English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ M ] / Musica

Musica tradutor Português

21,945 parallel translation
Kalbimi ve yüreğimi bu müziğe koyduğumu herkesin bilmesini istiyorum. Çünkü Melea, hayatımın aşkı.
Quero que toda a gente saiba que pus toda a minha alma nesta música, porque a Melea é o amor da minha vida.
Erik Wildwood tarafından yapılan bir Taj şarkısı.
É uma música do Taj, produzida pelo Erik Wildwood.
Törende bir şarkı söyleyerek bizi onurlandırır mısın?
Vai honrar-nos com uma música na cerimonia?
Ve şimdi, ta Dublin'den buraya gelen, çok özel bir amcadan çok özel bir şarkı.
E agora, uma música muito especial, por um tio muito especial que veio desde Dublin.
Şimdi herkesi son bir dans için piste davet ediyorum.
E agora está na altura de todos irem para a pista, para a última música.
Bedel ödeme vakti geldi.
Está bem, está na hora de encarar a música.
Çaldığın Rus müziği, değil mi?
A sua música é russa, não é?
Özel yeteneklerle geri dönmüş, müzik yeteneğiyle.
Ela regressou com capacidades especiais, jeito para a música.
O parayla oğluma bez, giysi veya zekasını geliştirecek müzik kasetleri filan alabilir.
Pode usar isso para comprar para o meu filho fraldas, roupa ou cassetes de música para o tornar inteligente.
Tıpkı müziğin notayla kaydedilmesi gibi.
Tal como a música é gravada por notas.
Bekle, Ben yanlış şarkıyı söyledim.
Espera, eu canto a música errada.
Ona jazz ve klasik müzik sevdiğimi söyledim.
Contei-lhe que gosta de jazz e música clássica.
Müziğimize dalmış eğlencemizi izlerken seni yarattı.
Escreveu-te a ti observando a nossa festa, abafado pela música,
Müzikle.
Com música.
Sosis yedin, sana şarkı söyledi, sonra da uyuya kaldın.
Portanto, comeste uma salsicha, ela cantou uma música, e adormeceste.
- Beni dinle.
Ouçam a música.
Fikir yeni, müziğin ve sanatçının ruhunu hissedemeyecek kadar makinelerden beslenmiyor. Yok artık.
A ideia é um conceito novo, e não tão processado por uma máquina que não se sentem as entranhas dos artistas e da música.
- Müziğe, gruba, götündeki taşa.
- Na música. Na banda. - Na areia que tens no cu.
Müzik yapıyoruz.
Estamos a fazer música.
Şarkı bitene kadar dansa devam edip sonra banyoda sana sakso çekecektim, planım buydu.
Ia roçar-me nele até ao fim da música e fazer-te um bico na casa de banho. Era esse o meu plano.
Sen ve ben beraber biraz gerçek müzik yapabiliriz.
Podemos fazer música a sério, nós os dois.
Ee, müzik adamlar.
- Então, são do ramo da música.
Ben... sadece insanların müziği hissetmesini istiyorum, anlarsın ya.
Quero que as pessoas sintam a música, sabes?
Onların müzik içinde hayat bulmalarını istiyorum.
Quero que vivam na música.
Ben müziğin içinde yaşıyorum dostum.
É aí que eu vivo. Na música.
Scott ve Zak'i boş ver, tek konuştukları yüzdeler, oranlar ve paralar sanki yaptığımız müzik bok gibiyse bunların bir önemi varmış gibi.
O Skip, o Scott e o Zak só falam de percentagens e dinheiro, como se algo disso interessasse se trabalharmos com música de merda.
Öyle bir müzik yapacağız ki dünyayı değiştireceğiz.
Vou fazer música para mudar o mundo.
Jackie müzik konusunda anlaştı ama her şeyi el sıkışarak yaptı ki bu da anlaşma sayılmıyor.
O Jackie tratou da música, mas selou com um aperto de mão. Parece que um aperto de mão não é vinculativo.
- Lanet şarkıyı çal.
- Toca a merda da música.
Bir dolar eskiden müzik kutusuna bile zor yetiyordu.
Um dólar mal dava para usar na caixa de música daqui.
- Müzik James.
Música, James.
Şu iğrenç şarkıyı kesin!
Pare com essa música estúpida!
- Şarkı söyleyeyim mi?
E se eu lhe cantasse uma música?
Klasikler en iyisidir. Arkadaşta, arabalarda, müzikte.
Não há como vencer um clássico, amigos, carros, música.
Bu benim şarkım.
Esta é a minha música.
Bu şarkı çalmaya başlarsa dans etmek zorundayım.
Tenho que dançar quando ouço esta música.
Belki şimdilik müzik falan dinleyebiliriz.
Por ora, podíamos apenas, ouvir música ou algo assim.
Her gün aynı aptal şarkıyı söyleyip duruyor.
Ele canta a mesma estúpida de música todos os dias.
Çeviri : Cloud 9 İyi seyirler dileriz.
Agente Carter S02E09 "Um Pouco de Música e Dança"
Güzel. Arkaya biraz müzik koyarım çok güzel olur.
Ponho música de fundo e estamos prontos para emitir.
Müziği duyunca, "Sirenlerin şarkıları beni dairene çekiyor." dedim.
Ouvi a música e pensei : "É o chamamento para o teu apartamento."
Aslında, şarkısı olmayan filmlerin isminden şarkı yapıyoruz.
Escrevemos música para filmes que não a têm.
- Senin müziğini yatıştırıcı buluyor.
O Rei acha que a tua música é tranquilizadora.
Şarkı bitti, kralım.
A música acabou, meu Rei.
- Bitmeyen bir şarkı seçsem?
E se escolher que a música não tenha fim?
Bitmeyen bir şarkı yazdırsam dedim.
Disse, e se escolher que a música não tenha fim?
Bir şarkıyı yazmalarını emredebilirim, değil mi?
Estou autorizado a mandar numa música, não estou?
Şimdi düşündüm de, müziğe ihtiyacım yok, iyiyim.
Mas agora que penso nisso, não preciso de música. Sinto-me bem.
- Biraz müzik?
- Música?
- Evet.
- Música.
Ne tür müzik?
Que tipo de música?
music 250

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]