Mala tradutor Português
10,538 parallel translation
Sonra cesedini bir sandığa koy, anormal saçını da başka bir sandığa koy.
Enfia o cadáver dele numa mala e o cabelo numa mala diferente.
Çantayı bırak yoksa burada üç ceset olacak.
Abaixa a mala, ou vamos ter 3 mortos aqui.
Çantayı bırak!
Largue a mala!
O çantayı açarsan her şey biter.
Se abrires essa mala, vai tudo para o inferno.
Amerika sırlarını cam bir kavanozda tutuyor ve üzerinde, "kırmayın" yazıyor.
A América guarda os segredos numa mala de vidro, com uma placa que diz "Não parta".
Pekâlâ, çantayı kim aldı?
Certo, quem está com a mala?
Virüs metal bir çantanın içinde.
O vírus está numa mala de metal.
Cole, ne yaparsan yap, çantayı sakın açayım deme.
Cole, não importa o que faças, não abras a mala.
Çanta bende. Virüsü yok etmem lazım.
Agora tenho a mala e preciso destruir o vírus.
- Çantayı sakın açma!
Não abram essa mala!
O çantada bir virüs var.
Está um vírus naquela mala.
- Hayır!
- Abram a mala diplomática! - Não!
Ama artık onun çantasında değil.
Mas não está... - Se não fizeres nada quanto a isto farei eu. Não está na mala dele.
- Çantayı bırak ve git.
Deixa a mala e vai.
- Ve annesinin evini ve mavi Cadillac'ının bagajını.
- E a casa dele? - E a casa da mãe dele. E a mala do Cadillac azul dele.
Her zaman boş bir bavulla seyahat ederim.
Viaja sempre com uma mala vazia.
Lanet anahtarla valizimi ver.
Dê-me a maldita chave, e a minha mala.
Yatağın üstüne koyar mısın?
Ponha a mala na cama, por favor.
- Bu çantalar sizin mi?
- Esta é a sua mala? - É sim.
Tüm bildiğim buradaki ilk akşamından sonra geri gelmediği ve bavulunu burada bıraktığı.
Só sei que não voltou depois da primeira noite aqui e deixou a mala.
O vakte kadar para dolu çantaları kaldırabilirsin.
Até lá, pode guardar a mala com o dinheiro.
Acil durum çantanı getirip tedavi et beni!
Vá buscar a sua mala médica e trate de mim!
- Adresteki çanta ağzına bir para dolu.
Há uma mala cheia de dinheiro.
Aman tanrım ya, neden bağırıyorsun ki bana?
- Preciso de ajuda a fazer a mala. - Meu Deus.
Şuradaki mala bakıyor musun sen hiç?
Andas a snifar o produto?
Egan burada ve içi bir şeylerle dolu bir kamp çantasıyla içeri girdi.
O Egan está cá e tem uma mala. Está cheia de alguma coisa.
Jo'nun toplayacak eşyaları var.
A Jo tem uma mala pra fazer.
Neden o buz kutusunu hedef aldılar?
Porque é que queriam aquela mala refrigerada?
Abby, yukarı çık ve bir çanta hazırla.
- Abby, vai lá acima e faz a mala.
- Ne onun birini bavula sokmasını ne de onun kendini bir bavulda bulmasını istiyorum.
Não a quero a pôr pessoas numa mala, e não quero que ela acabe numa mala. Não ouses.
Yeni çantamı tut.
Segura na minha mala nova.
Biliyorum. O yüzden çantamı hazırladım.
Eu sei, por isso é que fiz uma mala hoje.
- Çantamı getirin.
- Charlie! - Traga-me a minha mala.
O zaman kahvaltıdan sonra bavulunu hazırla.
Portanto, depois do pequeno-almoço... prepara uma mala.
Bir bavula daha ihtiyacım var.
Muito bem, portanto... preciso de mais uma mala.
Senin yerine bavulunu boşaltmamı ister misin Laura?
Quer que lhe desfaça a mala, Laura?
Yine de çantamı geri istiyorum.
Não deixas de ter de me devolver a mala.
Bu mala kaç para verdiğimi biliyor musun?
Sabe quanto paguei por isso?
Bu arada Tim, tüfeğini bagajdan çıkart.
Entretanto, Tim, tira a tua arma da mala.
Coach çanta ha? Güzelmiş.
- Uma mala da Coach?
Yeni kıyafetler, yeni çanta, Manelli'ye gitmeler.
Roupa nova, mala nova, Manelli's.
Her gün ofisine götürdüğü bir evrak çantası var adamın.
Ele tem uma mala que leva para o escritório todos os dias.
Trey'in çantası vardı.
O Trey tinha uma mala.
- İznin olmadan birkaç parça giysi koydum. Umarım mahsuru yoktur.
Tomei a liberdade de te meter uma roupa na mala, espero que não te importes.
Çantamda pırlanta tenis bileziği var ve abartılı zevklere sahip bir kadın olduğum için, oldukça değerli.
Tenho uma pulseira de diamantes na mala que, como mulher de gostos exuberantes, é muito valiosa.
Minnettarlığını göstermek zorunda hissediyorsan, yeni bir çanta iyi olur.
Se quiseres mostrar a tua gratidão, preciso de uma mala nova.
- Senin için de bir şeyler alayım mı?
Ponho alguma coisa na mala para ti?
Hiç, yani hiçbir şeye. Bagajında sırt çantası var, değil mi?
Tem um saco de viagem na mala, não tem?
Paketlemeyi bitirmeme yardım eder misin?
Ajudas-me a fazer a mala?
- Charlie!
- Traga-me a minha mala.
O benim çantam.
É a minha mala.