Nafta tradutor Português
35 parallel translation
NAFTA'nın Anayasa Mahkemesi'ne hükmettiği bir dünyada, kuzenim Mashkov'un da söylediği gibi, "Tek sığınağımız bu."
Num mundo onde a NAFTA tem autoridade sobre o Supremo Tribunal, como o meu primo Mashkov diz, "Este é o nosso único refúgio."
Nefti.
- Sim, é a nafta.
NAFTA'yı protesto ediyordum.
Estava a protestar contra a NAFTA.
NAFTA.
NAFTA.
- NAFTA'yı protesto ediyordum.
- Estava a protestar contra a NAFTA.
NAFTA sizler için durumu daha zor bir hale getiriyor, çünkü sınır filan kalmıyor.
A NAFTA torna as coisas ainda mais difíceis para vocês porque as fronteiras estão a desaparecer.
NAFTA açılımı serbest girişim.
NAFTA era como realmente era chamado, um livre comércio.
Serbest ticaret anlaşması ve NAFTA başlangıçta Jamaica'yı çok kötü etkiledi.
Os acordos de Livre Comércio e o NAFTA tiveram, a princípio, um impacto muito negativo na Jamaica.
"NAFTA".
"NAFTA".
NAFTA'yı onaylayan Amerikalı dostlarımıza.
Um brinde aos nossos amigos americanos, que ratificaram a NAFTA ( tratado de comércio livre ).
Hatırlayın, NAFTA aleyhinde oy verdim ve yerli imâlat için vergi artışlarını onayladım.
Votei contra a NAFTA e apoiei os incentivos de impostos sobre a produção nacional.
O bize, NAFTA ticaret anlaşmasıyla çok büyük bir fırsat verdi.
Por isso, ele deu-nos uma excelente oportunidade com o NAFTA.
Onun ailesinin işi de NAFTA fabrikalarıyla ilgili.
A sua família está envolvida com as fábricas NAFTA.
Ya da, bilirsin, burada çalışan bir adam var. Şekerlemelerin çok ısınıp napalm gibi yapıştığını söyledi.
Ou talvez, sei lá, um tipo que trabalha aqui diz que o marshmallow quente até parece nafta.
Hayır, daha çok NAFTA zirvesine benziyor.
Não, é mais como o ponto mais alto na reunião da NAFTA.
N.a.f.t.a'nın, dış kaynak sorununun Amerikan işçilerinin başına felaket açması yani.
Sabes, desde o NAFTA que a subcontratação tem sido a desgraça do trabalhador americano.
Aslında, işimi kaybettiğim için N.a.f.t.a.'yı, suçlamak isterdim ama sorumlusu daha çok, Chloe. Patronumun kızı.
Queria poder culpar o NAFTA pela perda do meu emprego, mas, na verdade, tem mais a ver com a Chloe.
NAFTA Anlaşması, Meksika'ya tonlarca ucuz Amerikan mısırı gitmesine yol açtı.
O tratado NAFTA inundou o mercado mexicano de milho americano barato.
O anlaşmanın adı NAFTA idi ve Kuzey Amerika ile Meksika arasındaki bir evlilikti.
Chamou-se a esse acordo NAFTA e ditava um casamento entre a América do Norte e o México.
Ayrıca akaryakıt, naptha, deterjan ve antimon sülfür.
E também óleo combustível, nafta, detergente e sulfato de antimónio.
Ve Hadgins dediği gibi bomba naptha içeriyordu.
E o Hodgins disse que a bomba continha nafta.
Gazyağı, limonen ampül.
Nafta, limonena, lâmpadas.
EPA tarafından koyulmuş bütün kurallara uyuyoruz biz ve NAFTA'nın çevre uygulamalarına. Tabii. Kâğıt üzerinde.
Cumprimos todas as regras determinadas pela EPA e as restrições ambientais do tratado NAFTA.
KASTA'dan sonra herkes Güne Kutbu'na gitti.
Depois do NAFTA, muitos destes empregos foram deslocalizados para o Pólo Sul.
Antik çağda yaşayanlar ona gazyağı diyorlar.
Os antigos chamam-lhe nafta.
Biz zaten NAFTA'dan beri 7 milyon işi kaybettik, değil mi?
Nós já perdeu 7 milhões de empregos desde que o NAFTA, certo?
NAFTA Anlaşması'na dua edin siz!
Maldito acordo de imigração!
Oldukça yaygın, ama nafta gaz yağı ve yenim önleyici izleri buldum. - Jet yakıtı mı?
Muito comum, mas encontrei vestígios de querosene e inibidores de corrosão.
Gaz kokuyor.
- A Nafta.
Meksika sınırında kuzeyde serbest ticaret bölgesi var. NAFTA tarafından oluşturulmuş.
Existe uma zona de livre comércio a sul da fronteira com o México, criada pelo NAFTA.
NAFTA'da vergi yok ama işlem ücreti var. Şaşırtmacalı soru.
Pergunta com rasteira.
Birkaç hafta önce NAFTA ile ilgili yaptığınız haber, bilgilendiriciydi.
Tenho seguido o seu trabalho e aquela história sobre o NAFTA, há apenas algumas semanas foi muito informativa.
- Teşekkür ederim, NAFTA.
- Obrigado, NAFTA.
O da...
Não há imposto na NAFTA, mas há uma taxa de processamento de...