English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ M ] / Marseilles

Marseilles tradutor Português

41 parallel translation
Paris'ten Marseilles'e. Akdeniz'den Oran'a.
De Paris a Marselha cruzando o Mediterrâneo até Oran.
Marseilles'de ve Oran'da bırakmadıysa, onu Casablanca'da da bırakmayacaktır.
E, se ele não a deixou em Marselha ou Oran certamente não vai deixá-la em Casablanca.
Marseilles treni 5'te kalkıyor.
O comboio para Marselha sai às 5.
Marseilles'de evlenelim mi?
Porque não nos casamos em Marselha?
Ben Marseilles'de iki hafta hastayken ve sen tehlikedeyken, neden bırakmadın beni?
Quando adoeci em Marselha durante duas semanas e tu estavas em perigo por que não me deixaste lá?
Marseilles asla bir mola yeri olmaktan öteye geçmedi.
Marselha nunca passou de mais uma escala.
Marseilles'de bir gemi var.
Há um navio em Marselha.
Marseilles'den gelen bir orta çağ şatoları uzmanıyım.
Autoridade do castelo medieval de Marseilles.
Aubagne'den, Marseilles'in banliyösü, St. Loup'a taşındık.
De Aubagne a Saint-Loup, nos subúrbios de Marselha.
Marseilles çok güzeldir.
Que bonito, Marcel!
O yıl babam büyük bir sıçrama yaptı. St. Loup'tan, ani bir hamleyle, banliyöleri aşıp Marseilles'in en büyük devlet okulu Chartreux'da kalıcı bir pozisyon teklifi aldı.
Naquele ano, o meu pai deu um salto de cometa, porque de Saint-Loup, nos subúrbios, foi nomeado titular da Escola de Chemin de Chartreux
Kendimce öyküler uydurup, Marseilles çayırlığının bitimindeki Borely Parkını düşünürdüm.
Ia inventando histórias, num dos recantos do Parque Borély, depois do Prado, em Marselha.
Ben, büyük şampiyon Astoria'lı Leydi Marseilles'in sahibiyim.
Sou o dono orgulhoso de uma grande campeã : Astoria, Lady de Marselha.
Marsilya'daki herkes gibi.
Todos aqui em Marseilles falam um pouco de italiano.
Binbaşı Marseilles'e Köprü'de ihtiyacım var.
Preciso do Tenente Marseilles na Ponte.
Tıbbi hologramımız Bay Marseilles'i tedavi etmeyi reddediyor. Arızalımısın?
Nosso médico Holográfico se recusa à atender o Sr. Marseilles.
Binbaşı Marseilles'in önemli bir şeyi yok.
O Tenente Marseilles não se machucou seriamente.
Hasta öldü. Şimdi Binbaşı Marseilles'in tedavisiyle ilgilenebilirsin.
Aquele paciente está morto, agora está livre para atender o Tenente Marseilles.
Binbaşı Marseilles'i vurdu- - orada, biyo-yatakta.
Bem aqui, na cama de cirurgia.
Sen Kymble, sen Torrey ve ben Binbaşı Marseilles.
Você é Torrey e eu sou Tenente Marseilles.
uh, Marseilles bana bir kaza olduğunu söyledi.
O Tenente Par... Marseilles disse-me que houve um acidente.
Teğmen Kymble, Binbaşı Marseilles...
Alferes Kymble, Tenente Marseilles...
Binbaşı Marseilles'in Alfa Çeyreği'nde yaptığı hatalar ile ilgilenmiyorum.
Não quero que todo o Quadrante Alpha me veja como o Tenente Marseilles.
Aslında, sen hiç o gibi değilsin.
Claro que você não tem nada haver com Marseilles.
Onlar konteynerlerle Marseilles yoluyla Asya'dan insan kaçırıyorlar.
Estão a contrabandear pessoas da Ásia, em contentores, através de Marseilles.
Baban, Marsilya yakınlarında bir trenin altında bulunmuş.
Seu pai foi achado morto debaixo de um trem em Marseilles.
Marseilles'de bir çiftliği vardı.
Tinha uma quinta em Marselha.
Marseilles'de mi?
Marselha.
SARK : Sydney Bristow Marseilles'e mi gidiyor?
A Sydney Bristow vai para Marselha.
Sydney, Francie'nin hayatından endişe ettiği için, ona Tippin'i aklayacak kanıtı bulmak için Marseilles'e gideceğini söyledi.
A Sydney temeu pela vida da Francie e disse-lhe que ia para Marselha à procura de provas para ilibar o Tippin.
Marseilles'deki kanıtı Sydney'den önce bulursak şantajla o kart karşılığında Will'in masumiyetini ispatlayacak kanıtı önerebiliriz.
Se obtivermos as provas em Marselha antes da Sydney, podemos chantageá-la. A prova da inocência do Will em troca de ajuda para obter o cartão de acesso.
Sonrasında tek hatırladığım, üç hafta geçmişti ve gözümü Marseilles dışında Mutabakat'ın hastanesinde açtım.
A seguir a isso, só me lembro que passaram 3 semanas, e acordei num hospital do Convénio fora de Marselha.
Marseilles'deki güvenli eve ne dersin?
Então e aquele abrigo em Marselha? Preparámo-los há pouco tempo.
Bu forumları düzenleyen Dünya Su Konseyi'nin o zamanki başkanı % 50'sine Vivendi, % 50'sine Suez'in sahip olduğu Marseilles şirketinin başkanından başkası değildir.
Quando o presidente do Conselho Mundial de Água, que organiza os grandes fóruns que glorifica as multinacionais... é também o presidente de uma empresa em Marselha,... que é propriedade conjunta a 50 % com a Veolia e a Suez...
Öncesinde Nîmes ve sonrasında da Marseilles Cezaevlerinde yatmış psikoterapi görmeyi kabul edip kendinizi Tanrı'ya ve dine adamışsınız.
Ficou detido na prisão de Nîmes e seguidamente na de Marselha. Aceitou submeter-se a tratamento psiquiátrico e decidiu dedicar-se a Deus e à religião.
Yardım şarkımızı söylemeye başladım. Biliyorsunuz Marseilles.
Comecei a assobiar a nossa música de emergência.
Kimsenin beni duyamayacağını düşünürken bir anda Peter çıktı.
Sabem, a "Marseilles". Achei que ninguém me ia ouvir, mas de repente o Peter apareceu do nada.
Marsilya'dan var. N'oldu?
Sim, de Marseilles.
Ama o kazlar Barstow'dan geliyor, Marseilles'den değil.
Mas os gansos deles são de Barstow e não de Marselha.
Adı Henri Leseuer. Marseilles'dan gelen bir iş adamı. Tekstil işi yapıyor ve Morocco'da El-Kaide ile bağlantıları var.
Ele chama-se Henri Leseuer, é um homem de negócios, de Marselha trabalha no setor têxtil, com ligações à Al-Qaeda em Marrocos.
Marsilya'dan arkadaşım.
Tenho amigos de Marseilles a visitar-me.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]