Manı tradutor Português
5,965 parallel translation
En iyi yaklaşımı uygulamak için ikizleri tanımanız gerekir.
Vocês têm de identificar a gémea com o melhor prognóstico.
Daha iyi tanımanız gerekiyor Üstat Jedi. Bu, bir Dagoyan'da işe yaramaz.
Já devia saber, Mestre Jedi... que isso não funciona num Dagoyan.
Beni ben olarak tanımanı istedim. Prens Jonathan olarak değil.
Queria que me conhecesses por aquilo que sou, não como "príncipe Jonathan".
Onu tanımanız çok güzel.
Isto é tão porreiro, como, agora, vocês o reconhecem.
Anlamadım? Geçiş ekibi kişisel eşyalarınızı taşımanıza yardımcı olacaktır.
Uma equipa de transição ajudá-la-á com qualquer item pessoal.
Dahası var... MyClone'nun mimarını tanımanızı istiyorum.
Para vos contar mais gostaria de apresentar-vos o inventor de MyClone.
Eğer Solanolar her gün gidip geldikleri hatta tonajı çekiyorlarsa bagaj kompartımanındaki taşınanların içindeki ürünlerini kıstırmayacaklardır.
Se o Solano transporta toneladas na linhas, eles não a escondem no compartimento das mãos, ou no porta-bagagens.
Gerek çevreyi tanımanız, gerek ifadelerin alınmasında.
Delimite a área, faça as entrevistas.
İçimde bir çocuk taşımanın sonsuz zevkini bilemeyecek olmak beni gıcık ediyor.
Fico triste por nunca ir conhecer a alegria imensa de carregar uma criança dentro de mim.
Ve aileni tanımanın yolu, en kötü zamanda onların yanında olmaktan geçer.
E a maneira de se conhecer a família é estar com ela, quando os que amamos estão em apuros.
En iyi yaklaşımı uygulamak için ikizleri tanımanız gerekir.
Têm de identificar a gémea com o melhor prognóstico.
İnsanoğlu radyasyon bombardımanına uygun tasarlanmadı. Oh!
Os seres humanos não foram feitos para ser bombardeados por radiações.
Kendine acımanın antipatik bir şey olduğunun farkında mısın sen?
Tens noção que a autocomiseração é de mau gosto?
Ama kendine biraz zaman tanımanı tavsiye ederim. - Bunu iyice bir düşün.
Mas sugiro que tires um tempo.
Senden... üzülmeni ya da acımanı istemiyorum.
Não quero... as tuas desculpas, a tua pena.
Hayatın boyunca bu cinayetin yükünü taşımanı istemedim..
Não queria que carregásseis esse fardo para sempre.
lordemre ferio Keyifli seyirler...
Marvel ´ s Agents of Shield S01E15 "Yes man"
Bundan yarım saniye sonra kutuplardaki buz tabakaları yenilenmiş 19. yüzyıldaki hallerine dönmüş durumda. Sonraki 1,5 dakikalık kozmik zamanda hava tahminleri ılıman ve iç açıcı.
A meio segundo de agora, as calotas polares recuperam a forma que tinham no século XIX, e a previsão é de tempo ameno e agradável para o próximo minuto e meio cósmico :
â ™ ª Elementary 2x15 â ™ ª Corpse de Ballet Original Air Date on February 6, 2014 = = sync, corrected by elderman = = @ elder _ man Çeviri :
Rkocheckers
- Brooks Kanunu, "The Mythical Man-Month."
É a lei de Brooks.
Üniversitede okuduğum faydalı bir kitap.
"The Mythical Man-Month", o único livro útil que li na faculdade.
İşçi sendikasının bürokratın söylenene göre mutlu bir evliliği vardı. Ilıman ve hoş...
O burocrata do Ministério do Trabalho era feliz no casamento, pelo que consta, tranquilo e agradável.
Birkaç arkadaşımla Burning Man'e gideceğiz.
O meu corpo só está um pouco atrasado. Vou sair com amigos para o Burning Man.
Kendine acıman dışında.
Excepto por sentires pena, de ti mesmo.
Teni ılıman.
Temperatura normal.
Evet, yıllar önce bir hata yapmış, ama... Ona bir fırsat tanıman iyi olabilir.
E, sim, ela cometeu um erro há anos atrás, mas... talvez devesses dar-lhe uma oportunidade.
Gr33n
"CONTINUUM" - S03E02 - Minute Man -
Bu kesinlikle "beyaz saçlı adam" olamaz değil mi?
Não pode ser "homem dos cabelos brancos" ( The White-haired Man ), certo?
Birlikte Spider Man filmini izlemeye gidelim.
Vamos ver o novo filme do Homem-Aranha.
Acıman umurumda değil. - Konuşmaya devam et.
Não estou interessada na tua simpatia.
Bombardıman silahı dolu mu?
O canhão está carregado?
- Whatta Man # Herkes peşimden gelsin!
Vêm todos aí!
Bir süper kahraman vücuduna sahip mükemmel bir siyah erkek olmak.
Chama-se ser um lindíssimo homem negro com o corpo de um action man.
The Best Man Holiday'i kiraladım.
Eu vim para umas férias com bons homens.
Sen her konuştuğunda Pac-Man öldüğünde çıkan sesi duyuyorum.
Sempre que falas, eu ouço o som que toca quando o Pac-Man morre.
Tanıyorum lan seni, Birlikte Piano man'i söyledik.
Eu conheço-te, nós cantámos a "piano man" juntos.
Şemsiyeli adamla biraz önce tanıştık.
Eu e o "Umbrella Man" iluminamo-nos.
- Onlarla ilgili çizgi romanlar var. Aquaman ya da Spider Man gibi ama bunlar kötüleri kovalayan FBI ajanlarıyla ilgiliydi. John Dillinger gibileri mesela.
- Bem, sobre eles... sabes, tipo Aquaman ou Homem-Aranha, só que estas eram sobre homens do FBI a perseguir os bandidos, como John Dillinger.
Ramon, her şeyi taşıman lazım. biliyorlar.
Ramon, recolhe tudo. Eles sabem.
Çeviren :
Rkocheckers 2x21 - 24 / 04 / 2014 The Man With the Twisted Lip
"Man-Thing kim ya da ne?"
Quem ou o que é um Homem-Coisa?
# Filmlerdeki şiddet ve televizyondaki cinsellik #
- S12E17 The Most Interesting Man in the World
- Bütün hepsini taşıman için mi?
- Para levar esta gente toda? - Sim.
G-adam, muhteşem görünmeni sağlayabilirim.
Sabe, G-man, eu conseguia pô-lo fabuloso.
Onlara öncelik tanıman için.
Para colocá-los em primeiro lugar.
Eğitimleri için harcanan para ve öngörülen randıman hesaplanıyor.
Estão a calcular custos para a educação e a projectar resultados.
"MAN KAYIP ARAMA"
"PROCURA POR HOMEM DESAPARECIDO"
- I'm trying, man.
- Estou a tentar, meu.
Milisler ve siviller yoğun bombardıman altındayken burayı saklanmak için kullanmış.
A milícia e os civis escondiam-se aqui durante os bombardeamentos.
Señora Bal arısı Adam ve Olimpiyatçı Edwin Moses var.
Senhora Bumblebee Man e o Olímpico Edwin Moses.
Bir çeşit Alman tatili yoksa bu gece bombardıman bekliyoruz.
Podemos esperar mais bombardeamentos hoje à noite, a não ser que seja alguma espécie de feriado na Alemanha.