Namı tradutor Português
1,940 parallel translation
Namınız sizden önce geliyor Bayan Dunham.
A sua reputação é conhecida, Menina Dunham.
Senin namına bir şey yaptığımı sanıyorsan, vaktini boşa harcıyorsun.
Perdes o teu tempo se julgas que farei tudo por ti.
Henüz iyi ya da kötü bir namı olmayan sıradan bir zorba.
Ele é um bruto ordinário sem reputação, nem boa nem má.
Ağızlarınıza bir parmak bal çalmak namına birkaç haber ücretsizdir!
Para vos dar uma amostra, algumas notícias grátis...
Neyse, Eli, bak namını göz önünde bulundurunca önce birkaç kural koymamız gerektiğini düşünüyorum.
Ouça, Eli. Tendo em conta a sua reputação, temos de falar de algumas regras.
Namım hakkında ne duydun?
E o que ouviu sobre a minha reputação?
- Evet. Benim burada olmamın tek sebebi, ben de senin namını duydum.
Só estou aqui por causa do que ouvi sobre a sua reputação.
Kendileri, arkadaşları, aileleri namına ağır şikayet ve tutuklama yaşayan gazileri araştır, olur mu?
Procura queixas graves de prisão apresentadas por veteranos, em nome de amigos, família, está bem? - Será uma longa lista.
Sizce onu kurbanları namına öldürmeye çalıştı mı?
Acha que ele tentou matar o Henry em honra dos mortos?
Anthony Stark, namı diğer Demir Adam.
Anthony Stark. AKA Homem de Ferro.
Steven Rogers, namı diğer Kaptan Amerika.
Steven Rogers. AKA Capitão América.
Janet Van Dyne, namı diğer Wasp.
Janet Van Dyne. AKA Vespa.
Kral T'Challa, namı diğer Kara Panter.
Rei T'Challa. AKA Pantera Negra.
Clint Barton, namı diğer Hawkeye.
Clint Barton. AKA Gavião Arqueiro.
Bruce Banner, namı diğer Hulk.
Bruce Banner. AKA o Hulk.
Dennis Bailey, namı diğer kahverengi tulum, kredi kartı borcunda boğuluyormuş.
Dennis Bailey, aliás Macaco Laranja, estava enterrado em dívidas com o cartão de crédito.
Marc Torres'le tanışın, namı diğer, Dreamweaver.
Conheça Marc Torres, vulgo Dreamweaver.
Sen de ailemin namını yürüttüğümü düşünüyorsun.
E acha que estamos a fazer jus à reputação da família.
Ailenin namını yürütmek mi?
Para fazer jus à reputação da família?
Doktor namına kimse yoktu. Sadece ben vardım.
Não havia lá nenhum médico, só eu.
Kitty Canary, namıdiğer Carla Breezer.
- A Kitty Canary era Carla Breezer.
Namımı biliyor olmalısınız.
Deveis conhecer a minha reputação.
Namınız, Bay Latimer, İncil'e inanan gerçek bir Hristiyan olduğunuzu söylüyor.
A vossa reputação, Sr. Latimer, é a de um homem dos Evangelhos e um verdadeiro cristão.
Bu yarış kutsal yeminimizi temsil etsin, Senato ve Roma halkı namına tüm dünyaya hükmeden
Que esta corrida represente o nosso voto sagrado oferecido em nome daquele que subjuga toda a Terra às regras do Senado e do povo de Roma,
Namın senden önde gidiyor.
O senhor é um homem conceituado.
Kanun namına bu yüke el koyuyoruz.
Este carregamento está confiscado!
İncirlik-Türkiye'de ki üssümüzde havalandığından beri kendisinden haber alınamıyor.
Descolou da nossa base em Incirlik, Turquia, e não voltou a dar notícias.
Saddam namını duydu.
Saddam ouviu falar de ti.
Majesteleri, Tanrı temsilcisi namına sizi, hepimizin üstü olarak atadığına göre, ben de sadece sizden öğrenirim.
