Kıza tradutor Português
13,342 parallel translation
Eskiden çıktığımı ve sana aramızda hiçbir şey kalmadığını söylediğim kıza mesaj attın.
Enviaste uma mensagem a uma miúda que namorei, a uma miúda a quem já te tinha dito que tinha terminado tudo.
Ben bu kıza çok yatırım yaptım.
Investi muito naquela miúda.
Peki sizce kıza kim, ne yaptı?
Quem é que acha que lhe fez mal?
O kıza neler yaptığını düşün.
O que ele fez àquela rapariga.
Kıza neler yaptığını durup bir düşün.
Pense nisso por uns momentos.
Kıza birkaç el ateş edilmişti.
Foi baleada várias vezes.
Bana sayısız defa kıza bir şey yapmadığını söyledi.
Ele disse-me inúmeras vezes que não lhe tinha feito nada.
Brendan'ın evde bulunduğunu kanıtlayacak DNA kanıtı yok. Steven'ın evinde kıza ait DNA da bulunamadı.
Não há ADN para provar que ele esteve na casa, não há provas dele ter estado na casa do Steven.
Bu kıza aşığım.
Amo essa miuda.
George'a kıza kağıt vermesini söylerim.
Vou pedir ao George um passe para ela.
Babası dengesini kaybetti ve kıza vurdu.
Isso desequilibrou-o e ele bateu-lhe.
Bir kıza tecavüz edersen, bu yanına kalmaz.
Tu não estupras alguém e depois livras-te.
Bunu her kıza söylüyorsun.
Isso é uma coisa que dizes às miúdas.
- Kıza musallat olmuşsun.
- Um assediador.
Kıza ne diyeceksin?
Já decidiste o que vais dizer-lhe?
- Kıza iyice yüklendin yani.
A dar uma. A ir à ratinha.
Bu yüzden onu, önceki gezileri yenecek bir kız kıza hafta sonu gezisine çıkaracağım.
É por isso que que a vou levar num fim de semana "vale tudo" em que vai mesmo valer tudo...
Okulda gibi o kıza ne oldu?
O que foi feito daquela miúda de quem gostavas no liceu?
Bence sen kıza değil, görüntülere âşık oldun.
Acho que te apaixonaste pelas imagens e não pela rapariga.
Baksana, kıza deve almış.
Ele comprou um camelo. Olha.
Evet, farklı bir kıza sarkmalıydın.
Pois, devias ter escolhido outra miúda.
Kıza ne olacak peki?
Estás a falar a sério? E ela?
Kıza karşı dikkatli olmalı.
Ele deve ter cuidado com ela.
Ya da belki beyinlerini bir tüfekle uçurursun. Ama bu zavallı kıza bunlar yapılmamış. Ve buna ne söylediğin umrumda değil.
Talvez lhe rebente os miolos com uma caçadeira, mas não se faz aquilo que fizeram àquela pobre coitada e eu não quero saber o que lhe chama.
Kıza maske takalım.
Vamos pôr-lhe a máscara.
Kıza elimizi bile sürmedik, biraz korkuttuk sadece.
Nem tocamos nela, só lhe demos um sustozinho.
Tam aksine, kızımıza bir yabancının evimize izinsiz girip vücudunun bir parçasını çalmasını öğretemeyiz.
Pelo contrário. Não quero ensiná-la que é normal um estranho entrar no quarto dela e roubar partes do corpo.
Çoğu atlet gibi onunla da çalışmamıza odaklanmıştık.
Muito focada no trabalho, como muitos atletas com que trabalho.
Her daim en güçlü düşmanları karşınıza aldığınızdan muhtemelen bilmiyorsunuzdur ama C sınıfı kahramanlar öncelikli olarak kapkaç, hırsızlık ve rastgele yapılan saldırılarla haşır neşir olurlar.
Você não sabe porque só lidaNcom inimigos poderosos. Heróis de Classe C lidam com crimesNmenores, como roubos e assaltos.
