Noir tradutor Português
215 parallel translation
Bu sabah onu Kafe Noir'ın önünde gördüm, hep orada kahvaltı eder.
Vi-o fora do "Café Noir" onde ele toma o pequeno almoço. Estava à espera dele.
Üç dakika sonra, Roche Noire geçitinde olacaksın.
Daqui a três minutos chegas ao desfiladeiro Roche Noir.
Pinot Noir ya da Gamay mı pek emin değilim.
Só não sei se é Pinot Noir ou Gamé.
Aslında, o bir Pinot Noir.
É mesmo um Pinot Noir.
Carsini'nin sadece üç kırmızı şarap ürettiğini biliyorum, iki Burgundy, Pinot Noir ve Gamay ve bir bordo şarabı, Cabernet Sauvignon.
Sei que a Carsini só produz três vinhos tintos. Dois Borgonha : Pinot Noir e Gamé.
Bu nedenle bunun Burgundy olduğunu anladım. Ya Pinot Noir ya da Gamay'dı.
Por isso, sei que é Borgonha e só podia ser Pinot Noir ou Gamé.
Cervelle au beurre noir pişiriyorum!
Estou a fazer "cervelle au beurre noir".
Cervelle au beurre noir?
Cervelle au beurre noir?
Cervelle au beurre noir, bu...
Cervelle au beurre noir... Isso é... Isso é...
Pico Boulevard'daki Tech Noir'dayım.
Estou num lugar no Pico Boulevard chamado Tech Noir.
- Tech Noir denilen bardayım.
- Num bar chamado Tech Noir.
Gerçek bir film noir niteliği var.
Não... Dava para um filme negro.
Bak Niles, köpek yemeği yiyordu, piyanist rahatsız edici, Pinot Noir fazla yapmacık.
O cão está a comer a comida, o pianista é muito intrusivo, o Pinot Noir é uma amostra...
Çarpıtılmış bir Horatio Alger hikâyesi gibi yorumlanmıştı. Gangster, Amerikan rüyasının karikatürleşmiş hâliydi. Çalıştığım ucuz batakhaneler içinde burası en beteri.
Esta crônica da era da Lei Seca, foi o último grande filme de gangsters, antes do advento do film noir.
Gerçekliğin her yönü, en ufak bir parça dahi olsa dönüşebilir, bir üslup kazanabilir ve dansa dâhil edilebilirdi. Dünya bir sahneydi ve şarkı söyleyip dans edebilenlere aitti.
Nesta sátira dos romances de Mickey Spillane, vemos o musical apoderar-se e absorver os ícones do film noir, os detetives privados, e as sereias perigosas.
Bu yüzden insanlar öldükten sonra cezalandırılacaklarına inanmıyorlar. Kendime sorduğum soru şuydu :
A expressão film noir foi inventada pelos franceses em 1 946, quando descobriram os filmes de Hollywood que tinham perdido durante a ocupação alemã.
Dünya şüphecilerle doludur. Biliyorum.
O film noir mostrava quão rapidamente um homem comum podia perder tudo, quando se desviava do bom caminho.
Kafası karışmış karakterin ruh hâlinin başarılı bir yansıması olarak.
Naquela época nunca ouvi a expressão film noir.
İzleyiciler çok gülerse bu bir komedidir derim. Ya ağırbaşlı derim ya da kara film.
O film noir revelou o lado negro da vida urbana da América.
Pekâlâ yakışıklı. Ellerini uzat.
Ida Lupino usava aspectos visuais do film noir, mas para os seus objetivos muito específicos.
Tony! Seni de Vanny, çok akıllıca. Birinci sınıf sahtekâr.
A paranóia do film noir atingiu o seu auge com o filme de Robert Aldrich, Beijo Fatal.
- Bence tadı oldukça lezzetli.
- Fazem bom Pinot Noir.
- Gerçekten öyle mi düşünüyorsun? Hayır.
- Bom Pinot Noir doméstico?
Ouessant'ta geçiyor ama çocuklar için biraz ücüzü bir hikaye.
