English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ M ] / Matthew

Matthew tradutor Português

3,437 parallel translation
Matthew seninle Londra'ya gelmek istiyor malum.
Sabes que o Matthew quer ir contigo a Londres.
- Matthew Londra'dan döndüğünde konuşuruz.
Falamos disso quando o Matthew voltar de Londres.
Matthew'un mülkle ilgili korkunç planları var ve Tom da anlatmaktan korkuyor.
O Matthew tem um esquema assustador para a propriedade e o Tom está demasiado amedrontado para me dizer o que é.
Mary ile Matthew'un mu?
Entre a Mary e o Matthew?
- Matthew bana en kötüsünü söyleyene kadar.
- Até o Matthew me contar o pior. - Provavelmente.
- Peki ya sen Matthew?
- E tu, Matthew?
Görünüşe göre senin planın, hiçbir şey değişmemiş gibi devam etmek. Bu hayali ayakta tutmak için Matthew'un parasını harcayacaksın ve borç çukuruna düştüğümüzde, her şeyi satıp gideceğiz.
O seu plano é seguir em frente como se nada tivesse mudado, gastar o dinheiro do Matthew a manter a ilusão e depois quando estivermos enterrados em dívidas, vendemos e vamo-nos embora.
Bu yüzden, evet Matthew'un haklı olduğunu düşünüyorum.
Sim, creio que o Matthew tem razão.
Matthew'e zorlama dedin ama aynı şeyi sen yapıyorsun.
Disse ao Matthew para não o pressionar e agora faz o mesmo.
- Matthew hukuktan ve ticaretten anlıyor.
O Matthew conhece a Lei e a natureza do negócio.
Matthew'un bakış açısını güzel anlattın.
É um bom porta-voz da visão do Matthew.
Matthew çabuk ol! Herkesi bekletiyorsun!
Matthew, despache-se, está a deixar toda a gente à espera!
Baba, bu Matthew, ezilenlerin savunucusu.
Papá, este é o Matthew. Defensor dos oprimidos, incluindo eu.
Matthew yarın onunla ava çıkmamı istedi. Giderim diye düşünüyorum.
O Matthew convidou-me para ir fazer caça de aproximação com ele amanhã e pensei em ir.
Bir tek sen benim iyi olduğumu düşünüyorsun.
Só o Matthew é que acha que eu sou simpática, mais ninguém acha.
Dikkatli olmalısın. Matthew çok güçlü olduğunu söyledi.
Tenha cuidado, o Matthew diz que é bastante forte.
Burada kalmalısın. Ne?
Não, o Matthew tem de ficar.
Downton Matthew'un yaptıkları sayesinde ayakta kalacak.
Downton vai sobreviver graças à visão do Matthew.
Matthew ile ne kadar şanslı olduğumuzu hep biliyordun,... şimdi ben de evime ve aileme şükrederken ona da şükrediyorum. Hepsinden önemlisi de, karıma şükrediyorum.
A Cora sempre soube como temos sorte por termos o Matthew e eu agora também dou graças por ele pela minha casa e pela minha família e, acima de tudo, pela minha mulher.
Bay Matthew'un arabasının istasyona götürsünler,... diğerlerini de buraya getirsinler.
Mande levarem o carro de Mr. Matthew à estação e tragam os outros para casa.
Hazır olduğunda da haberlerle döner.
Matthew pode ir para o hospital e voltar com as novidades.
Keşke Matthew burada olsaydı. Çok tuhaf.
Quem me dera que o Matthew estivesse cá.
Hayır, yani Matthew ve Mary arasındaki bütün o belirsizlikleri düşünüyorum da,... ya da paranın kaybolduğunu ve her şeyin karanlık olduğu günleri...
Penso em todos os desencontros entre o Matthew e a Mary, ou quando perdemos o dinheiro todo e tudo se apresentava sombrio.
Bay Matthew'e de sırasını beklemesini söyle. O bebeği gördü ama onlar görmedi.
Matthew que terá de esperar pela vez dele, pois ele já viu o bebé e os outros ainda não.
Matthew Dibello aında bir adam.
Um tipo chamado Matthew Dibello.
Matthew Dibello.
Matthew Dibello.
Böyle olmadı, Matthew.
Não foi o que aconteceu, Matthew.
Matthew, merak ediyorum da... Çok üzgünüm.
Matthew, estive a pensar...
Ne diyorsun Matthew!
Matthew, o quê?
Matthew Ashley'i seviyordu.
O Matthew amava a Ashley.
Matthew size yardım etmeyecek.
O Matthew não vos vai ajudar.
Biliyorsun musun, Matthew. Senden çok genç olmayan bir çocuğum var. Onun sadakatine değer veriyorum.
Tenho um filho, não muito mais novo que você, e valorizo a lealdade dele.
Ve Ashley'i geri getiremeyebilirsin, Matthew. Ama hâlâ onun için yapabileceğin bir şeyler var.
Pode não ser capaz de trazê-la de volta, Matthew, mas ainda há uma coisa que pode fazer por ela.
Matthew annesiyle konuşmak istiyor.
Matthew gostava de conversar com a mãe.
Matthew, vuruldun.
Matthew, levaste um tiro.
Matthew...
- Matthew...
O sana göre değildi Matthew.
Ela não era a certa para ti.
Matthew'in izlediğine dair bir fikrim yoktu.
Não fazia ideia de que o Matthew estava a ver.
- Matthew Casey?
- Matthew Casey?
İşte, işte buldum.
Aqui está! Joshua e Matthew Moore.
Joshua ve Matthew Moore. İkisi de merkez lisesine gitmişler.
Ambos foram para a Central High.
Matthew annesiyle burada kalmış.
O Matthew ficou com a mãe em D.C.
Pekâlâ, New York'un yüksek mevkilerinde bulunan Jeffrey Lang, Matthew Thompson ve John Buckley ile tanışacaksın.
Está bem, vais encontrar-te com a elite de Nova Iorque, o Jeffrey Lang, o Matthew Thompson e o John Buckley.
B planı olarak Magic Mike'dan Matthew McConaughey vardı.
O plano B sempre foi o Matthew McConaughey em Magic Mike.
Matthew Gold'u tanıyorsanız bu pek de şaşırtıcı olmaz.
Não é de admirar, depois de se conhecer Matthew Gold.
Patronun Matthew Gold'u arıyoruz.
Procuramos o vosso chefe, Matthew Gold.
Ama Matthew bunu öğrenseydi onu öldürürdü.
Mas o Matthew matava-o se soubesse de algo.
Matthew Gold'un hikâyesini öğrenmemiz gerek.
Precisamos de descobrir a história com o Matthew Gold.
Boyundan büyük bir işe kalkıştın Matthew.
Isto é demais para si, Matthew.
Matthew Gold, cinayet işlemek suçundan tutuklusunuz!
Matthew Gold, está preso por assassinato.
Bay Matthew hastaneye kendi sürebilir.
Mr.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]