Müsait misin tradutor Português
315 parallel translation
Müsait misin bir iş için?
Está aberto para negócio?
Müsait misin?
Estão decentes?
Müsait misin?
Está decente?
- Müsait misin?
- Estás decente?
Müsait misin?
Estás decente?
Cole Thornton, müsait misin?
Cole Thornton! Estás decente?
Cuma gecesi müsait misin?
Se não... - Tem que fazer sexta à noite?
Yani bir aksiyon için müsait misin demek istedim. - "Aksiyon" mu?
- Quero dizer... está disponível, sabe...
- Bu akşam yemeği için müsait misin?
- Está livre parajantar?
- Bu gece müsait misin?
Agora sim. - Está de plantão esta noite?
Lazlo, müsait misin?
Lazlo, está decente?
Merak ettim, acaba yarın akşam yemeği için müsait misin?
Ouça... estaria livre para jantar comigo?
Müsait misin?
Estás livre?
Bir dahaki perşembe müsait misin?
Estás disponível na quinta-feira que vem?
Gilda, müsait misin?
Gilda, você é decente?
İş çıkışı biraz içki içip laflamak için müsait misin?
Estou vendo a disponibilidade ao vento forte do final do dia.
- Sen müsait misin?
- Estás disponível?
- Doyle, müsait misin?
- Doyle, estás livre?
Öğle yemeğinde müsait misin?
- Está livre para almoçar?
Evde misin, müsait misin, yanında biri olup olmadığı ya da yalnız olup olmadığını sormak için.
Sabes, ver se estás em casa, se não há problema, se não tens ninguém contigo, se estás sozinha.
Müsait misin?
Está disponível?
Bu akşam yemek için müsait misin? Yemek mi?
- Estás livre para jantar esta noite?
Bu akşam müsait misin?
Estás livre hoje à noite?
Müsait misin?
- Costa livre?
- İki tek atalım mı, müsait misin?
Tempo para um copo? Não.
Müsait misin?
- Estás decente?
- Elizabeth, müsait misin?
- Elizabeth, é boa altura?
Daha sonra müsait misin?
Estará livre depois?
Müsait misin?
É boa altura agora?
Müsait misin?
- Estás livre...?
- Neden? Sen müsait misin?
- Porquê, estás livre?
Dinle, konuşmak isteyeceğin bir arkadaşım var. - Müsait misin?
Tenho uma pessoa com quem você vai querer falar.
- Carter müsait misin?
- Carter, estás livre?
Yarın aksam müsait misin?
Estás livre amanhã à noite?
- Müsait misin?
- Podes falar?
Müsait misin?
Tens um minuto disponível?
Acaba akşam yemeğine müsait misin diye soracaktım.
Estava curiosa para saber se estás livre para jantar.
Cuma akşamı bir içki için müsait misin?
Queres vir tomar um copo na sexta-feira?
Cuma akşamı bir içki için müsait misin?
- Sobre o quê? - Queres ir beber um copo na sexta?
- Müsait misin?
- Estás disponível?
- Zero-One, atışa müsait misin?
- Zero-Um, tem-no na mira?
Ben Lowrey, müsait misin?
É o Lowrey, fala.
Bir iş için müsait misin?
Ouve, estás disponível para outro trabalho?
Müsait bir zaman olduğuna emin misin?
De certeza que não atrapalho?
Müsait değil misin? şu aileye bir bakın.
- Não é conveniente?
Bu arada bana bir iyilik yapıp Mitchell Tanenbaum'a cumartesi müsait olmadığımı söyler misin?
A propósito, podes fazer-me um favor e dizer a Mitchell Tanenbaum que eu não posso ir no sábado?
Geri döndüm ve kağıt tutuşunun hilelere müsait olduğunu gördüm. - İster misin?
Voltei-me, vi-o segurar as cartas daquela maneira e percebi.
Müsait bir zamanda dışarı çıkmak ister misin?
Podíamos se calhar voltar a ver-nos um dia destes?
Konuşmaya müsait değil misin?
Não está sentindo-se faladora?
Bugün müsait misin?
Estás livre, hoje?
Yarın müsait misin?
Tens tempo amanhã?