Md tradutor Português
12,579 parallel translation
Johnny, senin gözcü olman lazımdı.
Johnny, tu devias estar a vigiar!
- Dayanıklıyımdır, ama.
- Eu sou forte o suficiente.
Ama nefsimi korumaya çok yatkınımdır.
Mas, tenho um grande sentido de auto-preservação.
Jeremy, öldürdüğün şu küçük kız... O benim kızımdı.
Jeremy, aquela miuda que mataste, era minha filha.
Şoktalardı. Yıkılmışlardı. Dikkatlerinin dağılması lazımdı.
Eles estavam devastados e em choque, precisavam de uma distração.
Hayatım boyunca birçok hata yaptım ve benim hatalarımdı.
Cometi muitos erros na vida... mas eram os meus erros.
Ama benim hatalarımdı, başkasının değil.
Mas eram os meus erros, de mais ninguém.
Rashad, bu sadece bir varsayımdı.
Rashad, foi hipotética.
Aslında polise haber vermem lazımdı?
Eu devia ter chamado a polícia.
Benim yetiştirmem lazımdı.
Devia ter sido por mim.
Jon Snow benim de Lord Kumandanımdı.
O Jon Snow era o meu comandante.
Benim de kızımdı ve onu yüzüstü bıraktım.
Ela era minha filha e eu não a ajudei.
Bu genelde dansçı kızların kutuya döndüğü kısımdır.
Isto é normalmente quando o sapo volta para a caixa.
Bu, Thomas Madison, en iyi arkadaşımdı ve artık ölü, çünkü mayınlarından birine bastı!
Este é Thomas Madison, o meu melhor amigo. E ele morreu porque ele pisou numa das suas minas!
- O kız arkadaşımdı!
Ela era a minha namorada.
Ne için lazımdı?
Como é que tenciona pagar?
Ama Dawn'la evlenebilmesi için kızın büyük bir testten geçmesi lazımdı.
Mas antes que ele pudesse casar com a Dawn, ela tinha de passar num teste importante ;
Sadece ben ve karımdık...
Éramos só eu e a minha mulher.
Sikin olduğuna hep inanmışımdır.
Eu sempre acreditei que tinhas uma pila.
Maximus benim en yakın arkadaşımdı, her gün yumuşak kemik sendromuyla boğuşur ama hiç şikayet etmezdi.
O Maximus era o meu melhor amigo, que lutava diariamente com a síndrome dos ossos moles, sem se queixar.
Gerçek şu ki, veda etme konusunda hiç iyi olmamışımdır. En berbat yanı da bu, öyle değil mi?
A verdade é que, nunca fui muito boa a despedir-me, mas é esse o problema, não é?
Bizi görmüş olması lazımdı, değil mi?
Deve ter-nos visto, certo?
Kötü zamanlama uzmanlık alanımdır.
Má altura. A minha especialidade.
Yani 9 yıldır. 9 benim uğurlu sayımdır.
Nove é meu número da sorte.
Belki o en iyi dostumdur. Yahut kız arkadaşım veya karımdır.
Talvez seja minha amiga, ou namorada ou esposa.
Ona her gün otomatik kart yollamışımdır umarım.
Espero ter mandado um cartão automático todos os dias.
Sanırım hayatımdı yani.
Pelo menos, acho que era a minha vida.
Gemiyi ele geçirebileceğine emin olduğum biri lazımdı.
Precisava de alguém que soubesse que conseguia aprendê-lo.
ÖIüm benim sürekli arkadaşımdı, neredeyse 50 yıIdır.
A morte tem sido a minha companheira durante quase 50 anos.
- Hayır, Malcolm, o benim tek şansımdı.
- Não, Malcolm. Aquela era a minha chance.
İnsanlarıma sadığımdır.
Eu sou leal aos meus.
Sonra soyuldun ve dımdızlak ortada kaldık.
Depois, foste roubado e ficámos todos expostos.
Değişim için para lazımdı, al sana para.
Tens aí o suficiente para mudar algo.
Onun olmadan önce, benim kadınımdın.
Eras minha mulher antes de seres dele.
Bir numaralı satıcımdı.
Ele era meu principal vendedor.
Ve şu an düşmanımın düşmanı arkadaşımdır.
E, neste momento, o inimigo do meu inimigo é meu amigo.
- Karımdı.
- É a minha mulher.
Dekan Caudwell, benim okuduğum lise ligdeki en güçsüz takımdı.
Reitor Caudwell, a minha escola tinha a pior equipa da liga.
O adam benim idman arkadaşımdı.
O gajo treinava comigo, meu.
Çok hoş bir hanımdı.
Ela era uma mulher adorável, contudo.
Ben harika bir yalancıyımdır. Yani bana yalan söylenince anlarım.
Sou um ótimo mentiroso por isso, sei quando me mentem.
Muhtemelen yüz kez aramışımdır.
Já liguei para cá umas cem vezes.
Çok yakın arkadaşımdır.
Um grande amigo meu.
Umarım ben de sizinkine bir şeyler katmışımdır.
Espero ter melhorado a vossa.
Bu insanların otobanda olmaması lazımdı.
Estas pessoas não deviam estar na auto-estrada.
- Bu insanlar beni suçlu ilan ederse belki de gerçekten yapmışımdır.
Se estas pessoas me condenarem, talvez seja mesmo culpado.
Eski kız arkadaşımdı.
Essa era a minha ex-mulher.
Emin değilim, belki yapmışımdır.
Não tenho a certeza. Talvez.
Yani, Sayın Yargıç, belki birkaç kere listeye bakmışımdır ama...
Meritíssimo, talvez tenha dado uma olhada na lista algumas vezes...
Yemek lâzımdı.
Precisamos de comida.
Bu bir soykırımdır.
Isso é genocídio.