibi.
Bugün sizi dinledikten sonra şirketi aradım. Kısacası, size Burnside'da bir kayıt... teklif etmek için yetki aldım.
Depois de o ter ouvido hoje, telefonei para a compania, e eles autorizaram-me a propor-lhe um negócio, para gravar para a Burnside.
Quarelle'in büyük tutkusu kendi vicudu kısacası.
A grande paixão do Querelle é o seu próprio corpo em repouso.
Ama beni kısacası ilgilendirmiyorsun.
Não me interessas nem um pouco. Não mesmo.
işitme, hareket etme ve... kısacası yaşamı oluşturan tüm yeteneklerini yitirmiş olan müvekkilim var.
da fala, da audição, da locomoção, da... Resumidamente, de tudo o que constitui a sua vida.
BM'den ayrılırsanız ne yapacaksıız? Kısacası Cakarta, soruların cevaplardan çok daha fazla olduğu bir şehir...
Resumindo, Jacarta é uma cidade onde as perguntas... excedem as respostas.
Kısacası, değilim.
- Resumidamente, não.
Kısacası bilim adamlarınız için seminerlere başlayacağız.
Dentro de pouco iniciaremos os seminários para os cientistas.
Kısacası onu eleştirmek imkansız.
É praticamente impossível criticá-la.
Kısacası, onlar bu çantanın içindeler.
- Está dentro desta mala...
Kısacası ne istersen yapabilirsin.
Assim pode fazer o que queira, menos deixar de verme.