English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ N ] / Nihayetinde

Nihayetinde tradutor Português

1,413 parallel translation
Şu ana kadar bildiklerimiz, Brady'nin ödemelerinin 4 ay önce geç ulaşmaya başladığı, sonra azaldığı ve nihayetinde bittiği.
Então, o que sabemos até agora é que, há cerca de quatro meses, os pagamentos ao Brady começaram a chegar tarde, a serem menores e, por fim, pararam.
Elbette, lehte ve aleyhte olanlar vardı. Ama nihayetinde diplomatik ilişkilere kucak açma fikriyle insanların yüreklerine su serptim.
Claro que houve prós e contras, mas no final... fiz com que as pessoas se pacificassem com a ideia de estabelecer relações diplomáticas.
O kadına bizden hayatımızdan, neler istediğinden bahsetmiş ki nihayetinde istediği ben değildim.
Falou de nós a essa mulher, falou-lhe da vida e do que ele queria, e que, afinal de contas, não era eu.
Nihayetinde halka örnek biridir.
É uma figura pública.
İşte o an, ilişkilerin büyük emek istediğini ve nihayetinde her şeyin yoluna gireceğini öğrendik.
Foi nesse momento que soubemos que as relações não são fáceis, mas acabam por resultar.
Benim için, beni nihayetinde hayal kırıklığına uğratan kişilerle uğraşmamak olurdu.
Para mim, seria a capacidade de recuperar todo o tempo perdido com pessoas que acabaram por me desiludir.
Nihayetinde iyi olacağım.
Pareces chateada. - Ficarei bem.
Nihayetinde ben sadece kocaman şişko bir pisiciğim.
Afinal, eu sou apenas um gatinho mansinho e gordo.
Nihayetinde, eski aileni bulman gerekiyor daha, değil mi?
Afinal de contas, ainda tens que achar os teus pais antigos, não?
Nihayetinde ben...
No final, sou só...
Nihayetinde babanın kızısın.
Afinal, és a filha do teu pai.
Nihayetinde yanıt ne olursa olsun en ufak bir şeyi değiştirmiyor gibi zaten.
Não parece fazer qualquer diferença qual seja a resposta.
Harika nihayetinde sirk gelmiş Hey!
Ótimo, além de tudo, o circo está na cidade.
Elbette pohpohlanıyorsun da. Ama nihayetinde, bir süre sonra sıkıcı gelmeye başlıyor çünkü bu senin suçun değil. Doğanda var.
Claro, sente-se lisonjeada, mas ultimamente, começa a cansar porque não tem nada a ver consigo.
Veya bunun için savaşmayı seçersiniz ama nihayetinde sınır dışı edilirsiniz.
UU. imediatamente, ou podem escolher enfrentar o problema que levará inevitavelmente à deportação.
Prensesini kurtarmak için elinden ne gelirse yapacaktı nihayetinde
Como poderia Arthur ser capaz de resistir a uma mensagem de perigo mortal da sua princesa?
Doğrusu bir süre yükseklerden uçtular. Nihayetinde sonu olmayan bir köprüden aşağı uçtuklarını farketmediler.
E pensaram ter chegado alto, no final, o que eles não imaginaram é que se tinham atirado da ponte para sitio algum.
Nihayetinde veda zamanı geldiğinde, üzgün bir hal aldı ve elimi sıkmayı reddetti.
Quando finalmente chegou a hora de dizer adeus, ela ficou bastante deprimida, e recusou-se a apertar-me a mão.
Nihayetinde kirayı tek başıma ödediğim oluyor. Sayende.
Afinal, poderei ter de passar a pagar a renda sozinho, graças a si.
Başka yıldızlara, başka gezegenlere ve nihayetinde başka bir hayata sebep olduğunu.
Outras estrelas, outros planetas e eventualmente, outra vida.
Yavaş yavaş ilerleyerek nihayetinde tüm cildim metal oldu.
Os metais tornaram-se na minha pele e eventualmente... engoliram-me por inteira.
Doyumsuzca ve esriyerek çiftleşenler bir bira şişesiyle, bir sevgiliyle, bir sigara paketiyle bir mumla. Ve yataktan düşenler ve zemin boyunca yuvarlanıp salonu sürüklenerek devam edip duvarın dibine yaslanarak son amcık vizyonuyla nihayetinde kendinden geçenler ve bilincin son attırımından sıyrılarak gelenler.
que copularam extasiados e insaciá - veis com uma garrafa de cerveja uma namorada um maço de cigarros uma vela e caíram da cama, e continuaram sobre o chão e pelo corredor fora e acabaram desmaiados na parede com uma visão de cona e de esperma derradeiros
Ruhlarının gölgeleriyle ağız dalaşına girenler. Gece yarısı aşkın topraklarında dolmen setleri üzerinde bir başına sallanıp yuvarlanarak, yaşam düşü bir kâbus vücutları ay denli ağır taşa dönenler. Nihayetinde anasıyla sikişenler.
