Lucila tradutor Português
59 parallel translation
Lucila'nın burada olduğuna dair söylentiler var.
Disseram-me que Lucila estava aqui.
Lucila, Sezar'ın kızı. Evet...
Lucila, a filha de César!
Çok güzelsin...
Lucila... está linda!
Ben de çok yalnızdım Lucila.
Eu também estive só, Lucila.
Lucila, Seni her görmemde, böyle bir güzelliğin babasının... nasıl ben olduğuma hayret ediyorum.
Lucila... cada vez que te vejo, pergunto a mim mesmo como posso ser pai de alguém tão linda!
Hayatı anlamakta öyle büyük bir kabiliyetin var ki Lucila...
Você tem uma grande aptidão para a vida, Lucila.
Seni seviyorum, Lucila.
Eu amo-te, Lucila!
Karar verildi, Lucila.
Está decidido, Lucila.
Lucila, bunlarla ilgilenmeni istiyorum.
Quero que tome conta disso.
Lucila, sadece senin tanıklığınla şüpheler olacaktır.
Se for só a sua palavra, Lucila, surgirão dúvidas!
Marcus Aurelius'un gerçek varisinin kim olduğunun... ispatlanmasının başka yolu yok mu Lucila?
Não é possível, Lucila, que tenha outra forma... que alguém torne-se o legítimo herdeiro de Marco Aurélio?
Bana karşı her zaman hınç doluydun Lucila.
Nunca gostou de mim, não é, Lucila.
Lucila, neden benden bu kadar nefret ediyorsun?
Lucila, porque me odeia tanto?
Benimle burada kal Lucila.
Fique comigo aqui, Lucila.
Lucila'nın burada, Roma'da olduğuna dair söylentiler duydum.
Ouvi que Lucila encontra-se em Roma...
Bu plandan vazgeç, Levius. Ki, sen ve Lucila'nın her zaman beraber olabileceğini sana göstereyim.
Esqueça essa atitude, Lívio, e posso lhe assegurar... de que você e Lucila vão viver juntos para sempre.
Ayrı kaldığımız sürece ikimiz için de hayatın bir anlamı yok Lucila.
Não vamos sobrivever separados um do outro, Lucila.
Eğer Lucila burada olsaydı, o an gelir miydi?
Teria chegado esse momento se Lucila estivesse consigo?
Lucila'yı da kendiyle birlikte hareket etmeye zorladı, Levius.
Forçou Lucila a apoiá-lo, Lívio!
Seni! Sen de bu işin bir parçası mısın Lucila?
Você tem parte nisto, Lucila?
Sen ne yaptığını zannediyorsun, Lucila?
Que foi que fez, Lucila?
Kaç, Lucila!
Fuja, Lucila!
Bundan çok daha fazlasını yaptık, Lucila. Perslere katıldık.
Fizemos mais do que isso, Lucila, nos juntámos aos persas!
Eğer şu an ölüyorsam, şunu bilmeni isterim ki Levius... Lucila'yı derhal öldürmeleri için emir vermiştim.
Se eu morrer, Lívio, fique sabendo... que dei ordens para matar Lucila!
Yaşamanı istiyorum...
Não, Lucila, quero que viva!
Kaç, Lucila.
Fuja, Lucila!
Çabuk kaç buradan Lucila.
Fuja depressa, Lucila!
Neden geldin, Lucila?
Porque veio, Lucila?
Taht oyunları, imparatoriçenin kızı Lucilla da dâhil kraliyet ailesini riske atmıştı.
A luta pelo trono põe a família real em risco, incluindo Lucila, a filha do imperador.
Zaten babasının güvendiği danışmanıyla evli olan Lucilla nüfuzlu bir hayat için eğitilmişti.
Casada com o conselheiro de confiança do pai, Lucila foi já preparada para uma vida de influência.
Lucilla, Marcus Aurelius'un yetişkinlik çağına ulaşabilen en büyük çocuklarından biriydi.
Lucila foi uma das filhas mais velhas de Marco Aurélio a sobreviver até à idade adulta.
