Meth tradutor Português
556 parallel translation
Sana kristal meth ya da nitröz oksit de bulabilirim.
Arranjo-lhe metanfetaminas, óxido nitroso.
Meth kulübünde, temiz farmakolojik ilaçlarla kafayı bulmaktan bahsediyorum.
Estou a falar de drogas boas... uma noite no Clube Meth.
- Ya kokain ya da crystal meth.
- Deve ser coca ou metanfetaminas.
Polis, bodrumdaki eczanede crystal meth hazırladığını söyledi.
Estava a fazer metanfetaminas na cave da farmácia.
Eczanede birkaç kişi crystal meth yapıyormuş.
Os tipos da farmácia estavam a fazer metanfetaminas.
Babamın öldüğü gece Claire'in kristal meth yaptığını biliyor muydun?
Na noite em que o pai morreu, a Claire estava com moca de metanfetamina.
Hayır, sadece kristal meth.
Não, é só Ice.
İki Tommy olduğu için ona böyle diyoruz. Öteki Tommy Kristal Met.
Chamamos-lhe isso porque há o Tommy Marijuana e o Tommy Crystal Meth.
Kristal Meth'in hiç tadına bakmadığını düşünüyordu. Bu nedenle biraz kullanmıştı.
Ela disse : "Nunca provei crack" Provou só um pouco.
İçi kilolarca kristal Meth'le doluydu.
Estavam cheios de quilos de cristais de metanfetaminas.
Kristal Meth.
Cristais de metanfetaminas.
Orada meth sattığın için hapis yatmışsın.
Percebo que conseguiu algum tempo para ir vender droga para o Golden Triangle.
- Bana kalırsa bodrumunda meth üreten bir laboratuar işletiyor.
Ela tem um laboratório de metanfetaminas na cave.
- Bodrumunda meth laboratuarı işlettiğinden şüpheleniyoruz da ondan.
Pelo que sabemos, tem um laboratório de metanfetaminas na cave.
Ölümler uzun süre meth maddelerine maruz kalmaktanmış.
À partida, as mortes parecem ter-se devido a envenenamento por exposição prolongada a químicos.
Sen Dutch'la meth işine bak.
Claudette, investigue a história das metanfetaminas com o Dutch.
Meth laboratuarından.
Trabalhava num laboratório de metanfetaminas.
Chaydez'in meth işi yapan bir kuzeni var.
Chaydez tinha um primo em segundo grau no negócio das metanfetaminas.
Bizin en önemli endüstri kolumuz Crystal Meth deki üretimdi, ve insan öldürmek hafta sonu sporuydu.
Quando a nossa maior indústria, era a produção de drogas... e passear de carro a disparar era o desporto de fim de semana.
Dişlerine bakın. "Meth ağzı" olmuş.
Tem "boca de metanfetamina". Dependência extrema.
Sonraki yıl kristal meth bağımlılığı başlamış.
Algures no ano seguinte, viciou-se em metanfetaminas. O marido deu-a como desaparecida em 2000.
Meth ağızlı olan Lisa Barnes'ınkilerle uyuyordu.
É consistente com a "boca de metanfetaminas" da Lisa Barnes...
- Kokain ve meth'in dolaşım üzerinde büyük bir etkisi olur.
A cocaína e metanfetaminas esforçam o sistema sanguíneo.
Aslında bu oldukça basit bağlantılar sağlar. ama Flock Teorisi toplumun nasıl hareket ettiğini, nasıl bir bütün olarak değiştiğini gösterir. meth laboratuarı işçilerinden, dağıtım zincirine son olarak ta caddelere.
Bem, isso fornece ligações bastante básicas, mas a Teoria de Rebanho mostra como a rede se move, como muda como um todo, dos trabalhadores do laboratório, à cadeia de distribuição, até chegar à rua.
Meth konsantrasyonunu ölçer, bilirsin?
Monitoriza a concentração de metanfetaminas.
Kalay dükkanındaki miktar yüzünden başka Meth laboratuarları olmasından kuşkulanıyoruz.
Suspeitamos que existem mais laboratórios de metanfetaminas pela quantidade... de químicos apreendidos na oficina de cromagem.
