Nectar tradutor Português
283 parallel translation
Bal arıları çiçeklerdeki nektarı çeker
As abelhas colhem O nectar das Flores
Nectar.
Néctar.
Tatlılar Tanrısı aşkına, kimse çoraplarımdan şarap lekesini onun gibi çıkaramaz, benim küçük patatesim.
Mas, doce nectar dos deuses, ninguém tira o Merlot das minhas meias como aquela musa.
Tanrılarla birlikte içki iç.
Beba néctar com os deuses.
Cupid tanrılar arasında dans ederken fırlatmış yeryüzüne nektarı beyaz gülün üstüne dökülen nektar, onu sonsuza kadar yapmış kırmızı.
Diz-se que Cupido, enquanto dançava entre os deuses, atirou o néctar que, ao cair sobre a rosa branca, tornou-a para sempre vermelha.
Nektar Bayan Shelley.
Néctar, Menina Shelley.
Nektar.
Néctar.
Dünyaya gelen tanriçam, öpücügünle beni ölümsüz kil sölen gibi bir hayat yasayalim.
Ó deusa que desceste à Terra, torna-me imortal com o teu beijo e viveremos de néctar e ambrosia.
Muhtemelen sen zaten sevgili Eve'in kahvesinin tam olarak saf nektar olmadığını biliyorsundur.
Mas você, provavelmente, já aprendeu que o café da querida Eve não é propriamente puro néctar.
Tanrının nektarı.
O néctar do Senhor.
Baylar, bardaklarımız boşaldı.
Senhores, os nossos copos estão a ficar sem néctar.
İskoçya'dan kutsal abıhayat suyu.
Um néctar abençoado da Escócia.
Ve şimdi, ilk kez Cheyenne'de Dr. Foy'un mavi iksiri.
Agora, pela primeira vez em Cheyenne... o Néctar Azul do Dr. Foy.
Ve şimdi, bayanlar ve baylar Bay Yancey tam 111 yaşında ve mavi iksirin sağlığı geri kazandıran gücüne ve koruyuculağına minnettar.
E agora, senhoras e Srs... o Sr. Yancey tem 111 anos... graças aos poderes salutares do Néctar Azul.
Elbette. Ve mavi iksir sayesinde kendini bundan daha iyi hissetmemişti.
Claro que sim, e nunca se sentiu tão bem graças ao Néctar Azul.
Bay Yancey, kaç şişe mavi...?
Sr. Yancey, quantos frascos de Néctar...?
Tahminen Bay Yancey hayatında kaç şişe mavi iksir içmiştir?
Quantos frascos de Néctar Azul o Sr. Yancey tomou na sua vida?
Kutsal sözler şöyle : " Vücudumdan kanını ısıtacak sıcaklığı al ve göğsümden susuzluğunu giderecek sıvıyı.
"Do meu corpo receberás o calor para aquecer o teu sangue." "E do meu peito beberás o néctar para matar a tua sede."
Her yıl buraya gelip, aşkın özünü yudumlarım.
Venho cá todos os anos para sugar o néctar do amor.
Olasılıkla o karışım...
Eles devem descansar. Deve ser o néctar.
Nektar, Bay Verdeschi. Saf nektar.
Néctar, Sr. Verdeschi, puro néctar.
Juliet, karım,... dudaklarının nektarını bozan ölüm... senin en ufak güzelliğini fethedemedi,... cildinden ve yüzünden hala yayılıyor ölüm bayrağını dalgalandırmayı başaramadı.
Julieta, minha esposa,... a morte tirou o néctar dos teus lábios... pois não podia superar a tua beleza, mas tua pele e sembrante seguem radiantes bem onde a morte ainda não cravou sua bandeira.
Olmazsa, o zaman bir arı ya da nektar biriktiren herhangi bir yaratık aynı işlevi görebilir
Se assim não for, uma abelha Ou outro ser que recolha o néctar Pode fazer o mesmo
Tanrıların içkisi olarak, fena çay değil.
Para néctar dos deuses, não é um chá mau.
Arının çiçeğin nektarını içmesi gibi ben de senin güzelliğini içmeliyim.
Beberei em homenagem à tua beleza como a abelha bebe o néctar da flor.
Öteki kadında seni baştan çıkaran şey ne oldu?
Qual é a renração do doce néctar do fruro de ourra mulher?
