Negra tradutor Português
5,860 parallel translation
Kırmızı bölgeye geçtiler, efendim.
Acabaram de passar a Zona Negra, Sr.
Yeni bir morarma gözüküyor mu?
Vê alguma nódoa negra nova?
Yeşil ve siyah.
Verde e negra.
- Bir isim alamadım ama adamım dedi ki o kel, maskeli bir adamla ilgili bir şey söylemiş.
- Não me deu um nome, mas.. o meu rapaz disse que ouviu o careca dizer algo sobre um tipo com máscar negra.
" A siyahi bir kadın.
" Uma mulher negra.
- Karanlık madde, ikisini birleştirmiş.
A matéria negra, fundi-os.
O siyah mı?
Ela é negra? - Não.
Eskici dükkanından falan almışsın zaar. İki siyahi kadın arasındaki farkı anlamayacağımı sandın.
Compraram isto nalguma loja de sucatas por aí, pensando que eu não saberia a ver a diferença entre uma mulher negra e outra.
Ve bir hafta sonra elim karardı ve morardı.
Mas uma semana depois tinha a mão negra e azul.
Söyle bakalım, neden siyahların kentini kurtaran bir melek yok?
Porque é que nunca têm anjos para salvar uma cidade negra?
Tenindeki mor rengine bakılırsa bozulmayla, iyice bozulma arasında.
Bem, baseado na coloração roxa da pele, diria que está entre podridão e podridão negra.
O da Kara Veba hakkında bir şarkıydı.
Essa canção era sobre a Peste Negra.
- Ona neden olan farelerdi ve listede Fareng diye biri vardı ama doğum günü geçen aydı ve aradığımız o değil.
A Peste Negra foi causada por ratos, e havia um Ratzinger na lista com o aniversário no mês passado, mas não é o nosso homem.
14. yüzyılda, Kara Ölüm Avrupa'nın neredeyse tamamını yok etti.
No século XIV, a peste negra destrói grande parte da Europa.
- İkisi de uçak kazasından kurtulmuş hızlandırıcının patlamasından açığa çıkan karanlık madde ise ikisini birebir olarak aynı şekilde etkilemiş.
E os dois irmãos sobreviveram ao acidente de avião, e depois a matéria negra libertada pela explosão do acelerador de partículas afetou ambos virtualmente da mesma maneira.
- İkisi de uçak kazasından kurtulmuş ve hızlandırıcının patlamasından açığa çıkan karanlık madde ise ikisini birebir olarak aynı şekilde etkilemiş.
Os dois irmãos sobreviveram ao acidente de avião e a matéria negra libertada pela explosão do acelerador de partículas afetou ambos da mesma forma.
Karanlık Madde Grodd'u etkilediğinde Eiling'in verdiği bütün ilaçlar aktifleşmiş olabilir.
Quando a matéria negra atingiu o Grodd, todos os fármacos e soros com que o Eiling o injetou podem ter-se ativado.
O zalim, karanlık karakter hayvanları temsil ediyordu.
A personagem bruta e negra que representa os animais.
Ben siyahiler için değil... insan ırkı için direniyorum.
Não estou a defender a raça negra, estou a defender a raça humana.
McCarhy'nin The Blacklist'inin fanı değilim ama bazen sıradan bir adam da şeytana tapabiliyor.
Eu não sou fã da lista negra do McCarthy, mas, às vezes, o vizinho do lado está a adorar o diabo.
Old Town'da dördüncü seviye siyah yağmur başladı 113. sektörden 150'ye bu süre zarfında seyahat ve iletişimler etkilenecek.
Um evento de Nível 4 de Chuva Negra está a cair na Cidade Velha, sector 113 a 150. Viagens e comunicações serão afectadas enquanto durar.
Siyah yağmur yaraları mı?
Alvis? Cicatrizes da Chuva Negra?
Pekala, eğer birileri dışarıda kara büyü yapıyorsa, kiminle konuşmamız gerektiğini biliyorsun.