Também se passa em Ouessant, mas é "noir", muito deprimente.
Benden pinot noir alırdı.
A Samantha. Ela comprou-me algumas garrafas de Pinot Noir
Önerim şu : Video dükkanına gideceğiz. Kara bir film isteyeceksin değil mi?
Já sei, vamos até a locadora alugar um filme noir.
Bu, kara filmden çok, haftanın filmi gibi. - Bir sınırla.
É mais emocionante que um filme noir.
Kötü bir Fransız filmi gibi değil mi? Polisler toplanmış.
Parece um mau film noir francês, os polícias todos em seu redor.
"Bir kafede yalnız başıma oturuyordum ki, garson bir şişe Pinot Noir getirip bardaki yakışıklı adamdan olduğunu söyledi", dedi gelin, gözleri parlayarak.
"Eu estava em um café e o garçom trouxe uma garrafa de Pinot Noir... oferecida por um homem bonito sentado no bar", a noiva disse.
Rosto, fırında patates, organik brokoli. Yanında da Acacia Pinot Noir.
Carne assada, batatas assadas, brócolos biológicos, uma garrafa de Acacia Pinot Noir.
- Bu bir 74 Pinot Noir.
- E este é um Pinot Noir de 1974.
İşte misafirimiz... ... ve bize bir sise Louis Jadot Pinot Noir getirmiş.
Aqui está o nosso convidado, com uma garrafa de Louis Jadot Pinot Noir.
Kırmızı şarap, Kumandan?
Pinot noir, Comandante?
Kırmızı şarap mükemmel gider.
O pinot noir parece-me perfeito.
Şato briyan 200, Val Doftana 180, Pignot Noir 500.000.
Chateaubriand 200,000, Valdostana 180,000, Pinot Noir 500,000.
Trüf mantarı seviyorsanız, bende Perigord'dan bir tane...
Se apreciam trufas, trouxe umas de Périgord Noir...
Yüzde yüz Pinot Noir.
É 100 % Pinot Noir.
Pinot Noir mı?
- Pinot Noir?
Pinot Noir üzümü klasik dönemlerden beri Burgundy'de yetişir ve işte bu eski şarapçılık bilgisinin katkısıdır ki...
A uva "Pinot Noir" tem sido conservada talvez desde a antiguidade em Burgundy. E é precisamente este conhecimento... preciso, antigo e imperativo...
İçki dükkanı 5 : 00'de kapanıyor, benim için bir kasa Pinot Noir ayırmışlardı.
A adega fecha ás 17 : 00, e eles guardaram-me uma caixa de Pinot Noir.
Bunu pas geçip, bir geceyi daha ter, umutsuzluk ve Drakkar Noir kokan basit, popüler bir kulüpte mi ziyan edelim?
E passar mais uma noite vazia numa discoteca aborrecida e moderna, a cheirar a suor, desespero e Drakkar Noir?
Birkaç bumbarlı sucukla esmer domuz sucuğu kara kan sosisi ve Selles-sur-Cher'den Loire peyniri.
Andouillettes e boudin noir, chouriço de sangue e um queijo do Loire, Selles-sur-Cher.
Kızıl Farekulağına!
Le Adder Noir!
Şimdi de istemeden Vera'yı öldürdüğüme.
Film noir...
Hastayı kaybetmekten nefret ediyorsun. O zaman bu hastanı kaybedeceksin.
Não há descanso, no film noir.
Ateş et!
Acima de tudo, o film noir era um estilo.
Kazan gibi Kubrick de New Yorklu, asi bir başkaldıran yönetmendi.
Vem do cinema independente e do film noir e cria os seus filmes visionários e singulares.
Tanrım. Kağıda dökmesi zor olan bu kara filme kafamı veremiyorum.
Não consigo me concentrar nos filmes noir.
Birdenbire, bir kara film içinde olduk.
- De repente, estamos num filme "noir".
FILM NOIR HAFTASI
"SEMANA DO CINEMA NEGRO"
- Hayır klasik noir olduğunu.
- Não.