English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ M ] / Malına

Malına tradutor Português

5,786 parallel translation
- Otel malına zarar verdiniz.
Destruiu propriedade do hotel.
Bu modern çağda iyilik ve kötülük düşüncesini reddetmek moda ama kötülük var ve iyi insanları günah işlemenin tatlı coşkusuyla elde ediyor.
Está na moda nesta idade moderna, de rejeitar a ideia do bem e do mal. Mas existe o mal. E ele compra bons homens, ao dar ao pecado o doce gosto de êxtase.
Odamda kalacaksın. Orada şeytani gazabına maruz kalmazsın.
Vai ficar aqui, no meu escritório, onde estará segura da ira do mal.
Buradaki mahkûmlardan birinin kılına zarar gelirse efendim aynen misillemesini yapar ve ailemle Kralcı tutsaklar için endişeleniyorum.
Se algum mal acontecer a qualquer dos prisioneiros aqui ele retaliará em força, e eu estou preocupado com a minha família e os demais Lealistas cercados aqui.
Ordunun tatbiki evrendeki diğer her şey gibi özellikle de suistimal edilince etki ve tepkinin doğal kanunlarına tabidir.
A aplicação de força militar, como qualquer outra coisa na criação, está sujeita às leis naturais de causa e efeito, especialmente quando é mal utilizada.
Ameliyat sırasında işler kötü gitmeye başlarsa ekip bütün kaynaklarını güçlü ikiz için kullanmalı. Yani "ikiz A" için.
Se algo correr mal na operação a equipa direcciona os seus recursos, para a gémea mais forte, a gémea "A".
- Fikir sahibi olmanın yanlış bir tarafı yok, John
Não há nada de mal em ter opiniões, John. - Entra na porra do carro.
Edith'in Drewe kızına karşı cömertliğine ne diyorsun?
O que acha deste ataque de generosidade da Edith com a menina do Drewe? Coisas mal resolvidas.
Koruyucu bir baba tavrı takındığım için kusuruma bakma. Ancak beyaz insanlar, siyah insanları yüzyıllar boyunca sömürüp kötü muamele de bulundu. Bunun Pam'in de başına gelmesine izin vermeyeceğim.
Perdoa-me por ser um pai tão protector, mas os brancos têm explorado e tratado mal os negros durante séculos e não vou deixar isso acontecer à Pam.
Ş ž aşırtmacan nerdeyse Watson'ın hayatına mal oluyordu.
A tua obscuridade quase custou a vida da Watson.
Sakar / MI6 malı ağabeyim tarafından entrika ve üçkağıt olayına çekildiğimizi mi?
Que viemos aqui atraídos por uma teia de intrigas e mentiras pelo meu irmão do mal / activo do MI6?
Söyle! Bayan Sibley, bir tek canlının kılına bile zarar vermez.
A senhora Sibley não faria mal a nenhum ser vivo.
Tüm sınırlarını zorlarcasına dövüşmeye itilen Kral'ın yalnızca bilinci, o da güç bela ; Netero'nun hareketleriyle oluşan ardışık görüntüleri izlerken tek bir duyguya teslim olduğunun farkına vardı.
Enquanto o rei sentia a compressão de tempo, mal conseguindo seguir os movimentos de Netero, ele se deu conta de que uma emoção dominava sua mente.
Böyle beyhude bir hareket savaşta canına mal olurdu. Lakin şu anda beni yenmesine yardımcı olabilecek bir silah görevinde.
Em combate, gestos em vão podem custar a vida, mas esse gesto em particular lhe dá uma vantagem.
Onlar yetersiz beslenmeden çok kırılgan olmalarına rağmen, müthiş moral gücü ve müthiş fiziksel kuvvete sahiptir.
Esta gente... tem uma força moral... uma força física... mesmo sendo pessoas muito frágeis e muito mal nutridas.