Hayat iksiri, bu güzel kokulu rahatlatıcı meyve özü.
Doce elixir, cujo cheiroso néctar tem um efeito calmante sobre a alma.
Tanrıların içeceği, sevgilim.
Néctar dos deuses, minha querida.
Yağmur yağınca, yağan yağmur şerbet misali, insanın kalbini dürüstlük ve güzelliklerle dolu bir hayat geçirme arzusu ile doldururmuş.
E quando chovia, chovia um néctar doce que se infiltrava nos corações deixando um desejo de viver uma vida de verdade e beleza.
Tamam. Toplayın nektarları, benim küçük işçi arılarım... ve bal yapın- - çocuklarınız için bal.
É isso mesmo, juntem o néctar meus pequenos zangões, e façam o mel, mel para as vossas crianças.
- Alpha-kuşüzümü nektarı.
- Néctar de groselha Alfa. É inestimável.
İzninle. Gerçekten tanrılara layık.
Isto é mesmo um néctar.
Temiz Sperm, Sperm Yutan Çıplak Kaşarlar, Sıcak Sperm III,
'Engole''Molhar Nadalhocas Nuas''Néctar de Abelha III'
Böyle bir içeceği yapabilen birisi ile tartışmak bile istemem.
Quem faz um néctar destes não merece que se metam com ele.
Birkaç dakika sonra Sanjay`ın kafasından akan nektarı içmeye çalışacağım.
Daqui a pouco, tento beber néctar da cabeça do Sanjay.
- Bahisleri koyun!
Néctar de folha de lótus isso não o faz esquecer?
Ve ben en mutsuzu, en dertlisi kadınların ben ki balları tattım sözlerindeki şiirin şimdi o soylu, üstün beyninin düzeni bozulmuş çanlara döndüğünü mü görecektim? O eşsiz insanın, o çiçek açan gençliğin solup gittiğini mi görecektim çıldırarak?
E eu, a mais enjeitada e infeliz das damas... que sugou o néctar de seus votos musicais... agora vejo essa razão tão nobre e soberana... tocar como sinos discordantes e ruidosos... essa forma e semblante sem igual da juventude... varrida pelo êxtase!
Aslında, resmi olarak kahvaltı, önümüzde ki bir buçuk saat boyunca verilmeyecek, Size bir bardak, Traggle nektarı vermekten, mutluluk duyarım.
Embora o café da manhã só seja servido oficialmente daqui há uma hora e meia, eu ficaria feliz em servir a você um copo de néctar Traggle.
Oh, her altı yılda bir, Paxau gölünün yakınlarında yetişen, Gallia nektarı.
Oh, néctar de Gallia, uma flor que cresce somente perto de um certo lago em Paxau e floresce uma vez a cada seis anos.
Ölüm hakkındaki insan görüşleri şaşırtıcı.
A celebração é daqui a três dias. Oh, eu quase ia me esquecendo. Estive envelhecendo as compoteira de fruta em néctar por semanas.
senin tatlı şeftalinle kendimi tahrik etmek istiyorum.'"
"Quero enebriar-me com o teu doce néctar."
Hayır. - Biraz nektar verdin mi?
- Deste-lhe um pouco de néctar?
İçinde yapay nektar bulunan bu şişeyle bazılarının dikkatini çekebilirim.
Eu posso atrair alguns dos mais espetaculares utilizando esta garrafa de néctar artificial.
Bu yarasalar yalnız meyve ve suyla beslenir.
Esses morcegos só se alimentam de frutos e néctar.
Çok fazla nektar içmeliyim.
Preciso de beber o meu peso em néctar.
- Tam olarak tanrıların nektarı değil. - İdare eder.
Não é exactamente o néctar dos deuses.
Şu küçük şişelerden ikişer damla ve böylece uygun bir DNA'n olup olmadığını söyleyebiliriz.
As gotas desse néctar dirão se nosso DNA é compatível.
Bulutlar güzel su yağdıracak
As nuvens derramarão néctar
Uyuşukluğa biletimiz.
O néctar dos deuses. A nossa porta para o entorpecimento.
eğer ona bir yuva verirsen tatlım, yabani çiçeklere koşar kraliçe için nektarı toplar.
- É um homem para me fazer uma cárie As flores vão enxamear - Pra rainha néctar buscar
Umarım Falah nektarı içmemişsindir.
Acho que você não deveria ter bebido aquele "Néctar de Falah".