Nadine tradutor Português
507 parallel translation
Nadine Hewes?
Nadine Hewes?
- Nadine.
- Nadine.
Don, seni Nadine'e geri götürüyorum.
Don, vou levar-te de volta para a Nadine.
Nadine dediğini kastetmedi.
A Nadine não quis dizer aquilo.
Nadine gibisi yok.
Não há ninguém como a Nadine.
Yine de o kişi Nadine gibi olamaz.
Nunca seria como a Nadine.
Bak Nadine, geleceğimiz çok uzakta su anda.
Olha, Nadine, o nosso futuro está tão longe.
Merhaba Nadine.
Olá, Nadine.
- Merhaba Nadine.
- Olá, Nadine.
- Nadine Hale, gösterinin yıldızı.
- Nadine Hale, a nossa estrela.
Eskiden dans ettiğin Nadine bu mu?
Esta é a Nadine que dançava contigo?
Ayrıca, Nadine seninle aynı gösteride olmayı hak etmiyor!
Além disso, a Nadine não merece estar no mesmo espectáculo que tu!
Nadine mi yani?
Quer dizer, a Nadine?
Alo Nadine?
Está, Nadine?
Nadine, bu gece yemek vakti müsait olacağım.
Nadine, afinal vou conseguir ir jantar, logo à noite.
Nadine'i görmek için çatıya çıkacağım.
Vou até lá acima, ver a Nadine.
- İyi akşamlar Nadine.
- Boa noite, Nadine.
- Nadine'le dans etmek zorundaydım.
- Tive de dançar com a Nadine.
Bunların hepsi Nadine'i geri almak içindi.
Isto foi tudo um esquema para recuperares a Nadine.
Haydi Nadine'e ve Rus köpeklerine geri dön.
Agora volta para a Nadine e para os seus cães Russos.
Tamam, bu işe Nadine'i geri almak için başladığımı söyledim.
Está bem, eu disse-te que comecei isto para recuperar a Nadine.
Nadine, bütün köpeklerini hazırla.
Nadine, traz os cães todos.
Nadine di Orsandor, Pupo ve Clea Rovetti, Gigi de Pría, Tony Morgandi,
Ermidio Orsando, Pupo e Clea Rovetti...
Nadine, hemen pudrayı getir.
Nadine, despacha-te com o blush.
Oh Nadine, Kopenhag'da ne dediğini söyler misin?
Nadine, o que dizia em Copenhaga?
Selam Rudy, brn Nadinr.
Olá, Rudy, é a Nadine.
"Yalnız Kurt, Nashville'li Çocuk, Nadine,"
Lone Wolf, Nashville Kid, Nadine.
Nadine, Rick'in sevgilisiydi.
A Nadine era a chavala do Rick.
- Nadine?
- Nadine?
Burada işler öyle yürümez Nadine.
Não é assim que as coisas funcionam por aqui, Nadine.
Dörtte bir hakkını istiyorsan alacaksın, Nadine.
Queres a tua parte. Podes tê-la, Nadine.
Nadine, mavinin yarısını çak ve bir süre kus.
Nadine, toma a tua metade de blue, chuta-a, e vai vomitar um bocado.
Nadine, hadi! Topla şu uyuşturucuyu.
Nadine, vá lá, apanha as drogas.
Evimizde köpek lafı etmekle ne yaptığının farkında mısın Nadine?
Nadine, tens alguma ideia do que nos fizeste só por teres falado em cães cá em casa? - Não.
Nadine'in uğursuzluğu tahminimden daha güçlü çıkmıştı.
A maldição da Nadine era mais forte do que eu pensei.
Nadine, şunları alıp kamyona koy.
Nadine, toma, põe isto dentro do camião.
Nadine, sen neden bahsediyorsun?
Nadine, que é que estás para aí a dizer?
Lütfen Nadine.
Nadine, por favor.
Bak Nadine, bilmiyorum.
Olha, Nadine, não sei.
Bazen seninle hiç konuşulmuyor Nadine.
Sabes, Nadine? Às vezes não dá para falar contigo.
Zavallı Nadine.
Pobre Nadine.
Nadine çok canını sıktı, değil mi Bob?
A Nadine afectou-te mesmo, não foi, Bob?
Nadine'in ölümü ve o şapkayla getirdiği uğursuzluk yüzündendi.
Foi a morte da Nadine e a maldição que ela nos lançou com aquele chapéu.
Nadine bu yüzden kolay yolu seçip kaçtı.
Foi por isso que a Nadine se espetou com a saída mais fácil.
Nadine o patent avukatının yanından iki saatten önce dönmez.
A Nadine vai demorar umas duas horas com o advogado das patentes.
- Nadine'ye hiçbir şey söyledin mi?
- Já contaste à Nadine?
Sadece... Nadine pek iyi değil.
É só que a Nadine não está bem.
Olabilir tabi.
Poderíamos fazer isso, Nadine.
Ders başlıyor! - Birkaç dakika izin ver.
Só mais alguns minutos, Nadine.
Nadine.
Nadine.
Nadine!
Nadine!