Majestade, visto que Deus vos nomeou chefe supremo de todos nós, é convosco que irei aprender.
Hükümdarın kutsal adı namına kutsal emaneti korumalıyım.
Tenho de proteger a relíquia em nome do Imperador.
Nam-ı diğer :
A falsa agente da seguradora.
Sigorta experi. Nam-ı diğer :
Também conhecida como Tokkan.
Sonra da Viet Nam'a gideceksin.
Depois são duas semanas e volto para casa. E depois vais para o Vietname.
Eşim her an üniforma giyebilir. Pete Campbell bir gün kalkıp Viet Nam'lı bir doktora giderse eşin kendini nasıl hisseder?
Como achas que ele se vai sentir quando um Pete Campbell for a um médico vietnamita?
Eğitimden sonra doğruca Viet Nam'a gidiyor.
Ele vai ao Vietnã depois do treinamento.
Viet Nam.
Vietnã?
Turrell'ın kaçtığı hapishanenin müdürü Clarkton Smith dün öğleden sonra basın açıklaması yaptı. Bu nam salmış seri katilin yanlıları tarafından kendi evlerine alınabileceğine dikkat çekti ve katili bulmanın zor olduğuna deyindi.
Clarkton Smith, director da prisão onde Turrell estava, emitiu um comunicado à Imprensa esta tarde sobre a dificuldade em localizar o notório assassino em série que pode ter encontrado abrigo entre os seus supostos admiradores.
Sınıf arkadaşlarınız ve öğretmenleriniz arasındaki namınız mükemmel ve Bramwell'in dediğine göre yıllardır gördüğü en iyi öğrenciymişsiniz.
E o Bramwell diz que é uma das melhores formandas que ele viu em muitos anos.
Asgard'lı diye çağrılan Thor ve Doktor Henry Pym namı diğer Karınca adam ve Dev adam.
AKA Homem-Formiga, AKA Gigante.
Şef, Kevin Mason, nam-ı diğer Bob Gill, biz buraya gelmeden iki saat önce mesaisini tamamlamış.
Chefe, Kevin Mason, também conhecido por Bob Gill, saiu do trabalho duas horas antes de chegarmos.
Nam-ı diğer, Dennis Bailey, ve ortağı, Jason McDonald.
Aliás, Dennis Bailey, e o seu sócio, Jason McDonald.
Evet, kendisi Ray oluyor Ray Kaminsky, nam-ı değer Wolf.
Sim, este é o Ray, Ray Kaminsky, também conhecido por Lobo.
- Ne zamandır haber alınamıyor?
Há quanto tempo sem contactar?
Ki bu da nam-ı diğer :
Callen, esse é o disfarce do Deeks.
Nam-ı diğer, John White.
- É um disfarce.
Onun adı Clasina Maria Hoornik, Nam-ı değer Sien, Vincent'den çok daha büyük bir kadındı.
O nome dela era Clasina Maria Hoornik, também conhecida como Sien, uma mulher mais velha do que Vincent.
1864'de Mystic Falls'da, Katherine Pierce tarafından dönüştürüldü. Nam-ı diğer Katerina Petrova.
Transformado em 1864, em Mystic Falls por Katherine Pierce, também conhecida por Katerina Petrova.
Nam'e hoş geldiniz.
Bem-vindo a Nam.
Wesley Blankfein ya da nam-ı diğer Grady Shipp'in... -... kafasının içindekiler.
No interior da mente do Wesley Blankfein, também conhecido por Grady Shipp.
Ekranda gördüğünüz kişi Stanislav Orlovski... Nam-ı diğer "Stas". Moskova'da doğup büyüdü.
No ecrã, está Stanislav Orlovski, também conhecido como Stas.
Lucy Carlyle, Nam-ı diğer Joan Doyle ve Selma Rydesdale.
Lucy Carlyle, ou Joan Doyle, ou Selma Rydesdale.