Nelson tradutor Português
2,511 parallel translation
Nelson Piquet oturma odasında bisiklete bineceğine sahada at koşturmayı tercih etti.
Nelson Piquet comparava a pista a andar de bicicleta na sala!
Onlara bu parlaklığı Willie Nelson'ın kakası veriyor.
É a caca do Willie Nelson que lhe dá esse brilho.
- Köpeğim, Willie Nelson.
- O meu cão, Willie Nelson.
Willie Nelson bir şey yapmadı!
O Willie Nelson não fez nada.
Her şey düzelecek Willie Nelson.
Vai tudo correr bem, Willie Nelson.
Biliyor musun... Willie Nelson nerede?
Onde está o Willie Nelson?
Willie Nelson?
Willie Nelson?
- Ama Willie Nelson senin köpeğin değil ki.
- O Willie Nelson já não é teu cão.
Hadi gel Willie Nelson.
Anda, Willie Nelson. Anda.
Senden değil, Willie Nelson'dan bahsediyorum ben.
Não sou eu e tu, mas eu e o Willie Nelson.
En kötüsü de, Willie Nelson'ı vermek istememesi.
Sabem qual é a pior parte? Ela insiste em ficar com o Willie Nelson.
Willie Nelson!
Willie Nelson!
- Willie Nelson'ı içeri götür!
- Põe o Willie Nelson em casa!
- Hadi, Willie Nelson.
- Anda, Willie Nelson.
Evde çamurlu ayak izi istemediğin için o soğukta kaç kez bana Willie Nelson'ı dışarı attırdın?
Quantas vezes obrigaste-me a manter o Willie Nelson ao frio porque não querias a casa suja com lama?
Dur bakalım. Bu çiftliğe gelip,... Willie Nelson'ı saçmalıklarına alet edip,... ona travma yaşatıyorsun. Yapmak istediğin bu mu yani?
Já te deste conta que vens a esta quinta, pões o Willie Nelson no meio das tuas idiotices, e traumatiza-lo.
Willie Nelson'ı evde bırakacağından da emin misin peki?
E tens a certeza que ela vai deixar o Willie Nelson em casa?
Gidip Willie Nelson'ı alacağız.
Vamos buscar o Willie Nelson.
- Bu azılı suçluyu, Willie Nelson'ı çalmaya çalışırken yakaladım.
- O mestre do crime foi apanhado a tentar roubar o Willie Nelson.
Willie Nelson buradan ayrılmıyor.
O Willie Nelson não sai daqui.
Janet, Ned'in Willie Nelson'ın arkadaşlığına ihtiyacı var şu an.
Janet, o Ned precisa da companhia do Willie Nelson agora.
Benim için Willie Nelson çok kıymetli bir dost.
Para mim, o Willie Nelson é um amigo íntimo.
Tanrıya şükür, Willie Nelson!
Graças a Deus, Willie Nelson!
Ama bu şehirde Willie Nelson'a da bana da yer yok.
Mas a cidade não é o lugar ideal para o Willie Nelson ou para mim.
Willie Nelson.
Willie Nelson.
Hey dostum, Willie Nelson'ı gördün mü?
Viste o Willie Nelson?
Nelson Hava Kontrol, burası C-GYGK.
Nelson tráfico, C-golf-Yankee-golf-kilo.
Nelson'dan çıkarken yakıtımız biraz ağır ama oraya vardığımızda, bir sorun çıkacağını sanmıyorum.
O nosso combustível pesa quando saímos de Nelson, mas quando chegarmos lá, vai tudo correr bem.
Hassas bir soru, Nelson.
Pergunta íntima, Nelson :
Nelson Brey ve üç kişi daha.
O Nelson Brey, mais três outros.
- Binbaşı Nelson Tunney.
- Capitão-de-fragata Nelson Tunney.
Binbaşı Nelson Tunney.
Capitão-de-fragata Nelson Tunney.
Nelson Tunney yangın sırasında kocamın hayatını kurtarmak için kendi hayatını tehlikeye attı.
Nelson Tunney arriscou a vida para salvar o meu marido de um incêndio.
Özellikle de Nelson Eddy filmleri.
Especialmente, os filmes do Nelson Eddy.
Bu çocuğun çenesi Mel Gibson'ı Nelson Mandela gibi gösterme gücüne sahip.
O descaramento desta miúda faz o Mel Gibson parecer o Nelson Mandela.
Pekala beyler.. yüzlerinizi artık tanıycam.. hoşgeldiniz
Certo, cavalheiros, caras novas desta vez. Por isso, pensei em aparecer e recebê-los a bordo da ala D. Temos Curtis Nelson.
Ellie Nelson.
Ellie Nelson.
Evet, Ellie Nelson, kesinlikle Charleen'i tanıyor.
Ellie Nelson conhece Charleen.
- Nelson.
Nelson.
Bu dünya, Nelson.
Este mundo, Nelson...
Nelson, o alkol teklif ediyordu.
- Nelson, ele estava a oferecer álcool.
- Sana bir şey aldım.
Comprei-te uma coisa. Nelson!
Seninle gurur duyuyorum, Nelson.
Estou muito orgulhosa de ti, Nelson.
Seni özleyeceğim, Nelson.
Sinto a tua falta, Nelson.
- Yaptığın şey tam bir acemi işi. - Biri hemen Dr. Nelson'u çağırsın.
- Chamem o Dr. Nelson!
Nelson Mandela'nın kalbine ve Michelle Obama'nın kollarına sahipsin.
Tens o coração do Nelson Mandela e os braços da Michelle Obama.
Nelson.
Nelson...
Nelson, bize izin verir misin?
Nelson, pode deixar-nos a sós por um momento?
Nelson Sanders'ın işi bitti.
O Nelson Sanders acabou.
Ray bize Nelson Sanders'ı verdi ama hâlâ şimdiye kadar sattığı askeri silahları toplamamız gerekiyor.
O Ray entregou-nos o Nelson Sanders. Mas ainda temos de recuperar as armas militares roubadas que ele vendeu.
- Nelson!
- Nelson!