English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ O ] / Ortak

Ortak tradutor Português

11,968 parallel translation
Çok teşekkürler ortak.
- Muito obrigado, colega.
Güvertedeki Amos denilen şu hayvanla ortak yönünüz var mı?
Tem alguma parecença com aquele animal lá em cima? Amos, chamam-lhe...
Yavaş ol bakalım ortak.
Calma aí, parceiro.
Bir başka ortak nokta daha.
Outra coisa que temos em comum.
- Hazır mısın ortak.
Bem. A lista do teu colega?
Pekâlâ ortak, dışarıda buluşuruz.
Bem, companheiro, espero lá fora.
Hadi, neyin peşindesin ortak?
Vamos, o que tens companheiro?
Ortak?
Hei, parceiro?
Onun ortak olduğunu biliyorsun, değil mi?
Sabia que ele é sócio, certo?
Evet bize 2000'de katıIdı, 2009'da ortak oldu.
Sim, entrou em 2000, tornou-se sócio em 2006,
Ortak bir hedef için güçlerini birleştiren kadın ve erkekler.
Homem e mulher unidos numa causa comum.
- Birçok ortak özelliğiniz var.
- Tem imensas qualidades dele.
Biz seninle ortak olacağız, ta ki kara toprak olana kadar.
Eu e tu vamos ser sócios até que nos enterrem.
Bu, tayfada bunu var edebilmek için bir şeylerini feda eden herkesin ortak malı.
É algo que pertence a todos os homens nesta tripulação que sacrificaram uma parte deles próprios para o construírem.
Sorguyu benim yapmama izin vermelisin ortak.
Tens de me deixar fazer o interrogatório, parceira.
Deney esnasında deri hücrelerin, belli bir asit seviyesi sıcaklık ve tuz yoğunluğunda, hidrojen ortak bağıyla...
Durante o experimento, suas células epiteliais foram unidas com ligações covalentes de hidrogênio no ponto exato de acidez,
Cage, ortak bir düşmanımız var ve onu haklamanın tek yolu güç birliği yapmak.
Cage, temos um inimigo em comum e só o conseguiremos vencer se nos unirmos.
En sevdiğin karakter ile düşündüğünden çok daha fazla ortak yanınız var.
Tens mais em comum... com o teu personagem favorito do que tu julgas.
Artık yetenekleriniz geliştiği için aranızdaki ortak bağı sınamamız gerek.
Agora que as vossas habilidades amadureceram, temos que testar a ligação simbiontica que vocês partilham.
Artık yetenekleriniz geliştiği için aranızdaki ortak bağı sınamamız gerek.
Agora que as habilidades amadureceram, precisamos testar a ligação simbiontica que vocês partilham.
Çocuklar... Dürüst olmak gerekirse hiç bir ortak yanımız yok.
Honestamente, não temos nada em comum.
Yada Bir çok şeyimiz ortak.
Ou temos tudo em comum. - Essa é uma outra maneira de se ver.
Ben yardım ederek suça ortak oldum sadece.
Foi ideia dela. Só ajudei e incentivei.
Hepsinin tek ortak noktaları Elflerden daha çok nefret etmeleridir.
A única coisa que têm em comum é que odeiam os elfos ainda mais.
Kimliğini görmem gerek, ortak.
Eu preciso de ver a tua identificação, parceiro.
- Ne zaman istersen, ortak.
Sempre às ordens, companheiro.
- Değil mi ortak?
Não é assim, companheiro?
Seni demiryolu inşaatı şirketine ortak yaparım. - Credit Mobilier. - Credit Mobilier değersiz bir paravan.
Eu farei de ti um parceiro na empresa de construção ferroviária.
Bir ortak aldığımı duymuşsundur?
Sabias que me tornei sócio da Pivot Point?
Hayır, Ortak mı aldın.
Não. Sócio?
Bir sürü küçük kasabalardan geçiyorum. Bir sürü küçük kasaba. Ve hepsinde 2 tane ortak şey var.
Sabem, passei por muitas cidades pequenas e todas tinham duas coisas em comum.
Şimdi kulağa bir kafir gibi gelebilirim affedin beni, bu kemerlerin o binalarla çok ortak noktası var.
Correndo o risco de parecer blasfemo... Perdoem-me, mas os vossos arcos têm muito em comum com esses edifícios.
Bir hippiyle ortak olduğumun farkında değildim.
- Não sabia que era um beatnik.
Ortak olarak eviniz, arabanız, banka hesaplarınız ve garantileriniz var.
Em termos de bens do casal, temos uma casa, um carro, contas poupança e corrente, seguro...
Jüriye baktığım zaman, ortak bir noktamız olduğuna inancım vardı.
E eu sempre tive fé que ao olhar para o júri, teríamos isso em comum.
Ortak Dil'i biliyoruz.
Falamos a Língua Comum.
Ortak noktamız.
Vós e eu temos isso em comum.
Çünkü kaderiniz ortak. Yüce bir amacınız var.
Porque partilham um destino, um propósito maior.
İyi tarafı, sonunda ortak bir nokta bulduk.
O lado bom é que finalmente temos algo em comum.
Şimdiyse ortak bir düşmanımız var.
Agora temos um inimigo em comum.
Gnomlar barış için geldiler ortak düşmanımız olan İblislerle savaşmak için.
Os Gnomos vieram em paz, aliados contra os Demónios.
Burası banyo, ortak kullanacağız.
Aí é a casa de banho, temos de a partilhar.
Anlaşılan çok ortak noktamız var.
Parece que temos muito em comum.
Bir de ortak noktamız var, biliyor musun?
Sabe, temos algo em comum.
Sadece özür diledi. Ortak!
Parceiro?
Artık rozetin yok ortak, unuttun mu?
Já não tens distintivo, parceiro. Lembras-te?
- Şarkıya ortak olma!
- Tu não podes cantar.
Ortak, ateş açıldı!
Tiros disparados!
Ortak yanımız yok.
Mas, conversar sobre o quê?
Fakat ortak bir noktayı paylaşıyoruz.
Mas temos um vínculo em comum.
Bir ortak iyi olacaktır.
Um parceiro vai ser bom.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]