Se houver alguém por aí praticando magia negra, sabes com quem temos de falar.
İçindeki o kapkara, akan pislik.
A merda negra a escorrer dentro de ti.
Bu şey resmi olarak kara listede olmadığını söylüyor.
Isto diz que está oficialmente fora da lista negra.
Kişiliğinizdeki itibarlı bir sanatçının Amerikan Karşıtı Faaliyetler İzleme Komitesi tarafından kara listeye alınması utanç verici.
É vergonha que um artista com o seu estatuto e humanidade esteja na lista negra do Comité da Câmara de Actividades Antiamericanas.
Sonra ben sana seni tutmanın ne kadar zor olduğunu çünkü herkesin kara listede olduğundan imkânsız demesini anlatırım.
Então posso dizer como foi difícil contratá-lo, quando todos diziam não, justamente porque esteve na lista negra.
Kara büyünün Kutsal Kabı.
- Não há como. É o Santo Graal da magia negra.
Şarbon, tavşan ateşi veba.
Antrax, Tularemia, Peste Negra.
Evet, bazen siyah ışığı... Organik maddeleri belirlemek için.
Sim, às vezes utilizamos luz negra... para detectar material orgânico, certo?
Siyah ışığa bayılır.
Não há problema. Ele adora luz negra.
Karanlık maddeden bir işaret daha.
Outro sinal de matéria negra.
Karanlık maddeyle savaşmanın tek yolu bu.
É a única coisa que combate a matéria negra.
Beyaz bir lisede senin gibi siyahi bir yıldız.
Uma estrela negra como tu, num liceu de brancos.
Bu hikaye, yan yana duran ama ayrı dünyalara ait olan, iki krallığın hikayedir.
Esta é a história de dois reinos... Reino das Fadas... lado a lado... Floresta Negra... mas a mundos de distância.
Aşkın, Karanlık Ormana tekrar dönmesini istemez misin?
Tu não queres ver o amor regressar à Floresta Negra?
Karanlık Orman'da mıydın?
Estiveste na Floresta Negra?
Çünkü bu krallığı yönettiğim zaman Karanlık Orman'dakilerle konuşmaya gideceğim.
Porque quando eu governar este reino, irei à Floresta Negra falar com eles.
Karanlık Orman'daydın!
- Estavas na Floresta Negra!
Karanlık Ormanda mahsur ve kimse oraya gidemez!
Ela está presa na Floresta Negra e ninguém pode lá ir!
Kısa bir elf Karanlık Orman'da.
Há um pequeno elfo na Floresta Negra.
Kısa bir elf Karanlık Orman'da.
Um pequeno elfo está na Floresta Negra!
- Karanlık Orman'a gitmeni yasaklıyorum!
- Proíbo-te de ires à Floresta Negra!
Onu Karanlık Orman'ın acımasız pençesinden kurtaracağız!
Não. Juntos vamos salvar a Dawn das garras cruéis da Floresta Negra.
Ve Griselda Karanlık Orman'da aşkın olmamasından beni sorumlu tutuyor.
E a Griselda culpa-me pela falta de amor na Floresta Negra!
Ya tavrını hemen değiştirirsin ya da kafanı sokabileceğin yeni bir delik açarım kıçında.
Por isso, ou muda de atitude rapidamente ou pode crer que lhe faço a vida negra.
Eskiden gittiğim bir yerdi kendi yerim, kendi pisliğim karanlık ve gözlerden uzak.
É apenas um lugar onde eu ia... O meu lugar, a minha sujeira... Negra e distante.
Kara yağmurda biraz vakit geçirdik.
Passámos um tempo juntos durante a Chuva Negra.
Bilgisayar kullanması yasaklanacak, ömür boyu uçak yasaklısı yapacaklar.
Cortando-lhe o computador, e pô-lo na lista negra pelo resto da vida.
Zararlı esmer.
A Maléfica Negra.
- Siyah yağmur.
- Chuva Negra.