Tv'deki ilk fotoğrafları gördüğümde, Bu raporu yapmam gerektiğini biliyordum.
Mal vi as primeiras imagens na televisão, tive vontade de documentar aquela história.
Claire'la Jay'in, aynı zamanda bir kıta olan bu olağanüstü ülkede böylesine güzel bir günü kaçırmalarına üzülüyorum.
Sinto-me mal por a Claire e o Jay estarem a perder um dia tão lindo neste país fantástico, que também é um continente.
Matt sahte kimliğini alırken oradaydım mal. Oradan Eva ile ayrıldığınız için ya ölü ya da hapiste olacağınızı düşündüm.
Eu estava presente quando o Matty comprou a identificação falsa e como se foram embora com a Eva, só podiam estar mortos ou na prisão e o telefonema da prisão ajudou.
Sonra kızı yatak odasına koyup uyku tulumunu da vereceğim.
- Eu faço-o quando estiver pronto. - Não lhe faças mal.
Şimdi söyleyeceğim şeyin sana katılmak olarak yanlış anlaşılmasını istemiyorum ama bu durumun daha çok farkına varıp daha iyi olmaya çalışacağım.
Eu não quero que aquilo que vou dizer, seja mal interpretado no sentido de que estou de acordo contigo, mas... irei tentar ter consciência disso e fazer melhor.
Cambridge'in İngiltere'de olduğunu biliyorum mal herif.
Eu sei que Cambridge é na maldita Inglaterra, cabeça de merda.
Dün gece işimizi ne kadar kötü yaptığımızı anlattığın konuşmandan sonra kendi çalışmalarına içsel olarak bakmak isteyebilirsin.
a história mais importante dos ultimos 10 anos. Então, depois de teres conseguido dizer-me como fizemos tão mal o nosso trabalho a noite passada, talvez tu queiras fazer uma investigação interna sobre o teu próprio trabalho.
Hatta işimin ip ucunda olduğunu söyleyebilirim.
Na verdade, o negócio está mal parado.
O halde hayatının en büyük utancına hazır ol, zira Paul'a aşığım ve o ve onun türüyle yaşamaya karar verdim ve beni dinlemeye hazır herkese benim ve babamın kim olduğunu ve dışlanmışlarla yaşamaya karar verdiğimi söyleyeceğim çünkü bu dünyadaki her şey bu evde yaşayan şeytanla yaşamaktan daha iyidir.
Bem... Prepara-te para a vergonha da tua vida, porque eu estou apaixonada pelo Paul e vou viver com ele e os do género dele, e vou dizer a quem me quiser ouvir quem sou eu e quem é o meu pai, e que eu escolhi ser uma das párias, porque qualquer coisa é melhor do que viver com o mal que habita nesta casa.
Kötü muamele görmüştü, kızgındı ve... -... Lord Gillingham'ın diğer hizmetkarlarına anlatmış.
Sentiu-se mal tratado, estava zangado com isso e... contou aos outros empregados do Lorde Gillingham.
Geçen hafta yanına yaklaşamıyordu bile.
Na semana passada mal conseguia acompanhar.
-... hayatına ve bize mal oldu. - Yaptıklarını kast etmiyorum. İnandıklarını diyorum yani.
Não o que ele fez, mas aquilo em que acreditava.
Gelecek hafta bana katılmanı bekleyemeyeceğim
E mal posso esperar Até te juntares a mim Na próxima semana Seu!
Korkarım sen de bir yerde yaşlılıkta kabalığın gülünç olduğunu okumuşsundur.
Imagino que tenha lido algures que é divertido ser mal educado na terceira idade.
Ulu Han iyileşip, ayağa kalkabildiğim zaman yanına gitmemi söyledi.
O Grande Khan chamou-me para o vir ver, mal me conseguisse pôr de pé.
Bunların hiçbiri seni ilgilendirmez aslında değil mi Holester?
Na verdade não é da sua conta, pois não, Holester? Olha, o tipo mal consegue jogar.
