O daha bir çocuk tradutor Português
530 parallel translation
- O daha bir çocuk.
- Ela é apenas uma miúda.
O daha bir çocuk.
É apenas uma criança.
Sakin ol sevgilim, o daha bir çocuk.
Ora, tem calma, querida, ele ainda é criança.
O daha bir çocuk, 16 yaşında.
Um delinquente juvenil. Ele é apenas um miúdo de 16 anos.
O daha bir çocuk.
É um miúdo. Um miúdo com cara de bebé.
- O daha bir çocuk.
- Ele é só um rapaz.
Bırakın kalsın. O daha bir çocuk...
Deixe-a ficar, ela é apenas uma menina.
O daha bir çocuk.
Mas se não é mais que um miúdo.
Harge o daha bir çocuk.
Harge, ele é apenas um menino!
O daha bir çocuk. Öyle hayat dolu ki, etrafta koşturmaya ihtiyacı var.
Estão todos à procura do pequeno Esteban.
Michael o daha bir çocuk.
Michael, Ela é apenas uma criança
O daha bir çocuk.
Näo passa de uma adolescente.
O daha bir çocuk. Bir çocukla baş edemiyor musun?
Nem sequer um miúdo consegues dominar?
O daha bir çocuk.
Ela e um bebe.
O daha bir çocuk. Seni koca angut.
É uma criança, seu palermão.
- O daha bir çocuk.
- Daquele rapaz?
Tanrım o daha bir çocuk.
Meu Deus, ela é ainda uma criança.
" O daha sadece bir çocuk.
" É só um rapaz.
Soyadım Pirrup... vaftiz adım da Philip'ti. Ama çocuk ağzım iki ismi bir arada söyleyemediğinden ve ortaya Pip'ten daha anlaşılır bir şey çıkmadığından... kendime Pip dedim... ve adım Pip olarak kaldı.
O meu apelido é Pirrup, e o meu nome próprio é Philip, mas em criança tornava esses dois nomes não maiores ou mais explícitos que Pip.
Gazetelerde söyle bir haber çıksa? "Carlotta Marin'in kocası gayri meşru çocuk sahibi oldu" - Bu daha mı iyi?
Que achas disto nos jornais? "O marido de Carlotta Marin pai do filho duma rapariga."
Birşey daha, o siyahsa yatağın için güzel bir battaniye olacak... çetin bir kış geliyor ve çekingen bir çocuk gibi bir koca.
Se ele for negro, vamos ter uma boa colcha para a sua cama... com um inverno mais rigoroso vindo e aquele menino tímido como marido.
Bu çocuk Burton Reeves'le zavallı adam kafasında bir kurşunla bulunmadan bir saatten daha az bir zaman önce tartıştı.
Ele discutiu com o Reeves menos de uma hora antes de o pobre fulano ser encontrado com uma bala na cabeça.
Ne de olsa, paramı geri aldım ve o da daha bir çocuk.
Afinal já tenho o meu dinheiro, e bem, ele é apenas um miúdo.
Şimdi düşün bir, eğer bir Rus politikacı olsaydın ve elinde Einstein'dan 10 kat daha zeki bir çocuk olsaydı onu, pat diye çıkıp gelmiş iki İngiliz bilim insanına hiç sorun çıkarmadan teslim eder miydin?
Se fosses um político Russo e tivesses uma criança com o cérebro, digamos dez vezes mais eficiente que o de Einstein, ias deixá-la ir para quaisquer dois cientistas Britânicos que apareceram do nada?
Hmm... İngiltere'nin aslanlarını bana geri veriyorsun, aynı daha fazla oynamak istemeyen bir çocuk gibi.
Devolva-me o selo da Inglaterra... igual a um menino que não quer mais brincar.
O daha küçük bir çocuk.
É uma criança.
O sağlıklı ve normal bir çocuk, çünkü daha beyni yıkanmış değil!
É um menino saudável e normal por ainda não ter sofrido lavagem cerebral!
Bir sonraki gün çocuk yine bunu yapmis, kadin biraz daha içmis.
No dia seguinte, ele fez o mesmo e ela bebeu um pouco mais.
Bu daha iyi bir çocuk arabası.'
O carrinho é melhor. "
Ünlü bir aktör olduğunu biliyorum ve daha henüz senin pek çok yeteneğini gördüm ama tekrar ediyorum, çocuk benim.
Eu sei que você é um ator famoso... e eu acabei de ver alguns de seus muitos talentos... Mas eu repito, o menino é meu.
Ama hepsinden önemlisi, dünyaya ispatladığınız şey, yarım milyon çocuk, sizlere çocuk diyorum, çünkü sizden daha büyük çocuklarım var, bir araya geldiniz ve 3 gün boyunca, burada eğlence ve müzikle dolu bir zaman geçirdiniz.
Mas, acima de tudo, o mais importante que provaram ao mundo... é que meio milhão de miúdos... chamo-lhes miúdos, porque os meus filhos são mais velhos que vocês... meio milhão de jovens podem reunir-se... e ter três dias de música e diversão e nada mais que isso.
