Libido tradutor Português
156 parallel translation
Yani, bizim görüşümüze göre bu, doğal içgüdülerinin ve libidonun ağır bir şekilde... bastırılması vakası.
Na nossa opinião, ela sofre de repressão aguda da libido... dos instintos naturais.
Belli ki baskı altında libido kompleksi çekiyorsunuz. Olasılıkla mutsuz çocukluk ve güvensizlik duyguları libido kompleksini hafifletmiş.
É óbvio que sofre de uma repressão da libido, provavelmente resultante de uma infância infeliz, pontuada por uma insegurança aguda resultando na atenuação do complexo da libido.
Nabız ayarlama kapısında bir libido düzenleyicisi kaybolmuştur.
Desapareceu um nivelador da libido perto do portão tampão.
Cinsel içgüdüm kontrollü değil
Que a minha libido não foi controlada.
Ama zihnim kendine ait bir cinsel içgüdü geliştirmişti,... ve artık bacakların veya diğerlerinin teşvikine ihtiyacım yoktu.
Mas a minha mente havia desenvolvido uma libido própria... e eu não precisava do estímulo de pernas e por aí fora.
Bu yaşlanmış aletin için harikadır.
Isso é muito bom para o libido.
Sana gelince, hapisten çıktığında seks hayatından çok romatizmanı dert ediyor olacaksın.
Agora quanto a si, quando sair da prisão vai estar mais preocupado com a sua artrite do que com a libido.
Bay Okona'nın önsezisi de, cinsel arzusu da mükemmele benziyor.
O Sr. Okona parece ter uma visão excelente e uma libido saudável.
Baban her zaman sekse düşkün biriydi,... ama New Jersey'den döndüğünden beridir çılgın gibi.
Seu pai sempre foi um homem com uma grande libido... mas desde que voltou de Nova Pulôver, enlouqueceu.
Libidom kıvranmaya başladı.
- Fazes a minha libido contrair-se.
- Ne güzel! Bol bol içki!
- Que maravilha, para a libido.
Nerdeydin libido?
Where did you go?
Dünyaya "penis kıskançlığı" kavramını armağan eden adam, Rüya Tabirleri'nde kadın libidosunun mazoşist olduğunu beyan eder.
Na sua Interpretação dos Sonhos o homem que deu ao mundo a expressão "inveja do pénis" declara que a libido das mulheres é, essencialmente, masoquista. A prova?
Bunun da libidona müthiş katkısı var doğrusu.
O que tem um enorme efeito na tua libido.
Şimdi de libidoma mı saldırıyorsun?
Agora atacas a minha libido?
- Saldıracak libidon yok ki.
- Não há libido para atacar.
- Saldıracak libidom yok mu?
- Não há libido para atacar?
Libidoma laf attı.
Ela desafiou a minha libido.
Sizden görevimize konsantre olmanızı rica ediyorum. ve lütfen cinsellik iç güdünüzü biraz dinlendirin.
Eu gostava que se concentrasse na nossa missão... e que deixasse a sua libido descansar.
Eğer Hathor'un kontrol ilacı şüphelendiğim gibi bir hormonsa,... demek oluyor ki erkeklerin cinsellik içgüdüsünü güçlendiriyor.
Se a Droga de Hathor influencia as hormonas como eu suspeito,... isso significa que ela está a pôr os homens de libido elevada.
- sanıyorsun?
- A libido?
O dergideki her başlıkları tek, tek okuttururum....... Norman Mailer'ın azalan libidosu hakkındaki son palavrası dahil.
Obrigo-te a ler todos os artigos da revista. Até a verborreia de Norman Mailer sobre a sua libido decadente.
Şehvetli bir ses tonuyla teklif etti. Sonra, çıktığımızda, midye yerken, bunun cinsel gücü ne kadar etkilediğinden bahsetti.
Quando saímos ela come marisco, dizendo que afecta a sua libido.
Charlotte, Kevin'in libidosunu engellediğini farketmişti kendini tutmasını istemesi bile gerekmemişti.
