Okula tradutor Português
9,951 parallel translation
Yani konu ikiyüzlülükse siz çocuklarınızı özel okula göndermiyor musunuz Sayın Meclis Üyesi?
Falando em hipocrisia, os seus filhos não andam numa escola privada, Congressista?
- Bence okula gitmene gerek yok.
Acho que não precisas de ir para a escola.
- Okula beraber gitmiştik.
- Andámos na mesma escola.
Cate'e iyilik olsun diye okula götürürdük onu.
Dávamos-lhe boleia para escola, como favor à Cate.
O zaman, Gillespielerin kızlarını okula götürmek için sana nasıl güvendiğinden bahsedelim.
Quer falar sobre confiança? Sobre como os Gillespie confiavam em si para ir buscar a filha à escola?
Minneapolis'deki okula gittiğiniz doğru mu?
A história da escola em Minneapolis é verdadeira?
Böylece, yüksek okula gitmeden bir yıl ara vermediğin için seni fena benzetebilirdim.
Eu puniria-te por não descansares 1 ano antes da pós-graduação.
Bugün okula geldiğine inanamıyorum.
Não acredito que ela tenha vindo hoje à escola.
Bay Branson okula termosla çorbasını getiren bir adam.
O Sr. Branson traz a sopa para a escola num termos.
- Okula mı gidiyorsun?
- Vais para a escola?
- Herkes bugün okula dönüyor.
- Regressam todos hoje.
Hadi seni okula bırakayım.
Deixa-me levar-te à escola.
Okula geri döndüm ve babanla tekrar bir araya geldim.
Eu voltei para a escola e voltei a ter contacto com o teu pai.
Okula başlamadan hemen önceydi.
Foi antes de eu ir para a escola.
Annemin bakımını üstlendim, okula devam edemedim.
A tratar da mãe, eu não podia ir à escola.
Her sabah okula gitmeden önce koyda sörf yapardım.
Surfava todas as manhãs antes da escola.
Aynı okula gidiyoruz sadece, bunu yapmak istemiyorum.
Só andamos na mesma escola. Não quero fazer isto.
Okula gitmeye hazırım.
Estou pronto para ir para a escola.
Homer, sen okula gitmiyorsun.
Homer, tu não vais para a escola.
Tamam, okula gidebilirsin.
- Está bem, podes ir à escola.
Söyle bakalım, çocuğunu okula göndermek küçümseyici bir hareket mi?
Responda, é condescendente mandarem os vossos filhos para a escola?
Efendiler hakkında bir makale yazıp Massachusetts'teki lüks bir okula gönderdi.
Ele escreveu sobre os Soberanos e enviou para uma faculdade em Massachusetts.
Bunların şu anda zor olduğunun farkındayım fakat bu size okula gidip birilerine vurma hakkını vermiyor.
Eu sei que isto é difícil, mas isso não te dá o direito de ir para a escola bater em alguém.
- Andrew gençken Lightford Akademisinin aşağısındaki okula gitmiş.
- Quando o Andrew era jovem... Estudava perto da Academia Lightford.
Gordo ve ben aynı okula gitmiştik.
Nós estudamos juntos há...
Patronlarla aynı okula gitmişiz.
Os irmãos, eu acho, estudaram na minha escola.
Hangi okula gidiyorsun?
De que escola és?
Bu okula olanlar sizi öfkelendirmiş.
Sentem raiva pelo que aconteceu a esta escola.
Bu benim kendime, bu okula ve buradaki sen de dâhil tüm velilere verdiğim sözdür.
Tenho esse compromisso pessoal, com a escola e com todos os pais, incluindo o senhor.
Bu okula getirdiğin değişim için minnettarız.
Obrigado pela mudança que trouxeste a esta escola.
Tüm okula yayılıyor.
Está a espalhar-se pela escola inteira.
Okula götürüp getirdiğim küçük kardeşimdin.
Eras a minha irmãzinha que deixava na faculdade.
Sabah Giddy'yi okula götürebilir misin?
Podes deixar o Giddy na escola pela manhã?
Kontrol ettim. İkisi de okula kayıtlı değil.
Não estão matriculados na escola.
Bari okula muavin ol, değil mi çocuğum?
Porque não ficou a ajudar na escola?
Latif Malak 6 ay önce evden okula giderken kaçırıldı.
O Latif Malak foi raptado quando ia para a escola há 6 meses atrás.
Bu ara sokakta bulunan Latif'in sırt çantası. - Evden okula giderken düşürmüştü, değil mi?
Esta é mochila do Latif, a que encontrou no beco e que ele usa para levar de casa para a escola, certo?
Kızım da tamam çocuğu kendim yetiştiririm, çalışırım da kendimi okula yazdırıp Allah'a havale ederim dedi.
E ela disse : "Está bem, Vou criar o meu filho sozinha, vou trabalhar, Vou estudar", e por Deus, foi isso exactamente o que ela fez.
Biri Scarlett'le okula diğeri de seninle işe gidecek ve bu adamlar işlerinde çok iyiler.
Um vai à escola com a Scarlett, outro ao trabalho contigo. Eles são muito bons no que fazem.
Sizin aksinize Bay MIT'ye Önden Kabul Edildim bazılarımız mezun olmak için okula gelmek zorunda.
Ao contrário de ti, Sr. Já fui aceite no MIT, alguns de nós têm de ir às aulas para se graduar.
Ne zamandır okula zamanında gitmek umurunda ki?
Desde quando te preocupas em chegar a tempo às aulas, de qualquer maneira?
Öğrencilerin mecbur değilken okula gelme olasılığı ne ki?
Quais são as hipóteses dos alunos virem à escola sem serem obrigados?
Bir hafta boyunca okula gitmediğimi fark ettim ve okula gittiğimde bu yüzden sınıfta durma cezası almıştım ve o gün kızın babası geldi ve birinin kızından faydalandığını söyleyip bağırıp çağırdı.
Senti-me tão mal que me baldei uma semana às aulas. Quando voltei, fui suspenso por me ter baldado. Nesse dia, o pai dela apareceu a gritar e a dizer que alguém se tinha aproveitado da filha.
Sonra ben biraz büyüyünce okula bir şekilde gitmem gerekiyordu, ben de...
Esqueceu-se dele. Quando fiquei mais velha, precisa ir pra escola...
Hatırlıyorum da bir defasında beni yatılı okula sürmeye çalışmıştı. Ama gittiğimizde babam merdivenlerde bekliyordu.
Lembro-me que uma vez ela tentou mandar-me para um colégio interno, mas quando lá chegámos o meu pai aguardava-nos nos degraus.
Bu olası ancak Kelly, Oliver Ryan'la aynı okula gidiyor.
Isto pode ser um palpite... mas, a Kelly anda na escola com um Oliver Ryan...
Bu iş bitene kadar okula gitmemem lazım.
Devia faltar à escola para isto.
Okula götürürken neler yaptın?
O que fazia na viagem?
Benim okula gitmem gerek.
Tenho de ir para a escola.
biliyorum ki Michelle'i okula
Eu sei que era a tua manhã de levar a Michelle à escola.
0 okula 950 çocuk gidiyor...
950 miúdos frequentam aquela escola...