Lazaro tradutor Português
254 parallel translation
Lazaro?
Lazaro?
Adamları içki içmeye meyhaneye getir Lazaro.
Lazaro, traz os homens à cantina para tomarem uma bebida.
Şuna baksana Lazaro.
Lázaro, olha para ele.
Lazaro, yabancı yıkanmak istiyor galiba.
Lázaro, sabes, acho que o gringo precisa de um banho.
Lazaro, benekli atım nasıl?
Lázaro, como está o meu appaloosa?
Öğle uykumdan uyandığımda bu domuz Lazaro yatağımda oturuyordu.
Quando acordei da minha sesta aquele porco do Lázaro, estava sentado na minha cama.
Lazaro yabancı, kazanacak olursa başına geleceklerden endişeli.
Lázaro o gringo teme pela sua vida, caso ganhe.
Lazaro, kaybedersem, atını ona verin ve Cocatlan'dan güvenle ayrılması için eşlik edin.
Lázaro, se eu perder traz-lhe o cavalo e leva-o em segurança para longe de Cocatlan.
- Benim adım, Lazaro Rojas.
- General. Chamo-me Lázaro Rojas.
"Romanına yardımcı olsun diye Lazaro için"
Para o Lázaro, o seu romance.
Lazar'ın dirilişini hatırlıyor musun?
Lembra-se da ressurreição de Lázaro?
Sana Lazar'ın dirilişini okumamı ister miydin?
Quer que lhe leia a ressurreição de Lázaro?
Lazar'ın, altında gömülü olduğu taş.
É a pedra debaixo da qual Lázaro foi enterrado.
" Ve Lazar'ın kız kardeşi Martha dedi ki :
" E Marta, irmã de Lázaro disse :
'Lazar, dışarı çık.'"Ve ölü dışarı çıktı."
"'Lázaro, avança.'E aquele que morreu, avançou. "
- Lazarus gibi dirildi ve...
Como Lazaro, levantou-se...
Bana Lazarus derler.
Chamam-me Lázaro, senhor.
Lazarus.
Lázaro?
Sen Tanrı'nın Krallığından uzak değilsin Lazarus.
Não estás longe do reino de Deus, lázaro.
Lazarus... Seni unutmayacağım.
Lázaro... não te esquecerei.
Lazarus hasta, ölüyor.
Lázaro está doente e morrendo.
Bu hastalık, Lazarus'un ölümüyle sonuçlanmayacak, Tanrı'nın yüceliğine hizmet edecek.
Esta doença não veio para a morte de lázaro... mas para a glória de Deus.
- Sorun nedir? - Lazarus'u kaybettik.
- Perdemos lázaro.
Lazarus Beytanya'da ölmüş.
Lázaro morreu em Betânia.
Lazarus öldüyse, neden şimdi gidiyoruz?
Se lázaro está morto, por que ir agora?
Eğer önceden burada olsaydın, Lazarus'un ölmeyeceğine inanırdım.
Se ao menos estivesses aqui... acredito que lázaro não teria morrido.
Lazarus.
Lázaro.
Lazarus ölmüştü.
Lázaro estava morto.
Lazarus ölüler diyarından döndüğünde hiçbir şey hatırlamıyordu.
Quando Lázaro se ergueu do reino dos mortos, não tinha recordações.
'Ben Lazarus'um, ölülerin yanından geldim'demeye doğru? "
Para dizer :'Sou Lázaro, chegado da morte'? "
"Ben Lazarus'um, ölülerin yanından geldim."
"Sou o Lázaro, chegado da morte."
Fakat Lazarus mezardan çıkmıştı artık!
Mas aqui, Lázaro tinha saído do túmulo.
Azir.
Lázaro.
Azir'i nasıl sağ bırakırlardı?
Como podiam deixar Lázaro viver?
Mecdelli Meryem öldü. Ama Azir'in kardeşi Meryem... hala yaşıyor.
Maria Madalena morreu, mas Maria, a irmã de Lázaro,
- The Lazarus. "
o "Lázaro"'.
- Peki, bu Lazarus denen şey nerede?
- Onde está o "Lázaro"?
Lazarus!
Lázaro!
Benim için bir pakedin varmış. Kod adım Lazarus.
Há um pacote para mim, a senha é Lázaro.
Ya diğeri?
- Como não é Lázaro... e Jesus não se apresentou, fecha e deixa-o aí.
Sizinki Lazarus'un ruhu olacak.
A sua alma é como a de Lázaro.
St. Lazarus.
São Lázaro.
Annem Lazar'a kalpten inanırdı...
A minha Mãe era muito crente neste Lázaro, que eu ainda conservo ;
Bendeki de aynısı, ben de kendi Lazar'ıma... çok inanıyorum.
creio firmemente no meu Lázaro. Chamam-lhe O Pedinte.
Bu da bir Lazar, aynısı. Ama bu Lazar, yüreğimde taşıdığım Lazar'dır. Sadaka isteyen Lazar.
O outro Lázaro, o bispo, é um igual, mas este é o meu Lázaro, aquele que pede esmola.
Lazarus'un artık fakir olmadığı yerde ebedi istirahata kavuş.
Onde Lázaro já não é pobre, possa o senhor ter o descanso eterno.
Ayağa kalk, Lazarus.
Levanta-te, Lázaro.
Bilmiyorum, Lázaro. Bilmiyorum.
Não sei, Lázaro, não sei...
Lázaro, bunu alıp, sat ve bana biraz limon, çay... ve biraz da kağıt bul, lütfen.
Lázaro, leva isto, vende-a e tenta comprar-me uns limões. E chá... E algum papel, por favor.
- Lázaro'yu gördün mü? - Hayır. İki haftadır evine uğramıyor.
Não, há duas semanas que não vem a casa.
Bu torba çok önemli, Laz.
Este saco é importante, Lázaro.