Quando a Charlotte descobriu que o Kevin tinha escondido a sua libido para conforto dela, sentiu-se ainda mais tocada com a contenção dele.
Mojo. Libido. Yaşam gücü.
A libido, a força vital, a essência, a cena fixe.
Porno, birinin ihtiyacını belli bir şekilde gidermektir.
O cinema pornô cura a libido através da imagem refletida..
Yani bu canavar şey, cinsel açıdan dopdolu bir cadı mı?
Então, este monstro é uma bruxa malvada com uma libido enorme?
Senin arzuların da onunkilere bağlı demek ki.
A tua libido deve estar ligada à da súcuba.
Biliyor musun Rob? O bozuk libidonun seni batırdığı gün babacığın bile yardım edemezse sakın beni tanık olarak çağırma.
Quando sua libido desajustada o meter numa encrenca... e nem seu pai conseguir te salvar... não me chame para defendê-lo.
Ron'da bu libido varken anlamı yok.
Mais vale, com a libido do Ron.
Bazı insanlarda libido azalır.
Às vezes, reduz o libido.
- Annem sağlıklı bir cinselliğe sahip.
- A minha mãe tem uma libido saudável.
Roger Corwin yarış dünyasına ilk girdiğinde, birçok kişi azalan cinsellik içgüdüme geçici önlem olduğunu söyledi.
Quando Roger Corwin se envolveu pela primeira vez no automobilismo muitos disseram que era uma forma de recuperar o meu libido.
- Dışarı çıkarıp eğlenebiliriz. - Olabilir.
Gostaria de levá-lo para jantar, comida para fortalecer a libido.
Libido için iyidir.
Faz bem à libido.
Düşük cinsellik dürtüsü bile onu durduramadı.
Nem um libido fraco a impediria de o fazer.
İnsanların tam aksine, Vulkan cinsel içgüdüleri yaşlandıkça daha artar.
Ao contrário dos humanos... a libido Vulcano aumenta com o tempo.
- Otel odasindaki dans. - Libidomun dogumu!
- O nascimento da minha libido.
- Çıplak kelimesini kullanarak her erkeğin libidosunu programlayabilirsin.
Programas a libido de qualquer homem usando com cuidado a palavra "nua".
Kadınların en fazla görtermek istedikleri şey... dudaklarıdır.
Da necessidade constante de uma mulher mostrar ao mundo... a sua libido.
Hey, "dudak" kelimesini basın açıklamasında kullanabilir miyim?
Ei, eu posso usar a palavra "libido" numa conferência de imprensa?
Prozac, pek çok kadın hastanın cinsel isteklerini ve fantazilerini azaltma özelliğini haizdir.
O Prozac pode diminuir a libido e abafar as fantasias sexuais de muitas pacientes.
Ooh, sexy içecekler, yetişkin tahta oyunları...
Bebidas sensuais, jogos de tabuleiro para adultos. LIBIDO O JOGO DE PALAVRAS MAROTAS
- İstekleri olan, zeki bir kız.
Uma rapariga inteligente que, tem uma libido.
Görüyor musunuz, bu kızlar libidolarının kendilerini götürdüğü her yere gitmekte özgürler.
Vê, estas raparigas são poderosas, são livres de seguir a sua libido.
- Sana... ona buna bakmayı...
Vou ensinar-te a ter uma libido.
Bu adamın cinsel arzusu ilk aylardaki kira parasını ödedi.
Essa libido do homem pagou o aluguer pelos primeiros poucos meses.
Dudağınızı serbest bırakın.
Libertem a libido.
Beni tanıdığın günden beri libidomun yüksek olduğunu biliyordun, Harvey!
Tu sabias desde o dia em que me conheceste que tenho uma libido elevada!
Kız onarın libidosu için pek faydalı olamamış ve...
Ela misturou a libido deles por agressão e, bem...
Summer, cinsellik mantık dinlemez.
Summer, a libido não obedece à lógica.