Öyleyse bu adamı meth kadar cinayet için de arıyoruz ve hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
Procuramos este tipo por homicídio e por drogas e não sabemos nada sobre ele?
Bu sabah, meth evinden dokuz paket almışlar.
Eles levantaram nove embalagens na casa das metanfetaminas esta manhã.
10 kilo meth ve Lamberg'e giden bir havale yakaladık.
Apanhámos 9 kg de metanfetaminas e uma transferência bancária para o Lamberg.
Sadece üç haftadır meth kullanmıyor.
Só está sem metanfetaminas há três semanas.
Demek istediğim, onu test edecekler, saçında ve kanında meth bulacağız.
Se a testarmos vamos encontrar vestígios de droga no seu sangue, no cabelo.
Kovaladığım "meth tweaker" ının peşinden.
O utilizador de anfetamina que procurava.
Kahve, iki çizgi met yumuşatmak için de bir kadeh viski.
Café, algumas linhas de meth, empurrava tudo com um copo de Jameson.
Onlardan kokain, meth ve ecstasy alıp satıyor.
Ele tem uma fonte de coca, metanfetaminas e ecstasy.
Kokain ve meth de var mı?
Tens cocaína ou metanfetaminas?
Çünkü kokain ve meth hayat mahveden tehlikeli uyuşturuculardır.
Porque acho que... a cocaína e as metanfetaminas são drogas perigosas que destroem vidas.
Colorado'daki kristal met laboratuvarı, Afganistan'daki eroin ihracatçıları Kolombiya'daki kokain yetiştiricileri.
Laboratórios de Crystal-meth no Colorado, exportadores de heroína no Afeganistão, produtores de cocaína na Colômbia.
Meth almış biri tarafından çivi tabancasıyla vurulana kadar.
Até que um agarradinho te acerte no rabo com uma pistola de pregos.
Kokain imalathanesi veya met laboratuarı gibi bir şey.
Como esconderijos de crack e laboratórios de meth ou alguma coisa assim?
Hey, eğer suçlu arıyorsan
Culpa o treinador do Crystal Meth que meteu o Sr Mcglue num saco.
Bu, uyuşturucuya ayrılan bütçenin 5'te 4'ünün esrar kullanıcılarını yakalamak ve yargılamak için harcandığı, geri kalan 5'te 1'inin ise taş, eroin, kokain, crystal meth, tecavüz ilaçları ve geri kalanlarına gittiği anlamına geliyor.
Isso quer dizer que 4 / 5 do orçamento são dirigidos à prisão de usuários de maconha, sobrando 1 / 5 para o crack, a heroína, cocaína, metanfetamina, drogas de estupro, o que seja.
Üşüttün mü? "Oh, sanırım biraz meth alacağım."
"Creio que vou tomar metanfetamina".
Uyuşturucunun etkisindeyken kendini bacağından vurmuş.
Ele deu um tiro em si próprio enquanto estava pedrado com meth.
Kız meth aşçısıysa, pek acımam doğrusu.
Se manipulava metanfetamina, não tem a minha simpatia.
Meth laboratuarında yaşıyordu.
A morar num laboratório de metanfetamina convertido.
Kullanıcı olmadığı belliydi. Onu içeri tıkmak yerine izlediğimiz bir meth operasyonuna yerleştirdim.
Posso dizer que ela não era uma consumidora, assim em vez de a prender, coloquei-a dentro da operação de metanfetamina que estávamos a realizar.
Miami'nin en deli meth satıcılarıyla ilişki kurdum. Hepsini Mike için yaptım.
Dei-me bem com alguns... dos mais loucos negociantes de metanfetamina de Miami... tudo para ele.
Güney Florida'nın en büyük meth operasyonunu çökerteceksek Teşkilat, Ajan Farallon'ın bazı ihlâllerini affedebilir.
A Agência está disposta a perdoar quaisquer das transgressões de Farallon se significar derrubar a maior operação de metanfetamina organizada no Sul da Flórida.
Belki MDA belki de Meth.
- Mas não bate certo, pois não?
Meth manyağıdır.
Louco por drogas.
Çok fazla meth gerekir.
Em grande quantidade.