Landı tradutor Português
2,271 parallel translation
... Cezayir parlamento üyeleri tarafından havaalanında karşılandı. Bir sonraki gün tanışma...
Recebido no aeródromo pelos deputados da Argélia, o General foi assistido por um médico no dia seguinte na catedral.
Ama sonra kasaba halkı onun çok merhametsizce yargılandığını aslında iyi biri olduğunu farkeder, ve bir aziz olarak ölür.
Depois a cidade achou que foi mal julgada e que ela era realmente uma, boa pessoa e morre como santa.
Tüysüz kalması bir yana, kardeş ajanlar tarafından aşağılandı Ivana MİYAV'ı bıraktı ve evine geri döndü.
Sem pelo sem reconhecimento e humilhado por seus colegas agentes Ivana deixou miaos e voltou para sua casa.
Kuttyhunk adı verilen, daha çok bilimsel araştırmaları ile adını duyuran bu uzak ada, yeni bir inci sayesinde altın yumurtlayan bir tavuk haline geldi, aslında bunlar Genetik yapılandırma ile, bu küçük adada yaşayan bilim adamları topluluğu tarafından yaratıldılar.
Aqui na remota ilha de Kuttyhunk, mundialmente famosa pelas suas pesquisas científicas foi encontrado ouro numa nova variedade de pérola... modificada genéticamente pela comunidade científica... que vive aqui nesta pequena ilha.
Ancak tümüyle yeniden yapılandırılmalı.
- Mas tem de ser reestruturada.
Ve sonra o kelime tekrar tekrar yankılandı.
- E então a palavra se repetia.
Bayan Yip, sancılandın mı?
Sra. Yip, o que se passa?
Hükümdarımız, kardeşlik ittifakımızı tekrardan yapılandırmak için geldi.
O nosso objetivo é reconstruir, uma aliança duradoura.
Medeni insanlar toplumlarını böyle yapılandırıyorlar Albay.
Bem, é desse modo que as pessoas civilizadas organizam a suas sociedades, coronel.
Yüce Tanrım... Bu taş kutsal yolculuktaki çabalarımın sembolü olsun. Saviour'ın haçının gölgesi altında yatıyorum iyi amellerimin lehime tartıldığı yaşamımdaki tüm başarıların yargılandığı o günde.
Meu Deus, que esta pedra seja um símbolo dos meus esforços nesta peregrinação e que eu coloco aos pés da cruz do Salvador para equilibrar a balança a favor das minhas boas acções nesse dia quando todas as acções da minha vida forem julgadas.
Yeniden yapılandırmak için ciddi miktarda adli bilişim çalışması gerekti.
Precisámos de vários forenses electrónicos para a reconstruir.
Beni kaygılandırması için bir sebep yok ortada.
Não vejo porque me devo preocupar.
Yeniden yapılandırma için geldim.
Para ajudar a reconstruir.
Kamistan'da, ölümü nasıl karşılandı acaba?
Como é que a notícia da morte dele foi recebida na República Islâmica?
Hayatım boyunca aşağılandım ve bana hep yukardan baktılar.
Fui humilhado e desprezado por outros toda a minha vida.
Tanrıça'nın sevgisinin bilinciyle öbür dünyada hoş karşılandığımı.
Dei as boas-vindas à vida após a morte... tendo conhecido o amor de uma Deusa.
Bir öğrenciye F vermek, çocuğa aşağılandığı hissini verir.
Dar a um estudante um F é apenas uma humilhação para a criança.
Bu dalga boyları'yapılandırılmış'.
Estes comprimentos de onda são estruturados.
Buraya geldiğimden beri dayak yedim, aşağılandım, bir palyaçoymuş gibi davranıldım.
Desde que cá estou, tenho sido punido, criticado e tratado como um palhaço.
Orson Hodge yeniden gülümsemeye başlamıştı bu da karısını kaygılandırmaya başlamıştı.
Orson Hodge sorria novamente, e isso começava a preocupar a sua mulher.
New York'taki Kaşifler Kulübü'nde bir yıldız gibi karşılandı.
Ele foi a estrela no Clube de Exploradores de Nova Iorque.
Şüphecilikle karşılandı ve bilim komitesi esasen
É assim que a memória funciona.
Eğitim masraflarınız devlet ödeneğinden karşılandı ve ödenek de 40.000 Belçika Frangı.
Arranjámos um orçamento de 40.000 francos para vos formar. 5.900 francos franceses...
- Şimdiyse aşağılandım.
E agora estou humilhada.
Tekrar yapılandırmalısın.
Devias fazer uma reconstrução. Cabelo.
Coonon'ın yaralarının tomografik yapılandırmalarını kullanarak kullanılan bıçağın 3 boyutlu halini geliştirdim.
Fiz uma reconstrução tomográfica das feridas do Coonan para obter um modelo real da lâmina.
MRI'dan yüz yapılandırmasını tamamladım.
Terminei a reconstrução facial através da ressonância magnética.
Bazen diğerlerinden daha etkileyici olabilmek için kaygılandığım oluyor.
Bem, às vezes, fico mais ansiosa em ser penetrante do que em outras.
Adil şekilde yargılandın ve suçlu bulundun. Yasaya uygun olarak da elini kaybettin.
Foste julgado justamente e declarado culpado.
Zor kısım, 1945'de yapılandı.
A parte difícil foi fazer o que fizemos em 1945.
Çok basit ve sıradan bir nedenden dolayı müvekkilim yargılandı ve hapsine hükmedildi.
O meu cliente foi condenado à prisão por uma razão muito simples e quase vulgar.
10 sene önce Jeffrey Spellman adındaki bir uyuşturucu satıcısı 24. Bölge'deki çifte cinayetten yargılandı.
Há 10 anos, um traficante de droga chamado Jeffrey Spellman foi condenado por um duplo homicídio.
Bir de ben soğuk karşılandım sanıyordum.
E achava eu que tinha sido recebido de forma fria.
Ben aşağılandım.
Eu magoo-me.
Lincoln Log Land'e hiç gittiniz mi, çocuklar?
Por acaso já estiveram no Lincoln Log Land?
- Olur. Belki babam Landrover'ı almamıza izin verir.
Talvez eu consiga o Land Rover.
- Ne tür bir yılandı?
- Que tipo de cobra é?
Kazık ülkesine hoş geldin evlat
Bem-vindo a Stake Land, miúdo.
Su parkını iptal et.
Cancela a Marine Land.
Land...
Land...
Melek heykelinin orada Land Rover bekleyecek.
Land Rover Em Angel.
Nerede bu siktiğimin Land Rover'i?
Onde está a merda do Land Rover?
Land Rover neredeydi, Dean?
Onde estava o Land Rover, Dean?
Askerler, Land Rover'in dört bir yanını sarmıştı.
A sua Guarda de Elite, encontrou o Land Rover.
- Layla mı? - Güya, Land Rover ile gelip bizi alacaktı, değil mi?
A que devia deixar o Land Rover?
Land of the Lost'da kaybolmak değil.
Não me perder na Land of the Lost.
Çok aşağılandım.
- Senti-me muito humilhada.
Sublet ilçesinin çoğu Toprak İşletmesi Bürosu'na ait.
cerca de 2 pessoas por km ². O concelho tem Bureau of Land Management que administra terras públicas.
Araca koy şunu.
Põe-no no Land Rover.
Ve bu anlaşmalara "arazi rantı" deniyordu?
E estes negócios chamavam-se "land flips". - Sim.
- Sadece kamçılandığını bilmek istiyor.
Ela só quer saber se estás amestrado.