Mira tradutor Português
2,375 parallel translation
İşte hâlim, saçma bir iddia için baskı altında bırakılıyorum... Turell Baylor öldürüldü- - Sizinkiler de Kevin Brooks'a aynı şeyi yaptı.
Aqui estou eu, sob a mira, por supostamente ter enviado o Turell Baylor, para ser assassinado, enquanto vocês fizeram a mesma coisa com Kevin Brooks.
Neden silah zoruyla burada tutuluyorum?
Porque estou aqui sob a mira de uma arma?
Eğer Mercer'ın ağındalarsa onu alaşağı edebilmemiz için en iyi yol olacaklar.
Alguma ideia de quem serão? Se estão na mira do Mercer, serão a melhor forma de chegarmos a ele.
Hedef açık Ajan.
Estou com ele de baixo de mira, agente.
- Evet, görüş alanımda. - Evi!
Sim, tenho-a em mira.
Hayır ama onu silahın önüne ben koydum.
Não. Mas coloquei-a na mira.
Maura, kendisine silah doğrultulmuş bir vaziyette, onu tedavi etti!
- Ela tratou dele sob mira de arma!
Eşsiz görünüşü ile bilinirler.
Conhecidas pela sua mira impecável.
Şu an namlunun ucunda olduğunu garanti edebilirim.
Estás na minha mira neste momento, garanto-te.
Hepsi görüş altında.
Estão todos na mira.
Estes herkesin programını iptal etmesini istiyor. Mira, bekle.
Mira, espera.
Benim yani Mira'nın ihtiyaç duyduğu hayatımın senden ibaret olmamasını sağlamak.
O que preciso, eu, a Mira, é de fazer com que a minha vida não se resuma a ti.
Bizim hayatımız burada, Mira.
A nossa vida é aqui, Mira.
Mira. Seyahatin nasıldı?
Mira, como foi a viagem?
Belki de hedef aldığı şeyi vurdu.
Talvez tenha acertado no que tinha em mira.
Mira, Hindistan'daki Kızıl Haç'ın başına geçmesi için bir teklif aldı. Ve Ed Welles birkaç ay sonra emekli oluyor. Ve ben de düşündüm ki...
Ofereceram à Mira um emprego na Cruz Vermelha, na Índia, e o Ed Welles vai aposentar-se dentro de meses, então pensei...
Biraz daha küçük bir şey niyet et, Memmo.
- Mira mais baixo.
Saul, Mira.
Saul, Mira.
Mira yarın gidiyor, değil mi?
A Mira parte amanhã, não é?
Mira, çok üzgünüm.
Mira, sinto muito.
2 saat sonra, ha?
Tens de ter uma mira decente com pratos como aqueles!
Hayır, ama şu anda kafana nişan alıyorum.
Mas tenho a sua cabeça na mira.
Toller'ı net görebilen mi var mı?
Alguém tem o Toller na mira?
Tutturmakta biraz sorun yaşadım.
Tenho problemas com a minha mira.
Silahımı şimdi boynuna dayadım ve kanıyla bir Jackson Pollock çizeceğim şimdi.
Estou com ele na mira e vou fazer um quadro com as entranhas dele.
Mira'nın Terra Nova içinde bir adamı var.
A Mira tem alguém infiltrado em Terra Nova.
Nasılsın Mira?
Como estás, Mira?
Görüşeceğim kişi Mira.
É a Mira.
Altılar'ın lideri Mira mı?
Mira, a líder dos Sextos?
- Başka Mira var mı ki?
Há outra?
- Mira'ya ne kadar güveniyorsun?
- Será que confias na Mira?
Sonra da dua edin ki Mira sürprizlere benden daha açık olsun.
Então rezem para que a Mira, goste mais de surpresas do que eu.
Mira ara sıra bunların olabileceğini söyler.
A Mira diz que às vezes acontece.
Mira'nın yanına da dönemem.
E não posso voltar para a Mira.
Mira onunla konuşmak istiyormuş.
- A Mira quer falar com ela.
Mira uzun bir süre aynı yerde kalmamıza asla izin vermez.
A Mira nunca nos deixa ficar no mesmo lugar por muito tempo.
Altıncı seferle birlikte gelenlerden, ama Mira ile birlikte gitmedi.
- Porquê ele? Ele veio na 6ª Peregrinação, mas não seguiu com a Mira.
O seferle Mira ile ilgisi olmayan pek çok insan geldi.
Muitos vieram e não têm nada a ver com a Mira.
- Neden? Burada eskiden Mira yaşıyordu.
Esta era a casa da Mira.
Mira onu Terra Nova'ya gizlice sızabilmek için göndermiş.
A Mira mandou-a infiltrar-se em Terra Nova.
- Yaptığı her şey bir düzmeceymiş.
- Era uma farsa. - A Mira enganou-me.
Mira neden onu istiyor?
Porque é que a Mira a quer?
Mira söylemedi.
A Mira não disse.
Çünkü kardeşim Mira'nın elinde.
Porque a Mira tem o meu irmão.
Kutuyu Mira'ya götürmem gerek yoksa kardeşime zarar verecek.
Preciso de levar a caixa para a Mira, ou ela vai magoar o meu irmão.
Mira bunu da planlamış olabilir. Gider gitmez tuzağa düşebiliriz.
A Mira pode ter planeado isto, e estavas a caminho de uma emboscada.
Sence Mira kızın kardeşine gerçekten zarar vermiş midir?
Pensas que a Mira realmente magoaria o irmão dela?
Mira gitmemize izin verdi.
Bem, a Mira deixou-nos vir.
Sen, Mira'nın yanına git.
Fica com o Mira.
Biraz daha gerçek... Fark etmemin sebebi Chase'in onlara bakıyor olması.
Verdade... apenas reparei porque o Chase estava a mirá-las.
- Mira benimle oynadı. Çocuğu buraya alacağımı biliyordu.
Sabia que eu a deixava ficar.