Malın tradutor Português
18,893 parallel translation
Niye sürekli malın yarısının geldiğini Lobos'tan öğrenebildin mi amına koyayım ya?
O Lobos já te disse porque só recebemos metade?
- Öyleyse malını geri verip kanuna uyun.
Então... devolve-lhe a sua propriedade e obedece à lei.
Şöyle yapıyoruz, sen malını ona getiriyorsun o da bir deniyor.
Levas-lhe o teu material e ele analisa-o.
O zaman nasıl oluyor da senin malın sokakta satılıyor?
Então, como é que o produto está nas ruas?
Kaybettiğimiz malın bir kısmı.
Parte do que perdemos.
- Biliyor musun, malın tekiyim.
- Desculpa. - Sabes uma coisa? Fui um idiota.
Eğer dağıtacak malım yoksa Lobos'un dağıtıcıIığını nasıl yapacağım?
Como vou ser o distribuidor do Lobos se não tenho nada para distribuir?
Bir gün bu konuda hata yaptığınızı anlayacaksınız Komiser. Sonra ona verdiğiniz zarar için üzüleceksiniz.
Um dia, você verá que estava enganado, inspetor e então você se arrependerá do mal que está fazendo a ele.
Son zamanlarda, farklı insanlarla takıldığını fark ettim, bunda bir sorun yok herhâlde.
E recentemente reparei que tens andado com pessoas diferentes, o que não me parece mal, penso eu.
Yanlış seçimi yaptın.
- Escolheste mal.
Şeytani Wells bile bunu nasıl yapacağını çözememişti.
Nem o Wells do mal descobriu como fazer isso.
Gördüğünüz gibi bana kalırsa... kendime içmiş halde direksiyona geçmenin sorun olmadığını söyledim.
Quando sou eu a decidir, a minha consciência... A minha consciência diz-me que não faz mal embebedar-me e conduzir.
İşler yolunda ilerlemezse diye bu tüm arka sokakların listesi.
Isto tem as estradas secundárias, para o caso de a coisa correr mal.
Koreli mafya babası Tommy'den oğlunun ondan mal çaldığını ve para aşırdığını öğrenmiş.
O chefe dos coreanos descobriu pelo Tommy que o filho diluía o produto e ficava com os lucros.
Sokaklarda, senin Tommy'nin Korelilerle bir mal için tartıştığını söylüyorlar.
O Tommy causou problemas nos coreanos por causa de produto.
Güneydoğu Asya'daki gizemli salgını araştırmak için görevlendirildiğimde daha balayından yeni dönmüştük.
Mal tínhamos regressado da nossa lua-de-mel, quando fui enviada para o Sudeste da Ásia para investigar o misterioso surto viral.
Galiba yanış anlamışsınız.
Acho que compreendeu mal.
Adil olan, ben sizi yakından tanıyacaksam siz de beni yakından tanımalısınız.
É justo que, se vos fico a conhecer melhor, vocês me conheçam melhor também.
Salah pazardayken insanların Kazablanka'da mal satmak için binlerce kilometre uzaktan geldiğini söyledi.
Sabes, no mercado, o Salah, disse que as pessoas viajam milhares de quilómetros para venderem os seus artigos no bazar em Casablanca.
Sürekli bebek sahibi olarak malımı artırmalısın.
Continua a fazer bebés, a aumentar o meu "stock".
Malımı çoğaltmak için çocuk sahibi olmak zorundasın.
Começa a fazer bebés, a aumentar o meu "stock".
Yanlış anlamayın, o adamı çok severim ama manevi yönü pek yoktur.
Não me levem a mal, eu adoro-o, mas não é muito religioso.
Ama bazı ruhlar şeytanın yardımı olmadan da kötülüğü ortaya çıkarabilir.
- E podem. Mas há almas que são capazes do mal sem a ajuda do Diabo.
Burası Virginia ve sen de tıpkı atlar ve domuzlar gibi John Waller'ın malısın!
Isto é a Virginia, e tu és propriedade de John Waller, como os cavalos e os porcos.
Beyler her şeyi yanlış anladınız.
Os cavalheiros perceberam tudo mal.
Yanlış anladınız.
Perceberam tudo mal.
Kim olduğunu bilmek için onu tanımalısın.
Tens que saber quem ele é, para que possas saber quem tu és.
Kocanızın borcu ya da kötü biten iş anlaşmaları oldu mu?
Será que o seu marido tem alguma dívida ou algum negócio que tenha corrido mal?
Namını duyduğum şanslı koca nerede bakalım?
