Olin tradutor Português
63 parallel translation
Olin Caroll'la çatıştı.
Entrou num duelo com o Olin Carroll.
- Ben, Olin Buchanan, KPJT'den.
- Sou o Olin Buchanan da KPJT.
Temel bilimler programı iyi ve müzik merkezi var.
Um programa de artes liberais forte e o Centro de Artes Olin para a música.
Burası Olin Binası.
Bem, esta é a entrada Olin.
Bay Enslin. Ben Gerald Olin. Dolphin Oteli'nin müdürüyüm.
Sr. Enslin, Sou Gerald Olin, gerente do Hotel Dolphin.
Genel Müdür Gerald Olin, otelin trajik tarihi hakkında epey bilgi sahibi. Katliam listesini, hesap defterinden bahseden bir muhasebeci gibi soğukkanlılıkla ezberden okuyor.
O administrador geral Gerald Olin está bem informado sobre a história trágica deste hotel, secamente recitando o massacre como um guardião de livros a discutir a sua mentira.
Ürkütücü eski odanda neden kalabilirim biliyor musun, Bay Olin?
Sabe porque consigo ficar no seu quarto assustador, Sr. Olin?
Bay Olin.
Sr. Olin.
İlk turu korkunç Bay Olin, etkili saldırganlığıyla kazanıyor.
A primeira ronda vai para o odioso Sr. Olin pela sua agressividade eficaz.
Olin otellerin verimli yaratıklara konfor sağlamakla ilgili olduğunu söylemişti.
O Olin disse que os hotéis são locais propícios a criaturas.
Arzu ederseniz, sizi menajerimiz Bay Olin'e bağlayabilirim.
Se quiser, posso pô-lo em contacto com o nosso gerente, Sr. Olin.
Olin! Güzel!
Ponha-o em linha!
Otelin sadist sahibi misin? Yoksa Olin misin?
É o sádico dono do hotel ou é o Olin?
İlk turu korkunç Bay Olin, etkili saldırganlığıyla kazanıyor.
E o round 1 vai para o horrível Sr. Olin por agressividade eficaz.
Ölmeden iki gün önce Stanton Olin'le yemek yemiş o da Irak'taki PKB'nin çalışanlarından biriymiş.
Dois dias antes de morrer ele almoçou com Staton Olin que é um outro membro da sua unidade DME no Iraque.
Eğer Olin'in gerekçesi varsa adamımızı bulduk.
Se Olin tiver um motivo ele é o nosso homem.
Olin?
Olin?
Olin!
Olin!
Neden tanıyamazsın Olin?
Porque não o reconheceria, Olin?
Ayrıca elimizde onun ekibinden arabasındaki patlamadan son anda kurtulan Olin var ve arabasının altında bomba bulan ve benim yardımımla kurtulan King var.
Temos um outro membro da unidade, Olin, que quase morreu no seu próprio carro. Temos o nosso menino King que encontra uma bomba sob o seu camião e a desarma com um pouco da minha ajuda, verdade.
Haberler iyi Bay Olin.
Boas notícias, Sr. Olin.
Önemli değil Olin vaktin var.
Tudo bem, Olin. Vá com calma.
Olin'in ve King'in de hayatını kurtardı.
Ele salvou Olin e King também.
Ross ilk önce Olin ve King'i mi çıkardı?
Ross puxou Olin e King antes?
Olin ve King yaşlı bayanlara şeker veriyorlardı ve sen karşı çıkıyordun.
Olin e King estavam distribuindo doces para algumas senhoras e não aprovou.
Olin vurdu.
O Olin atirou.
Olin intihar bombacısını mı vurdu?
Olin atirou numa mulher suicida?
Olin sana dinden bahseder miydi?
Olin algum vez falou consigo de religião?
Ross'un telefonundaki, King ve Olin'in arabasındaki bombaların adli tıp raporları geldi.
Temos a análise da bomba do telemóvel do Ross, do camião do King e do carro do Olin.
Ama Olin'in arabasındaki patlayıcı TNT.
Mas os explosivos no carro do Olin eram de trinitrotolueno.
Hepsi mantıklı görünüyor ama bunu yapan kimse Olin'i öldürmeyeceğini biliyormuş.
Então, basicamente, parece convincente, mas quem quer que a tenha armado, devia saber que não mataria Olin.
Olin'in bana anlattıkları ya çarpıtılmış anılardı ya da yalan yanlış şeylerdi.
Tudo o que o Olin me disse foi uma memória distorcida ou uma completa mentira.
Olin.
É o Olin.
Olin, içeride misin?
Olin, está aí?
Bak bakalım Olin'in bugünün uçak yolcu listesinde var mı?
Vê se o nosso rapaz Olin está em algum voo hoje à noite.
Stanton Olin bu gece saat 23 : 30'ta Delta Havayolları ile Atlanta'ya uçuyor.
Certo, tenho Stanton Olin num voo para Atlanta, hoje a noite, às 11 : 55 p.m. Delta Airlines.
Olin'in arabasına Kur-an'dan yazdığı ayete benziyor.
Parece-se com a frase do Alcorão que Olin escreveu no carro.
İncil'i bana Olin vermişti.
Esta Bíblia foi um presente do Olin.
Olin masum insanlara zarar vermek istemiyor.
Olin não que ferir pessoas inocentes.
Olin, Hastings King işini tamamlamak istiyor.
Olin quer terminar o que começou com Hastings King.
Olin seni öldürmeye gelmeden önce buradan seni hemen çıkarmalıyım.
Preciso tirar-te daqui, agora antes que Olin chegue para te matar.
Olin.
Olin.
Üstünde nasıl bir bomba var bilmiyorum Olin ama siz askerler biliyor ki intihar bombacısı gerçek savaşçı değildir.
Não sei que bomba é essa, Olin mas todas as pessoas sabem que uma bombista suicida não é digno de um verdadeiro guerreiro.
Hamilton, Yargıç Olin'i ne kadar tanıyorsun?
Hamilton, quão bem conheces o juiz Olin?
- Sence Olin, bana kadını tekrardan mahkemeye çıkarma emrini verir mi?
Achas que ele me concede um recurso por Habeas Corpus?
Yargıç Olin şehir dışında.
O juiz Olin está fora da cidade.
Bay Kidd, bunlar elemanlarım :
Senhor Kidd, estes são os meus empregados : senhores Olin Mingo,
Bay Olin Mingo, Lamarr Simms, bu da Roy Gannon.
Lamar Simms e este é Roy Gannon.
Bravo, Olin.
Bravo, Olin.
Olin'in evi güzel yerdeymiş.
Olin tem uma bela vista.
Sana yardım etmek istiyorum Olin.
Estou aqui para ajudá-lo, Olin.