Hala sıkıntı yaşıyordu ve bu aramıza girdi.
Continuava em dificuldades. E isso interferiu na relação.
On milyon dolarlık bir satış yapmanıza yalnızca 15 gün kalmış.
Está a 15 dias de fechar um negócio de 10 milhões.
Bana göre önemli olan kendisi bir cinayet davasında sanık olmasına rağmen açmış olduğu kamu davasının savunması için gereken paraya kavuşmasını sağlayacak bir anlaşmaya varmamıza yetecek kadar değerli olması.
Mesmo ele estando a ser acusado deste crime de assassinato, o caso civil ainda tinha valor suficiente para chegarmos a um acordo que lhe desse os fundos necessários para se defender no caso criminal.
Laboratuvarımıza inceleme için gönderilen ve Teresa Halbach'in RAV4'ünden alındığı tarafımıza beyan edilen kan örneklerinin hiçbirinde EDTA izine rastlamadık.
Não encontrámos nenhuma indicação da presença de EDTA em nenhuma das amostras enviadas para o laboratório e que foram apresentadas como tendo sido colhidas no RAV4.
- Ve amcanıza yapmamasını söylemenizi istediği kısmı?
- Para dizer ao seu tio para não o fazer?
Eğer 16 yaşında olsaydınız kendimizi böyle bir durumda bulsaydık o yaşadıklarınıza dair gözünüzün önüne gelen en rahatsız edici imgeler ne olurdu eğer gerçekten yaşamış olsaydınız?
Se tivessem 16 anos, e estivessem numa situação destas... Quais seriam as imagens mais perturbadoras, se tivessem vivido isto?
Colombia fell to Mexico, ama aynı zamanda kutsandık, sevgili Tanrım, hayatlarımıza Bob ve Kathy " yi, dahil ettin.
A Colômbia perdeu contra o México, mas também fomos abençoados, querido Deus, porque trouxeste o Bob e a sua Kathy às nossas vidas.
Çabalarımıza bi karşılık olarak, depozitonuzu yükseltmek istiyoruz.
Como troca dos nossos esforços, queremos que aumente os seus depósitos.
Her arıza yanık bir işlemci demek.
Cada falha equivale a um processador queimado. Tudo na nave está a pensar demais.
Kızlar, evi başımıza yıkacaksınız!
Meninas, trancam a casa?
Aracınıza ve kıyafetlerinize ihtiyacımız var. Hemen!
Precisamos do vosso veículo e da vossa roupa!
Hiçbir şey kızımıza yaptığından daha kötü değil.
Não pode ser pior do que o que fizeste com a nossa filha.
Yalınlık dediğiniz şey, eksiklik olarak karşımıza çıkıyor. "
O que vocês chamam de eufemismo se traduz como uma ausência de vitalidade. "
Ama artık onu kaybettiğimi biliyorum. Kocanıza kaptırdım.
Mas sei que eu o perdi para o seu marido.
Şimdi, dışarı çıkınca bana yakın durun ve cüzdanlarınıza dikkat edin
Agora, quando sairmos, fiquem próximo de mim. E segurem as vossas malas.
Ordu çantalarımıza yaklaşık 3 milyon dolar tıkıştırmıştık.
Tínhamos quase três milhões de dólares em dinheiro nos nossos sacos do exército.
Ama bizim yaşımıza gelince pusula şaşıyor çünkü ölmüş olmalıydık.
Mas na nossa idade, estamos perdidos, porque devíamos estar mortos.
Kısa süreli hafıza kaybından muzdaribim. - Evet!
Sofro de perda de memória recente.
Kısa süreli hafıza kaybından muzdaribim.
Sofro de perda de memória recente.
- Kısa süreli hafıza kaybı demek.
- Perda de memória recente?
Kısa süreli hafıza... neyiydi?
Sofro de perda de memória...
Anlayacağınız muzdarip olduğum şey kısa süreli hafıza kaybı!
- Sofro de...