6000 papellik mal, buna inanırsanız, her kuruşuna değer bence.
A 6.000 dólares cada uma, imagine só. Mas vale cada cêntimo, na minha opinião.
Neredeyse takımdayım.
Eu mal me encaixo na equipa.
Kötü mü geçti yoksa senin standartlarına göre iyi miydi?
Correu tudo mal ou isto é bom segundo os teus padrões?
Makale yanlış anlaşılmasından beri Matty ile aramız çok garipti. Havada metrelerce yüksekte asılı olsak bile belki de aramızı düzeltmenin zamanı gelmişti.
Eu e o Matty andávamos estranhos desde o mal-entendido da composição, por isso, talvez estivesse na altura de acalmar os ânimos, mesmo que estivéssemos presos a um cabo, a 2500m de altura.
Merkez kütüphanedeki katibin sana arka çıkacağını düşünüyorsun, ama yargıç soruları sormaya başladığında hemen senin ismini söyledi.
Você deve ter pensado que o funcionário na Central lhe daria cobertura, mas, ele deixou-o ficar mal assim que o juiz começou a fazer perguntas.
- Olmadığına eminim birazcık İrlanda şansından kimseye zarar gelmez.
- Sei que não, mas... Um desejo de sorte irlandês não faz mal a ninguém.
Ya Al yanlış anladı ya da Luciano kendi başına hareket ediyor.
- Talvez o Al percebesse mal. Ou o Luciano agiu por conta própria.
Yüzüne o bandanayı taktığında ne halt yediğine dair hiçbir fikri yoktu. Bu hata hayatına mal oldu.
Não fazia ideia do que diabos estava a fazer quando pôs aquele lenço na cara.
Cliff'in bisikletine düzgün baş takmadım, kötü hissediyorum.
Ótimo. Sabes, sinto-me mal por não ter posto o eixo certo na bicicleta do Cliff.
"Eğer 25 kardeşimizi Guantanamo'dan salmazsanız kanınızı dökeceğiz."
Se falharem na libertação... de 25 dos nossos irmãos... do Campo de Detenção da Baía de Guantánamo, derramaremos o vosso sangue. O sangue do mal que causaram. "
Ben bu yanlış anlaşılmaya bir açıklıp getirip yanına gelsem olur mu?
Querida, deixa-me esclarecer este mal-entendido com eles, e vou ter contigo daqui a pouco, está bem?
Iwo Jima Muharebesi babamın hayatına mal oldu.
A Batalha de Iwo Jima tirou a vida ao meu pai.
Okuldaydım. Kendimi kötü hissettim, ve ben de eve geldim.
Estava na escola... senti-me mal e vim para casa.
Çiftçi pazarına gidebilmek için ancak 5 dakikam oluyor.
Mal tenho cinco minutos para ir ao mercado.
Bu sana şehir merkezinde çok pahalı bir yemeğe mal olacak.
Isso vai custar-te um jantar muito caro na baixa.
Ama yine de çok berbat hissettim ve utandım.
- Mas senti-me mal na mesma. E envergonhada.
İyi ile kötü arasında pek fark olmadığına dair kendini ikna edebilsin belki de, lâkin ben senden daha iyi biliyorum.
Talvez te convenças que há uma escassa diferença entre o bem e o mal. Mas eu sei que não.
O kızı koruyamadığın için suçluluk duygusu hissediyorsun bu yüzden de, katilini bir iblis kalıbında düşünüyorsun.
Sente-se culpado por não conseguir proteger a rapariga, então transformou o homicida na personificação do mal.
Kundakçılarınız bu mekanı tıpkı kelepir mal..... satışındaymışçasına yağmalıyor.
Vocês valentões estão a saquear aqui, como se fosse uma liquidação.
Evet... O zamanlar seni hemen hemen hiç tanımıyordum.
Bem, mal te conhecia na altura.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]