Mitchell tradutor Português
2,913 parallel translation
- Ciddi misin, Mitchell?
- A sério, Mitchell?
Aman aman, Mitchell dayın hâline güler sonra.
E depois o teu tio Mitchel vai-se rir da tua cara!
Olmaz Mitchell, Times Meydanı'nda değiliz. Gelmek bilmez şimdi.
Isto não é Times Square, e demora muito.
Babamda, Mitchell'la benim çocukken eski bahçemizde çektirdiğimiz bir fotoğrafımız duruyor.
Está bem. O meu pai tem uma foto minha com o Mitchell em pequenos no nosso velho quintal.
O odaya dönemem, Mitchell.
- Não posso voltar ali, Mitchell.
Mitchell ironik aslında.
Mitchell... é irónico.
- Danny Mitchell.
Danny Mitchell.
Sırada öğle haberleri Jenna Müller'le Cal Fugasaki ile sporda ve Bud Mitchell ile hava durumunda.
Cal Fugasaki com o desporto e Bud Mitchell com a meteorologia.
Aa, ilk sav geniş bir iddia...
NOME DE SOLTEIRA DA MÃE : MITCHELL NOME DA RUA EM QUE CRESCEU :
Mitchell.
O Mitchell.
Joseph Mitchell yaptı.
O Joseph Mitchell fê-lo.
İkinci adım : Mitchell'a saldır. Çünkü diyeti hezimete uğrayıp Nutella kavanozuna gömülünce suçlayacağı kişi ben oluyorum.
Fase dois, atacar o Mitchell... porque quando a dieta se desmoronar num monte gigante de Nutella... vai-me culpar a mim.
- Hoş geldin, Mitchell dayı.
Estás bom?
Şu an konuşamam.
Olá, tio Mitchell. Não posso conversar.
Geçen gün Mitchell dayım bir torba abur cubur getirmişti. Cam dayımla Yahudi diyeti yapıyorlarmış.
No outro dia, o tio Mitchell trouxe um saco de guloseimas... para que o Cam e ele pudessem fazer um jejum judeu.
- Mitchell, gel buraya!
Mitchell, volta aqui!
Mitchell, n'oluyor sana? Sence n'oluyor?
Mitchell, qual é o teu problema?
Mitchell'la ilişkimi iş hayatı sınırlarında tutsam iyi olacak.
Acho que o Mitchell pode ser só um colega de trabalho.
En sevdiğin şarkıcı Joni "Kahrolası" Mitchell mı?
O teu cantor preferido é a porra do Joni Mitchell?
Mitchell Rayburn'ü siz buldunuz değil mi?
Foi você que encontrou o Mitchell Rayburn, correcto?
Harold Freeman, Mitchell Stentz, Karl Baxter.
Harold Freeman, Mitchell Stentz, Karl Baxter.
- Mitchell'ın.
Creio que é o Mitchell.
Jamie Mitchell, Tallahassee.
Jamie Mitchell, Tallahassee.
Bir pankart ve hafif müzik eşliğinde olacak alt tarafı, Mitchell.
É uma faixa e acompanhamento musical, Mitchell.
Çok tatlısın, Mitchell ama zor bir sabah geçiriyorum.
Isso é muito adorável, Mitchell, mas a minha manhã está a ser dura.
Tamam. Mitchell dayınızda görüşürüz.
Muito bem, vemo-nos em casa do tio Mitchell.
Mitchell, iyice abarttı artık.
Oh, meu Deus, Mitchell. Ela está a piorar.
Çünkü Mitchell paylaşmamayı öğretti.
Sim, porque o Mitchell ensinou-a a odiar partilhar.
Mitchell, sen iyisi mi spaya git de Manny'ye bak.
Mitchell, por que não vais procurar o Manny ao Spa?
Adam çocuklarını getirmiş, Mitchell. Ne?
Este tipo trouxe os miúdos, Mitchell.
Ben takip etmek istedim. Mitchell ise...
Eu queria ir atrás dele.
Mantıklı davranıp polisi aradım.
O Mitchell... Manteve a calma e chamou a polícia.
Bana değil, Mitchell dayına teşekkür et.
Não me agradeças. Agradece ao teu tio Mitchell.
Tamam, Mitchell.
Sabes que mais, Mitchell?
Mitchell, buna inanamayacaksın.
Mitchell, não vais acreditar nisto.
Mitchell, kasıtsız bir şekilde Stanley Kowalski gibi davrandım.
Mitchell, sou um Stanley Kowalski inadvertido.
Yok artık, Mitchell duysa ölürdü heyecandan.
Cala-te. O Mitchell morria.
Kusura bakma, Mitchell ama tek bir boş gecem var ve bunu Wilson İlkokulu'nun sponsoru olan bir yerde harcayamam.
Desculpa, Mitchell, mas tenho uma noite livre e não poso passá-la num lugar que é um apoiante orgulhoso da Primária Wilson.
Mitchell Gordon.
Mitchell Gordon.
Mitchell Gordon?
Mitchell Gordon?
Mitchell, Ben'in babası değil.
Mitchell não é o pai de Ben
Mitch dayınız alacakmış şekerlemeleri.
O tio Mitchell vai buscar os marshmallows.
Mitchell, dün akşam tanıştığım kızı hatırlıyor musun?
Mitchell, lembras-te da mulher que conheci ontem à noite?
Aradığım için çok heyecanlanmış gibiydi. İnsanları hayal kırıklığına uğratamıyorum, Mitchell.
Ela pareceu tão entusiasmada por me ouvir e eu sou muito mau a desapontar pessoas, Mitchell.
Tabii Mitchell bir şey içmeme izin vermedi.
Claro que o Mitchell não me deixou tomar nada.
Mitchell, bu kutuya koymak istediğimiz bir şey var mı?
Mitchell, tínhamos uma coisa para pôr nesta caixa de... sapatos de ténis.
Mitchell, bırak şimdi.
Mitchell, vá lá.
Mitchell, Gloria'yı anne yerine koymaya başladı.
O Mitchell está a fazer da Gloria a mãe.
Aa, Mitchell.
- Mitchell.
Mitchell, iyi misin?
Mitchell, estás bem?
Pes yani, Mitchell!
A sério, Mitchell?