English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ L ] / Layık

Layık tradutor Português

2,186 parallel translation
Ama benimle daha fazla birlikte olmayı istememesinin nedeni buysa, onun "kaderine layık biri" olamamışsam... değişirdim.
Mas se é por causa disso que ela já não queria estar comigo, a razão pela qual não correspondia ao destino dela, eu teria mudado. Ela não consumia drogas.
Belki binden sonra, sana layık olurum.
"Talvez após mil casamentos, eu te mereça."
Bir korsanın fahişesi de merhamete layık değildir.
A vadia do bucaneiro não merece piedade.
"Ağzımıza layık fajitaları kim ısmarladı?"
Quem pediu as bifanas?
"İşbu beyanla ben Hâkim Raimundo Fortuna Lacalle akli dengemi tamamen yitirdiğimi ve görevimi layıkıyla yapamadığımı beyan ederim."
"Pela presente eu, Juiz da Vara Criminal, Dr. Raimundo Fortuna Lacalle, declaro a minha total insanidade e incapacidade de acção."
Tıpkı bu lanet daktiloyu layık gördükleri gibi.
como esta máquina de merda que me deram.
Onur kırıcı kovulma layık görüldü.
Ele foi dispensado com desonra.
Babana layık olamadın.
Tu não és digno do nome do teu pai.
Kızarmış domuz eti tam ağzınıza layık.
Traga o seu apetite. As costeletas de porco assado estão divinas.
Övgüye layık işler yaptınız.
É de louvar.
Krallara layık bir resmim.
Esta é uma bela foto minha.
Bu çekişme dört yılda bir yapılıyor. Kazanan kişi "En İyi Aşçı" ödülüne layık görülecek. Eğer kazanırsak restoranımıza atılan çirkin iftirayı temizleyebiliriz.
Esta campanha é realizada uma vez em 4 anos, o vencedor será premiado o melhor cozinheiro da China,... se nós vencermos depois podemos salvar a reputação do nosso restaurante.
Kurbanın tadı ağzına layık değildir.
As mandíbulas não correspondem às marcas na vítima.
Haydi ama. Sadece yazdıklarım Bailey'e layık mı ona bakacaksın.
Só preciso que me digas se é digna da Dra. Bailey.
Herkesin söylediği gibi buna layık olmasaydı evrendeki hiçbir güç yüzüğü parmağına takamazdı.
Se ele não fosse digno como toda a gente diz, nenhum poder na galáxia teria forçado aquele anel no seu dedo.
İkinizden birinin çıkıp da sağ kolum olmaya layık olduğunu kanıtlaması.
Era que um de vocês avança-se... e que prova-se que era merecedor de ser o meu vice comandante.
Ona layık olamıyorsun.
Não o consegues igualar.
Erkek kıyafetleri giymeye bile layık değilim.
Nem devia sequer usar roupas de homem.
Ne kişiliğinin ne de güzelliğinin övgüye layık olmadığını söylüyorlar.
Dizem que não é elogiada pelo seu carácter ou beleza.
Baba sana layık bir evlat olamadım.
Desculpa, pai. Não sou uma filha obediente.
Layık olduğun için teşekkürler.
Obrigada por o mereceres.
Eğer bu göreve layık olmadığımı düşünüyorsan.
Se achas que não sou merecedor
Bir seri katilden, ağzınıza layık Şükran günü yemeği tarifi.
A receita ideal para o sucesso do Dia de Acção de Graças de um assassino em série.
Layık oldukları biçimde davranacağım efendimiz.
Meu senhor, os tratarei conforme os méritos de que sejam possuidores.
Bak şimdi işte babasına layık bir oğul.
Está falando agora como um bom filho e um verdadeiro cavalheiro.
Krallara layık.
E é digno de um rei.
Krallara layık demek?
Digno de um rei?
Sonunda okadar uğraşıp en yükseğe çıkmışken Tam da bu küçük sevimli giysileri giyme şerefine layık olmuşken...
Quando eu finalmente chego ao topo, para poder usar essa linda roupa na escola!
Buna layık mısın, göreceğim.
Verei se és merecedor disso.
Yeni bir Lord Rahl ortaya çıkıp, tahtta hak iddia ederse hizmetlerimize layık olup olmadığına karar veririz.
Se e quando o novo Lorde Rahl reivindicar o trono,... decidiremos se ele é digno dos nossos serviços.
Yüksek teknolojili sistemimiz layık olduğun ruh eşini bulabilir.
do romance. O nosso sist... sistema de alta tecnologia consegue encontrar-lhe a alma gémea que merece.
İşini layıkıyla yapan cesur kız anlamında.
No sentido profissional, estás a ver? Do tipo "Ganda rapariga".
- Bizimkiler onlara layık değil miymiş?
As nossas não são boas o suficiente para eles? As nossas esgotaram.
Babamın tüm hayatı boyunca yaptıkları bu fedakarlığa layık olabilmek içindi.
Praticamente, tudo o que o meu pai fez na vida foi honrar esse sacrifício.
Donna bundan daha iyisine layık.
A Donna merece mais do que isso.
Tabii ki ben de yılın annesi ödülüne layık değildim.
Além disso, não fui uma mãe muito atenta.
Savaş anında bile, ne kadar zarif ve krallara layık davranıyorum.
Até no calor na batalha, mantenho-me elegante... régia.
İyilikseverliğine layık değilim.
Não mereço a tua bondade.
Hey, şunu dinle İşte bu nedenle, Tanrımız sizi çağrısına layık görsün diye her zaman dua ediyoruz "
Ei, ouve isso. "Em fogo ardente a vingar-se deles que não conhecem Deus."
İnan bana, tam prenslere layık.
- Acredita, é digno de um príncipe.
Yargılayıcı ve düşünceli Bay Sırık-FBI.
O Sr. FBI, alto, ponderado e crítico?
Amigo kızlara mı katılayım?
Juntando-me à claque?
Aşağılayıcı bir şey ve bunu konuşmamıştık.
Isto é degradante. Não foi isto que combinamos.
* İzin ver sarılayım sana * * çünkü ölüyorum senin için * * kız, benimle sevişmen için *
So just let me hold you close to me 'Cause I've been dyin'for you, girl To make love to me
Muhakeme ve irfanı meslekle eşdeğer kılmak en iyi tabirle aşağılayıcıdır.
Equiparar julgamento e sabedoria com ocupação é na melhor das hipóteses... Insultuoso.
Herkese layığına göre davranacak olursan kim kırbaçtan kurtulabilir ki?
Se tratar a todos de acordo com os méritos, quem escaparia ao chicote?
E.'den ve 80'lik ihtiyardan sıkıldım ben de size katılayım dedim.
Fartei-me do E e do octogenário e pensei juntar-me a vocês.
Bağışıklık baskılayıcı verin ve diyalize başlayın.
Coloca-o a imunosupressores e em diálise.
Beni Benjamin Button'layıp, kırış kırış yaptı.
Aqui o Benjamin Button vai voltar a comer hambúrgueres.
Neden sıkılayım?
Por que me aborreceria?
Diz desteğini kendi cebimizden karşılayıp almak zorunda kalmıştık.
Tivemos de comprar o reforço dele com o nosso dinheiro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]