Nefret ederim tradutor Português
3,470 parallel translation
Karanfillerden nefret ederim.
Odeio cravos!
Biliyorum. "Ay! Ben göz sıvısından nefret ederim."
"Odeio fluido do globo ocular."
Yeni stajyerlerden nefret ederim.
Eu detesto-os.
Mısır gevreğinden nefret ederim.
Eu detesto cereais.
- Korku filmlerinden nefret ederim.
- Odeio filmes de terror.
Ama Poe'dan nefret ederim.
Mas odeio mesmo Poe...
sahtekarlıktan nefret ederim.
Eu gosto de fingir.
Cazdan nefret ederim.
Detesto jazz.
Yanlış haber vermekten nefret ederim.
Odeio levantar falsos alarmes.
Antrenman kaçırmaktan nefret ederim. Ve gerçekten saat 7 : 30'da ofiste olmam gerekiyor.
Detesto perder um treino, e tenho mesmo que estar no escritório às 07 : 30
Nav-guide'dan nefret ederim.
Odeio guias de navegação.
Ormandan nefret ederim!
Odeio a floresta!
Hayır, yani ondan nefret ederim.
Na verdade, eu odiei-a.
ve... ben nefret ederim ki aslında çok kötü bir gün geçirdin bunu telafi etmeye çalışıyorum.
E... eu odeio o facto de ter deixado o teu dia pior do que já estava, então, por favor, deixa-me compensar.
Vegas'tan nefret ederim.
Pelo menos um de nós gosta.
Rostodan nefret ederim.
Detesto Stroganoff.
Maaş ödemelerinden nefret ederim.
Detesto pagamentos.
Maaş ödemelerinden nefret ederim.
Odeio fazer pagamentos.
Karanlıktan nefret ederim biliyorsun.
Sabes que odeio o escuro...
Başkanlığa borçlu kalmaktan nefret ederim.
Odiava dever mais à Câmara do que já devo.
Gizli şeylerden nefret ederim.
Odeio clandestinidade.
Ağlayan insanlar görmekten nefret ederim.
Detesto ver pessoas a chorar.
Uzak kalmaktan nefret ederim.
Odeio privacidade.
Sana borçlandım ve insanlara borçlu olmaktan nefret ederim.
Eu devo-lhe uma. E odeio ficar a dever.
Uzun kuyruklardan nefret ederim.
Odeio arranhões.
Bir Camelot şövalyesiyle yolculuk yapma fikrinden nefret ederim.
Odiaria pensar que viajo na companhia de um cavaleiro de Camelot.
Dedikodudan nefret ederim ama çok kavga ederlerdi.
Odeio bisbilhotice, mas... Eles discutiam muito.
Maymunlardan nefret ederim.
Odeio macacos.
- Evet, nefret ederim.
Sim, eu odiava isso.
Ne kadar aptal olduğumu dinlemek için para ödemekten nefret ederim.
Detestaria achar que estou a pagar para saber que sou parvo.
O adamdan nefret ederim.
Odeio esse tipo!
- Danstan nefret ederim!
- Odeio dançar.
Şimdiyse brokoli yiyorum ki nefret ederim.
E até como brócolos, que eu odeio.
Oh, ilk olarak, oradan nefret ederim.
Primeiro que tudo, odeio aquele lugar.
Konferanslardan nefret ederim.
Detesto conferências.
Bilirsin, bu şeylerden nefret ederim.
Sabes que odeio estas coisas.
Tamam, çamaşırdan nefret ederim zaten.
Tudo bem. Odeio tratar da roupa, por isso...
Örümceklerden nefret ederim.
Odeio aranhas.
Pot kırmaktan nefret ederim ama siz çocukların sevdiği tüm kitaplar idarecilerin toplantı salonlarında yaratılır.
Odeio desiludir-te, mas todos os livros que as crianças adoram são concebidos em escritórios executivos.
Normalde bedavaya çalışmam, ama Brenda'yı severim, ve Peter Goldman'dan nefret ederim, ve ofisim sizinle irtibatta olacaktır. Hoşçakalın.
Não costumo trabalhar de graça, mas gosto da Brenda e odeio o Peter Goldman, e o meu escritório manterá contacto.
Silahlardan nefret ederim.
Está a brincar? Eu odeio armas!
Yılanlardan nefret ederim.
Detesto cobras.
- Alışverişten nefret ederim de ondan.
- Porque eu odeio fazer compras. - Eu também!
Avlanmaktan nefret ederim.
Detesto caçar.
Kahramanlardan nefret ederim.
Eu odeio heróis.
Mannheim Steamroller grubundan nefret ederim de.
É que odeio os Mannheim Steamroller.
İnanmıyorum. Bak, taşıyıcı olmaktan nefret ederim.
Detesto trazer más notícias, mas o Josh Taylor é do piorio.
- Monica isminden nefret ederim.
Detesto o nome.
Yemin ederim bazen bilgisayarların benden nefret ettiğini düşünüyorum.
Às vezes, acho que os computadores me detestam.
Bu iyi bir şey çünkü arabamdan kan temizlemekten nefret ederim.
Isso é bom, porque odeio limpar sangue de cima do meu carro.
Sorunun cevabına gelince, hayır, jazz türünden nefret ederim.
não, odeio jazz.