English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ N ] / Nezaket

Nezaket tradutor Português

1,035 parallel translation
Her türlü nezaket gösterildi.
Todos foram muito corteses.
Vince, "nezaket" diye bir kelime duymadın mı hiç?
Não conhece o significado da palavra "cortesia"?
Gelmekle nezaket gösterdiniz, efendim.
Foi gentil da sua parte ter vindo.
Bu şekilde ifade etmekle nezaket gösteriyorsunuz.
É muito simpático da sua parte pôr as coisas dessa maneira.
Bana böylesine bir ilgi göstermekle gerçek bir nezaket gösterdiğinizi düşünüyor.
Achou muito simpático o vosso interesse por mim.
Bay Courtney, o sahte nezaket görüntüsünün tam altında bir örtü yer alıyor,
Logo abaixo dessa superfície de cortesia estudada, S.r Courtney, existe uma capa.
Bu denli ilgilenmekle nezaket göteriyorsunuz, Bayan Bliss.
É muito amável da sua parte interessar-se, S.r Bliss.
- Bir miktar nezaket sahibi olsaydınız, yapardınız.
- Se tivesse a mínima decência, fá-lo-ia. Rastejaria.
Ama önce topraklarınızda bir yabancıya karşı gösterdiğiniz,... nezaket karşısında duyduğum memnuniyetin bir ifadesini sunmak istiyorum.
Mas, primeiro, deixe que lhe ofereça, um penhor da minha gratidão pela bondade demonstrada, a uma estranha em seus domínios.
Shattuck, nezakete davet ediyorum. Nezaket mi?
Pare, Shattuck, em nome da decência.
Belki nezaket de. Ama uzaktan geldim ve bilmek istediğim şeyler var.
Talvez até a cortesia, mas venho de longe e gostava de saber coisas.
Nezaket buyurup içeriğini bizimle paylaşır mısınız?
Seria amável de partilhar o conteúdo connosco?
Nezaket gösterip, bu içkinin içeriğini söyleyebilir misin?
Seria amável em dizer-me quais são os ingredientes desta bebida?
Bayan Golightly, komşum da nezaket gösterip giriş kapısını açtı.
A menina Golightly, minha vizinha, teve a bondade de me deixar entrar.
Burası nezaket konusunda Tiffany'nin yarısı bile etmez.
Acho que este sítio não é tão simpático como o Tiffany's.
Biraz stil biraz nezaket yüzüne bir tebessüm koy
Pôe um sorriso no rosto Maquilha o teu coração e o teu corpo
Benim içinse sadece nezaket.
Para mim, é tão somente uma questão de boas maneiras.
- Nezaket icabı değil mi? - Öyle.
Para corresponder, certo?
Nezaket gösterip Roma ölüm kararı verene dek bekledi.
Teve a gentileza de esperar que Roma decretasse a sentença de morte.
Galiba biraz fazla betimleme var. Nezaket gösteriyorsun.
Talvez um pouco descritiva de mais.
Buradan dönebilirsin. Büyük bir nezaket gösterdiniz.
Pode dar a volta aqui.
Onlara bakmakla büyük nezaket gösterdiniz.
Foi tao gentil cuidando das crianças.
" Her gözeneğinden taşarken sözde nezaket kayıyordu pistte o karanlık siluet
" Largando charme por cada poro Ele abriu caminho pela pista de dança
Ben biraz nezaket istiyorum.
Quero um pouco de gentileza.
"Başkalarına karşı" "nezaket ve saygı." " "
"Cortês e cheio de consideração".
Uluslararası nezaket kuralları gereği bayraklarını indirmeliler.
As regras da cortesia internacional requerem que eles baixem a bandeira.
Sadece nezaket hissediyorum.
Tudo o que sinto é amabilidade.
Ortak nezaket mi?
Simples cortesia?
Nezaket kuralları yasaklar...
A decência proíbe...
Buna profesyonel nezaket diyebilirsin.
Chama-lhe cortesia profissional.
Üç ; bu sınıfta belli nezaket kurallarına uyacağız.
A seguir vamos todos observar certas cortesias nesta sala de aulas.
Buraya gelmeniz büyük nezaket...
Foi muito simpático em vir cá...
Nezaket başka bir insan duygusudur.
A simpatia é outra emoção humana.
Nezaket icabı.
É uma atenção.
Bir keresinde öğretmenlerimden biri incelik ve nezaket arasındaki farkı şu şekilde anlatmıştı :
Quando estava na escola, o professor explicou-nos a diferença... entre tato e polidez.
Nezaket göstermekten usandım.
Estou farto de ser o bonzinho.
- O kadar nezaket göster bari...
- Devias ter essa consideração...
Gelenek ve biraz nezaket için küçük bir hissin var, şaşıracaksın.
Se tivesses algum sentimento por tradição e alguma cortesia, ficavas surpreendido.
Biz oraya varana dek, ona nezaket öğretilmeli.
Antes de lá chegarmos, temos de lhe ensinar modos civilizados.
İletişim görevlim, nezaket gösterip odayı boşalttı, hoşlanacağınızı ummuştu.
A minha oficial de comunicações vagou generosamente o quarto, na esperança de que gostasse.
- Başka ne istiyorsunuz? - Nezaket.
- O que mais querem?
- Aşağı rütbeler için nezaket gerekmez.
Lembra-se? - A cortesia não é para inferiores.
- Burada herkese nezaket gösterilir.
- A cortesia é para toda a gente.
Yarınki dersin konusu nezaket.
A lição de amanhã será sobre cortesia.
- Nezaket, Kaptan.
- Olhe os modos.
Bay Baker nezaket gösterip bizi de yanlarına aldı.
O Sr. Baker foi muito amável em nos ter deixado juntar ao grupo.
- Nezaket.
Consideração.
Sana nezaket ve saygıyla davranıyorlar.
Tratam você muito bem, com muito respeito.
Bu ; nezaket kuralları ve güveni hiçe sayan bir davranış.
É uma ofensa para qualquer resquício de decência.
Nezaket gösterip bekler misiniz?
Faça o favor de esperar.
Nezaket gösteriyorum.
Estou a ser educada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]