Manuel tradutor Português
1,155 parallel translation
Beni sevmiyor!
- O Manuel não me ama!
Manuel'i istiyorum!
- Eu quero o Manuel!
Sarhoş oldu Manuel.
- Está bêbedo.
Manuel, servis arabasını getir.
Manuel, prepara o carrinho.
Manuel, "Hesabınızı getireyim."
Manuel, é "buscar a conta" ( get your bill ).
Manuel, şunları çantaya koy.
Manuel, mete isto em caixas, por favor. - Manuel.
Manuel... "Bir saniye lütfen. Hesabınızı getireyim."
- "Um momento por favor, vou buscar a sua conta".
Önemli değil Manuel.
Não faz mal, Manuel.
Bu harika. Bir saniye daha tut.
- Óptimo, Manuel, espera...
Manuel, dinle.
Manuel, ouve.
Manuel Kuleleri. Nasılsınız?
Manuel Towers, como vai?
Tamamdır Manuel, çok teşekkür ederim.
Muito obrigado, Manuel.
- Manuel!
- A culpa é minha.
Biliyordum!
- Manuel!
Manuel seni uyandırmadığı için onun... suçlu olduğunu düşünüyordum ama... aslında baştan beri, benim hatammış.
Eu a pensar que a culpa era tua, porque estavas tu encarregue, ou do Manuel por não te acordar e afinal a culpa sempre foi minha!
Manuel, acaba Binbaşıya mutfaktan... yemek salonuna geçişi gösterir misin?
Manuel, mostras ao Major como entrar na sala de jantar pela cozinha?
Binbaşı, acaba Manuel'e mutfaktan... yemek salonuna geçişi gösterir misiniz?
- Major, pode mostrar-lhe o senhor?
Manuel, haber var mı? Yok, yok.
- Manuel, algum sinal?
Yok, Manuel'in üstüne düştü... ve galiba döner koltuğun... altına sıkıştı.
Ele caiu para cima do Manuel, e acho que ficou preso na cadeira giratória.
Hayır Manuel, dinle... de nada, yangın yok!
Não, Manuel, de nada! Não há fogo!
Çabuk, Manuel!
Rápido, Manuel! Puxa!
- Manuel?
Manuel.
Manuel, bu çantaları oda 7'ye götürür müsün lütfen?
Manuel, leva as malas para o quarto sete, sim?
Manuel size odanızı gösterecek, şansınız varsa.
O Manuel acompanha-o ao quarto, se tiver sorte.
- Manuel?
- Manuel. - Si?
Manuel!
Ele desmaiou.
En basit çözüm bu aşkım. Manuel nerede?
- Seria a solução evidente, querido.
Bu akşam izinli sevgilim.
- Onde está o Manuel? Demos-lhe a noite de folga.
- Benim, Manuel.
- É o Manuel.
" İspanya'dan geldiğimden...
"Desde que vim..." - Manuel?
Sen sarhoşsun Manuel!
Obrigado. - Estás bêbado, Manuel!
Dinle bir...
Obrigado. - Ouve, Manuel...
Mutfağa git Manuel. Gidemem.
- Vai para a cozinha, Manuel!
Gene şu muhasebeci kılıklı Manuel ile gitti.
Já saiu com Manuel outra vez.
Çık, Manuel'i bul... banyolardaki malzemelere bak... ve su deposundan güvercinleri çıkar.
- Vai lá acima buscar o Manuel e vai ver se as casas de banho têm sabonete e papel higiénico. - E tira os pombos do depósito.
Manuel, üzgünüm. Acil durum.
Desculpa, Manuel, é uma emergência.
Şimdi, Manuel, çatıya çık, si?
Vai para o telhado, sí?
Zor değil, Manuel.
Não é difícil.
- Manuel, sıçan bu.
- Manuel, é um rato.
Hıyarcıklı vebayı hiç duydun mu Manuel?
Já ouviste falar da Peste Bubónica?
- Manuel?
Polly? Manuel?
Manuel!
Manuel!
- Manuel!
Eu sabia!
- Onu suçlama!
- Manuel!
- Bilmiyorum. - Manuel!
- Não sei.
Yani bakın.
- Manuel!
Zavallı adam.
Manuel!
- Manuel. - Si, si?
- Si, si?
Manuel?
- Manuel!
Hadi Manuel.
- Anda, Manuel!
Manuel?
Manuel?