Annesi olduğum için onu koruduğumu sakın sanmayın işin ilginç tarafı cezası çok fazla henüz 18 yaşında o daha bir çocuk.
Não tento desculpar. O que fiz está mal. Mas o castigo não se corresponde com o delito.
O da bana, Hamburg'da faaliyet gösteren kendisine ait çocuk kliniğinin faaliyetlerine son vereceğini, tehdit mektupları aldığını ve Aryan ırkından çocuklara bir daha elini sürerse başının belaya gireceğini söyledi.
E ele disse-me que a clínica para crianças que começara em Hamburgo ia... ele ia ser destituído e que recebia cartas ameaçadoras que diziam que se ele pusesse as mãos em crianças arianas, teria problemas.
Küçük bir çocuk olması daha iyidir, ama bu da, doğru türden... bir yetişkin kadar etkili olmaz.
Um menino é melhor, mas muito menos efectivo que o tipo adequado de adulto.
"Boogie, boogie, boogie, zenci, zenci, zenci, zenci." Ta ki artık bir anlamı kalmayana kadar. O zaman bir daha asla siyah bir çocuk okulda biri ona zenci dediği için ağlamazdı.
"Escarumba, escarumba, preto, preto," até que isto não quisesse dizer mais nada, não se conseguiria fazer chorar um miúdo preto porque alguém lhe tinha chamado preto na escola.
Bir çocuk daha ne ister ki?
O que é que ela espera?
Eğer o arabada yanan Michael Myers değilse o zaman bu gece daha başka bir sürü çocuk öldürülecek.
Se não era o Michael Myers naquele carro... então vários jovens serão assassinados esta noite.
Bir tür tanrı mı? O daha çocuk.
o todo poderoso?
Joe, o daha küçük bir çocuk.
Joe, é uma rapariga pequena.
Yaşadı mı, kesinlikle bir daha başka kimseyle evlenemezdim ama öldü ve bir çocuk bıraktı,
Se não tivesse morrido, não me tinha casado com mais ninguém, mas ela morreu e deixou um filho... O James, de quem, em memória dela, cuidei.
Dünya çok daha güzel bir yer olabilirdi, eğer daha çok çocuk anneleriyle dans edebilselerdi.
O mundo seria melhor se mais filhos dançassem com as mães.
Daha çok su içip, daha çok böbrek yemelisin. O zaman belki bir gün çocuk sahibi olursun.
Devias beber mais água e comer mais rins, e então também tu, porra, poderias ter uma porra de um bebé um dia.
Sanırım, Bay Lucas, gününü vurulmakla, köpek yerine konulmakla, çocuk bakıcılığı yapmakla ve çoğunlukla da hapishanede bir gün daha fazla kalmayı dilemekle geçirdiği sonucuna varabiliriz.
Passou o dia a ser alvejado, foi tratado como um cão. Fez de ama... E desejou puder passar mais um dia na prisão.
Yalan yere suçlandım kardeşim, dâhi çocuk dışarıda daha iyi bir avukat aramakta. Adalet yerini bulana dek her özgür insan gibi temiz hava soluyabilene dek anlayışınıza sığınıyorum.
Acusado falsamente mas o meu irmão, o génio está à procura de um advogado melhor e até que a justiça seja feita até que eu possa respirar o ar que os homens livres respiram imploro que seja compreensivo.
O iyi bir çocuk, ve daha da iyi olacak... ve bazen sürüden ayrılan en iyi koyun... ve en fazla şevkat gösterilmesi gereken.
Ele é um bom rapaz agora, e continua a melhorar... e por vezes a melhor ovelha afasta-se do rebanho... e precisa de voltar a ser inserida com muito esforço.
Bir kutu daha atarsan çocuk, senin o testislerini koparıp motor yağında kızartacağım.
Atiras-me mais uma bomba, miúdo, e dou-te cabo dos cojones e cozinho-os em óleo do motor!
Resimlerdeki suratlar... ailem... eski arkadaşım Marion... kedim... ve daha sonra Hans... ve Julian isminde bir çocuk...
Rostos em quadros, os meus pais, a minha amiga Marion, a minha pequena Louisiane... e, também, o Hans. Haverá também um rapaz... que se chamava Julien.
Sırtıma zıpla bakalım! Buddy Threadgoode'dan daha tatlı bir çocuk olduğunu hiç sanmıyorum.
Nunca houve rapaz mais amoroso que o Buddy Threadgoode.
Babam benim daha bir çocuk olduğumu anlamıyor.
O meu pai não sabe que não passo de um puto.
Bir çocuk katili olmaktan daha kötü lanetlenemezdik!
Eu não consigo ver maldição pior que o assassínio duma criança!
Çünkü babam geleneklerine bağlı bir Çinliydi. Küçükken bana söylediğine göre eski bir Çin adeti varmış. Bu adete göre çocuk ismini daha doğmadan bilirmiş.
Porque o meu pai, que era um chinês muito rígido... disse-me quando eu era pequena, que havia uma velha tradição chinesa... segundo a qual a criança sabe o seu nome antes de nascer.