... à pega com os ecos da alma, às cambalhotas pelos reinos-dólmen de amor nos bancos da solidão, o sonho da vida tornado pesadelo, os corpos petrificados, pesados como a lua, com a mãe finalmente fodida,
Çünkü nihayetinde iş sadece iş değildir sonuçta.
Porque, no fim, um trabalho não é só um trabalho.
İnsanlar istediği şeye inanabilir ama nihayetinde bir erkek yapacağı şeyin doğruluğuna karar vermelidir.
Cada um acredita no que quiser mas no final, um homem tem que decidir se fará o que é certo.
Shakspeare derki ; "Hayat gürültü ve hiddetle doludur ama nihayetinde hiçbir şey ifade etmez."
Shakespeare disse que a vida é cheia de som e fúria e que, no fim, não significa nada.
Nihayetinde Vogel hayatını bir ormanda sürekli arkasını kollayarak, vurulmayı bekleyerek çürütecek.
E, no fim, o Vogel apodrece numa selva qualquer, sempre receoso de levar com uma bala.
Nihayetinde, kimsenin bilmediği büyük bir deliğe koyulacağım.
Vão meter-me num grande buraco onde não ouvirei mais falar de buracos, de buraquinhos...
Nihayetinde, yıpranıyoruz.
No fim, isso esgota-nos.
Nihayetinde, aradan yıllar geçti, onları bir daha hiç göremeyeceğimi düşünmeye başlamıştım.
Por fim, passaram-se tantos anos que cheguei a pensar que nunca mais os veria.
Nihayetinde hepimiz tamamlıyoruz.
Todos nós completamos.
Nihayetinde hep bir haber verir bize. Altı ay da olsa, bir yıl da.
Acabamos sempre por ter notícias dele... após 6 meses ou um ano.
En nihayetinde olacak olan da bu değil mi zaten?
- Mas é o que vai acontecer, não é?
Benimle oynayacağın oyun egonu kısa bir süreliğine okşayabilir ama nihayetinde gerçek hayatına bir altı olarak dönmek zorunda kalacaksın.
Uma cambalhota comigo poderá... aumentar um pouco o seu ego, mas depois terá que voltar para sua realidade como um seis.
Nihayetinde açtı kapıyı.
Finalmente, ele abriu a porta.
Nihayetinde kâinatın sırlarını çözebilecek miydik?
Poderíamos finalmente descobrir os segredos do universo?
Azmettiler ve nihayetinde Geniş Alan Kamerası'nı kurdular.
Com muita perseverância, a câmara de grande angular finalmente é instalada.
Nihayetinde bir işe yaramayan şu başarısız kararnameler...
Você sabe, todas essas resoluções falhas.
General umuyor ki, istila bölgedeki ekonomik oranları dengeleyecek ve nihayetinde barış ve istikrar çağına ulaşılacak.
Desta forma, o General espera que a invasão irá equilibrar a economia e os recursos da região, o que levará a uma nova era de paz e estabilidade.
Nihayetinde bence sadece içgüdülerimize güvenmeliyiz.
No final teremos que confiar nos nossos instintos.
Bayan Walsh belki bildiklerini gönüllü olarak anlatmayacaktır ama nihayetinde konuşacak.
A Ms. Walsh pode não ter dado a informação voluntariamente, mas terá de fazê-lo.
- Farhad, bu çubukların büyük bir bomba yapımında kullanılmak istendiğini ve nihayetinde de New York'un bir yerinde patlatılacağına inanıyor.
O Farhad acredita que querem usar as barras para construir uma bomba suja. E dispará-la algures, aqui em Nova Iorque.
En nihayetinde sadece bir avuç insan ile Dünya'yı terketmek zorunda kalacağız.
E então está a chegar o momento de evacuar a Terra...
Ve nihayetinde, bir anda bitiverdi.
E, por último, tudo acabou num instante.
Yaşam nihayetinde huzuru bulmuş gibi görünüyor.
Parecia que a vida tinha finalmente encontrado a paz.
Ama nihayetinde kandan, ölümden ve yıkımın arasından kafanızı kaldırıp yıldızlara baktınız.
Mas, finalmente, desviaram o olhar do sangue, do pó e dos moribundos, para as estrelas.
Fakat nihayetinde, hiç fark etmeyecek.
Mas, no fim, não fará qualquer diferença.
Ve nihayetinde olağanüstü iknasının gücüyle insanları kazandığında, büyük kitleler hâline geldi.
Com esses discursos, Hitler conquista cada vez mais seguidores.
Nihayetinde, rötarlı saldırı emrini verir ve Alplerdeki metresi Eva Braun'un yanına gidip inzivaya çekilir.
"Então, ele respondeu : " De nenhuma maneira. Göring assegurou-me "
Nihayetinde
Evidentemente.
Aklımı oynatacağım en nihayetinde.
Isto enlouquece-me.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]