Leek tradutor Português
55 parallel translation
5 dakika mesafede, Pırasa Evi adında... acayip güzel küçük bir Gal restoranı var.
Há um restaurante galês, o "Leek House". Fica a 5 minutos.
Kapıdan çıkınca sola dönün... 5 dakika sonra sağda göreceksiniz.
- Sai o portão, vira à esquerda, anda cinco minutos e é à direita. Chama-se "Leek House".
Doktor Leek, söz sizde.
Dra. Leek, pode começar.
Alexander Leek ile görüşebilir miyim?
- Poderia falar com Alexander Leek?
- Bay Leek, adım John Klein.
Chamo-me John Klein.
Alexander Leek.
Alexander Leek!
Leek'i gördün.
Viste o Leek.
Ney? Young Leek'in kim olduğunu sor.
Pergunta-lhe, por exemplo, por Young Leek.
Young Leek'in kim olduğunu biliyor musun?
Estou a perguntar quem é Young Leek.
Hayır, o Leek.
Não, é o Leek.
Oliver Leek
Oliver Leek.
Oliver Leek.
Claro, é o Leek.
Kim olduğunu kesinlikle biliyorum.
Oliver Leek.
Sanırım çok zeki adamların hepsi biraz... sıradışıdır, efendim. Ben zekiyim, Leek,
Acho que todos os homens brilhantes são um pouco... fora do comum, senhor.
Gerektiği sürece yakın duracaklar. Leek
Vão ficar fechados o tempo que for preciso.
Hiç kişisel alan diye bişey duydun mu?
Leek! Já alguém te explicou o conceito de espaço pessoal?
Anladım, Leek. İyi.
Parece ser a nossa descoberta mais significativa até ao momento.
Leek'e neye ihtiyacın olduğunu söyle. O halleder.
Eu compreendo as implicações, Leek.
Connor'ı da bu işte istiyoum.
Muito bem. Diga ao Leek o que precisa.
Ama Leek'e rapor verecek.
Quero que o Connor supervisione o trabalho.
Biliyor musun Leek?
Sabes que mais, Leek?
Leek, gel buraya.
Leek anda cá.
Beni gönderen Leek idi.
Foi o Leek que me enviou.
Leek, ne yapıyorsun sen be?
Leek, que raio estás a fazer?
Leek neden beni öldürmeye çalışmak için başına bu kadar dert alsın ki?
Por que quereria o Leek matar-me?
Eğer Leek seni öldürmek isteseydi, seni bir asansör boşluğuna... atabilirdi, ama yapmadı.
Se o Leek o queria matar, podia tê-lo empurrado de uma das escadarias, mas não o fez.
Leek peşinde olduğumuzu biliyordu, bu yüzden dosyaya bubi tuzağı kurmuş.
O Leek sabia que iríamos atrás dele, por isso armadilhou o ficheiro.
Leek bu şekilde kontrol ediyor olmalı.
Deve ser como o Leek o estava a controlar.
Leek bu kadar akıllı değildir.
O Leek não é assim tão esperto.
Ki orası, Leek'i bulacağımız yer olacaktır.
E é aí que iremos encontrar o Leek.
Leek'in diğer yırtıcıya gönderdiği sinyali takibe aldım.
Pus um localizador no sinal que o Leek estava a transmitir para o predador do futuro.
Leek kendi başına yapabilecek zekaya sahip değil.
O Leek não tem engenho para fazer isto sozinho.
Acınacak bir küçücük adamsın, değil mi, Leek?
É um homenzinho triste, não é, Leek?
Leek birşeyler planlıyor ve bunun ne olduğunu öğrenmek istiyorum!
O Leek está a planear algo e eu quero saber o que é!
Leek bu yaratıklar için ne planlıyorsa Helen kendi acendasını tutar.
Independentemente do que o Leek esteja a planear fazer com aquelas criaturas a Helen deve ter os seus próprios planos.
O, Leek idi.
Foi o Leek.
Leek istemediği sürece.
A não ser que o Leek o ordene.
Sen bu teknolojiyi Leek'e mi verdin?
Deste esta tecnologia ao Leek?
Haydi. seni Leek'e götüreyim.
Anda. Vou levar-te ao Leek.
- Senin izini bulmamız an meselesi, Leek.
por agora. É só uma questão de tempo até te localizarmos, Leek.
Esas istediğin nedir, Leek?
O que queres realmente, Leek?
Leek bana öldüğünü söylemişti.
Pensei que o Leek tinha dito que ela estava morta.
Leek dönüp ısırılana kadar hiç birşeyin farkına varmayacak.
O Leek não saberá nada dele até que se volte e o morda.
Ben bu tam Leek'in tarzı diye düşünmüştüm.
Pensei que fosse o estilo do Leek.
Sebebi nedir... Point Pleasant'da öleceksin.
Sr. Leek... há uma razão para eu ter ido acabar em Point Pleasant.
Ve hiç sıradışı değilim.
Eu sou brilhante, Leek, e não tenho nada de fora do comum.
Leek'in kim olduğu konusunda en ufak fikrin yoktu, değil mi? Ih-ıh. Tamam, beni gerçekten korkutuyosun.
Não fazia ideia de quem era o Leek, pois não?
Leek.
Leek.
Leek!
Leek!
Leek'i kıstırmaya çalışıyorum.
A tentar localizar o Leek.
Leek...
Leek...