Ama taht konusu sorgulanmaya başlayınca Lucilla isteklerinin tehlikede olduğunu biliyordu.
Questionado o direito a governar, Lucila sabe ter as suas ambições em risco.
Lucilla Commodus'un ablasıydı. Ondan 12 yaş büyüktü ve Roma sosyetesinde üst düzeyde yer almaya çok alışkındı. Ama kardeşine miras kalacak olan ve giderek güçlenen bu rolü kıskandığı apaçık ortadaydı.
Lucila era irmã de Cómodo, 12 anos mais velha, logo está habituada a estar no topo da sociedade romana, mas parecia ter alguma inveja do papel cada vez mais poderoso que Cómodo, irmão mais novo, teria de herdar.
Ama bu evlilik güç kazanmak isteyen herkes için bir tehditti. Buna Commodus'un ablası Lucilla da dâhil.
A união é também uma ameaça a quem procure ganhar influência, incluindo Lucila, irmã de Cómodo.
Lucilla o dönemde muhtemelen Roma İmparatorluğunda göz önünde olan en güçlü kadındı. Ve Crispina da bir şekilde onun pozisyonunu gasp etmiş olabilirdi.
Lucila fôra talvez a mulher de poder mais visível no Império Romano, na época, e Crispina poderá ter usurpado a sua posição.
Marcus Aurelius'un kızı olan Lucilla nüfuzlu bir hayat sürmeye hazırlanmıştı.
Enquanto a filha de Marco Aurélio, Lucila foi preparada para uma vida no poder.
Lucilla'nın zihninden neler gectigini bilmek kolay değil.
É difícil perceber o que se passa na cabeça de Lucila.
Bu nedenle de Lucilla, kardeşine karşı ileri seviye bir komplo planladı.
E, então, Lucila engendra uma conspiração de alto nível contra ele.
Lucilla kardeşinin aleyhine bir plan yaparken tahtın sorumluğu yeni imparatora ağır gelmeye başlamıştı bile.
À medida que Lucila começa a conspirar contra o irmão, a responsabilidade do trono começa a pesar no novo imperador.
Lucilla'nın destegiyle senatör ilk oyunu için zemin hazırlığına girişti. Senato hediyeleri kendine mal ederse imparatoru baltalayabileceğini düşündü.
Com o apoio de Lucila, o senador começa a criar terreno para a sua primeira cartada acreditando que pode fragilizar o poder do imperador, se o Senado for responsabilizado pelos presentes.
İmparatorun popülerliği artmaya devam ettikçe Lucilla, planını devreye sokmasının vaktinin geldiğini anlamıştı.
À medida que a popularidade do imperador continua a crescer Lucila apercebe-se que chegou a altura de pôr o seu plano em andamento.
Lucilla bir nevi rütbe gerilemesi olan bu durumdan ötürü hınçla dolmuştu.
Lucila ofendeu-se com o que é uma despromoção honorífica.
Lucilla da aslen geleneksel aristokrasinin düşüncesi ve tahttaki imparatora karşı harekete geçme isteğini temsil ediyordu.
Então, o que Lucila possa, na verdade, representar são os sentimentos da aristocracia tradicional e a sua vontade de se juntarem contra o imperador atual.
Lucilla, o senin kardeşin.
Lucila, este é o teu irmão.
Senatör hamle yapmaya istekli olmasa da Lucilla'nın öfkesi giderek artıyordu.
Enquanto o senador está relutante em agir, o ódio de Lucila continua a crescer,
Lucilla planı için bir fırsat yakalamıştı.
Lucila vê uma oportunidade para pôr em marcha o plano.
Senatör Quantianus ve Lucilla'yı konuşurken duydum.
Ouvi por acaso o senador Quintiano e a Lucila a falarem.
Lucila.
Lucila...
Doğu Lucila, tehlike Doğu'da yatıyor.
É no Leste, Lucila, que está o perigo.
Lucila'dan hiç haber aldın mı?
Quer seja para o bem ou para o mal! - Tem tido notícias de Lucila?
Hayır Lucila, yaşamanı istiyorum.
Deixe-me morrer!