Menos mal. É mesmo velho.
Mal iyi çıkarsa bana mesaj atıyor, arabanın yanına gelip ödemeni yapıyorum.
Se tudo estiver em ordem, ele manda-me um SMS, vou ter ao teu carro e pago-te.
Tamam. Thomas'ın virüsü nasıl yendiğini öğrenir öğrenmez, tedaviyi geliştirmeye başlayabiliriz.
- Mal consigamos descobrir como é que o Thomas derrotou o vírus, podemos desenvolver uma cura.
Bunun doğru olmadığını söyle.
Diz-me que estou a ouvir isto mal.
O zaman bu, savunmanın iddia ettiği gibi bir kazaysa ve Bay Cox su sesini duyduğu gibi limana koştuysa karısını kurtarmak için en az yedi dakikası olurdu yani?
Então, se isto fosse um acidente, como a Defesa alega... e o Sr. Cox correu imediatamente em direcção àquele cais, mal ouviu o barulho na água... ele teria, pelo menos, sete minutos...
Dünyanın en seçkin kadınını elde ettin, takdir ediyorum.
Nada mal. Sacou a mulher mais desejável do mundo.
Birimiz şansını yakalarsa...
Mal um de nós tenha uma oportunidade...
Planın mal gibi.
- O teu plano é estúpido.
O an için istedim, ama yaptığımın yanlış olduğunu saniyesinde anladım ve doğruca sana geldim.
No momento, quis. Mas, mal o fiz, soube que era errado e fui ter contigo.
Arkadaşın kim bilir nerede ve sen ne için kızıyorsun?
Ele anda mal e tu estás chateado com quê?
Doların düşmesi ve enflasyonun yükselmesiyle mal varlığımın büyük bir kısmını altına çevirdim bile.
Com a queda do dólar e o aumento da inflação, já converti grande parte dos meus bens em ouro.
Bir tane yapacak kadar parçamız var, o yüzden akıllıca kullanın.
Mal temos peças suficientes para recontruir uma, por isso, usem-na sabiamente.
Canını yakmayın!
Não lhe faças mal!
Bilgisayardaki kanıtları yanlış anlarsınız diye.
Caso interprete mal as provas no portátil.
Nathaniel, kabalık bu yaptığın.
Nathaniel, está a ser mal-educado.
Sam beni tamamen yanlış anladın.
Sam, entendeste-me mal.
Böyle zamanlarda kralın sana borcunun olması kötü değildir.
Em tempos como estes... Não faz mal ter um rei que te deva um favor.
- Bekle, en sevdiğim ise mührü kaldırmak için her şeyi yapardın, bunun sonunun kötü olacağını bilsen bile.
- Espera, eis o meu favorito pessoal. Fizeste todas as coisas estúpidas que podias para curar a Marca, mesmo depois de saberes que isso iria correr mal.
Şeytani Wells'in yaptığı hızlandırıcının küçültülmüş bir versiyonu. Ama Harry, anti maddeyi ve karanlık enerjiyi şehre salmak yerine Barry'e yönlendirecek.
É uma versão menor do acelerador que o Wells do mal construiu, só que o Harry redireccionou a antimatéria e a energia escura para atingir o Barry e não a cidade.
Ben Angela Chen, büyük bir savaşın yapıldığı yerden canlı bildiriyorum. Adalet Birliği ve ancak süper kötüler olarak tanımlanabilecek bir grup arasında. Kendilerine Kıyamet Lejyonu diyorlar.
Daqui é Angela Chen diretamente do local de uma batalha massiva entre a Liga da Justiça e um grupo que só pode ser descrito como super vilões que se auto proclamam de Legião do Mal.
Beni yanlış anlama, popüler kültürü öğrenmek hoşuma gidiyor ama argo kullanımı tamamen gereksizdi kadın başrolse sanki sadece erkek başrol tarafından kurtarılmak için vardı.
Não me interpretes mal, adoro ouvir a cultura popular, mas os palavrões eram completamente desnecessários, e a atriz principal parecia apenas estar presente para ser resgatada pelo ator principal.
Ama Flash ve Harika Kadın'a karşı zor ayakta kaldınız üstelik Superman ortada bile yoktu.
Vocês mal se aguentaram contra o Flash e a Wonder Woman, e isto sem contar com a presença do Superman.
Kur'an der ki : "Kötülüğe iyilikle karşılık verin. Düşmanınız, en yakın dostunuz olabilir."
O Alcorão ensina-nos a "repelir o mal com o bem, e quem era seu inimigo pode tornar-se no seu melhor amigo."