Oturma odası tradutor Português
1,504 parallel translation
- Oturma odasında beklerim.
- Vou esperar na sala. - Óptimo.
Neden oturma odasına gidip patronumdan maaş zammı istemiyorum?
Por que não vou até a sala e peço um aumento ao meu chefe?
Biz yatak odasında yatıyoruz, Pablo'nun kuzeni de oturma odasında.
Dormimos no quarto, e o primo do Pablo aqui na sala.
Poşeti odamda buldum, koridordan geçtim ve onu oturma odasında öldürdüm.
Eu peguei o saco no meu quarto... vim pelo corredor e matei ela aqui na sala.
Oturma odası?
Na sala de estar?
Burası evinin oturma odası - - Sen ve bebeğinden başka kimse yok.
Aqui é a sala de estar, onde só estás tu e a tua boneca.
Ve oturma odası.
E a sala de estar.
Burası oturma odası...
Ok... Esta é a sala de estar e...
Halam karşı çıkana kadar oturma odasında kaldı.
Ficou na nossa sala até a minha tia se queixar.
- Ceset oturma odasında.
- Quem esteve la dentro?
Oturma odasında havuz vardı.
Tinha uma piscina na sala.
Wyatt en oturma odasında.
O Wyatt está na sala.
- O oturma odasında olduğunu.
- Está na sala.
Kendinisi oturma odasında vurduğunu, sonra dışarıya sürünerek çıktığını ve orada öldüğünü söyleyebilirz.
Pode dizer que se matou na sala e que rastejou até às traseiras.
Bu oturma odası daha küçük, yemek odası bir mağaraya benziyor.
A sala é mais pequena, a sala de jantar parece uma cave.
"Oturma Odasında İhanet" şarkısını bu yüzden yazmıştım.
Foi nessa altura que escrevi o "Traição Numa Sala Comum".
Demek burası oturma odası?
Então aqui é a sala, não é?
Görünüşe göre Luke oturma odasında uyuyor.
Parece que o Luke dorme na sala de estar.
Sonra, bir gece, yıllardır görmediğim eski aşklarımdan biri vardı ve oturuyordu tam orada oturma odasında.
Uma noite, estava lá um ex-namorado meu que não via há anos... e estava sentado à minha frente na sala.
Oturma odasında bir yatak gördüm... ve sadece bir yatak odası daha var, öyleyse...
Não vejo uma cama na sala de estar... e só há mais um quarto por isso...
Ve sevgili oturma odası.
E a adorável sala de jantar.
Oturma odası güvenli.
Sala de estar segura.
Bir erkeğin, oturma odası kadar yakışıklı görünmesi gerek, değil mi?
Um homem tem de estar tão bonito quanto a sua sala de espera, certo?
Evet, sanırım oturma odasında tatlım.
Sim, acho que está na sala de estar, querida.
Hailey sürekli oturma odasında.
A Hailey está sempre na sala de estar. A Marissa está sempre aqui.
Ryan bana oturma odasında neden duvar olmadığını soruyordu. Böylece anlamış olduk.
O Ryan percebeu porque não há parede na sala de estar.
Bu, Cohen'ların yeni oturma odası.
É a nova sala dos Cohens.
Malesef oturma odası, hala mutfağın içinde.
Infelizmente, a sala ainda está dentro da cozinha. - Como foi a escola?
Önde küçük mutfak, oturma odası, arkada yatak odası.
Uma cozinha pequena, à frente, a sala o quarto é lá atrás.
Oturma odasında.
Na sala.
Her neyse, o yarım saat buradaydı, iki çift ayakkabıyı çiğnedi ve oturma odası halısının her yerine kakasını yaptı.
- Esteve cá só meia hora e já roeu dois pares de sapatos e fez cocó na carpete.
Oturma odasında neden mini buzdolabı var?
Por que há aqui um mini-frigorífico?
Arkadaki bütün pencerelerimi kırdılar. Oturma odasında televizyon setim mahvolmuş durumda.
O televisor da sala está destruído.
Anlaşılan yeni üvey annesi ve onun oturma odası için seçtiği renklerle ilgili sorunları varmış.
Tem sentimentos contraditórios em relação à madrasta, e ao jogo de cores que ela...
Ben oturma odasında televizyon izliyordum.
Estava na sala a ver televisão.
Hanımlar, lütfen hepiniz oturma odasına gelin.
Meninas, quero-as a todas reunidas na sala!
Oturma odasına geçmek ister misin?
Quer ir para a sala?
Oturma odasında gözden ırakta duracağına, babanın burada onu görebileceğim bir yerde olması daha iyi olur diye düşündüm.
Achei que seria bom termos o teu pai... aqui onde posso vê-lo... em vez de escondido na sala de jantar... onde quase não o vejo.
Sen oturma odasına dönmedikçe buradan ayrılmayacağım.
Eu não saio daqui até estares de volta na sala de estar.
Oturma odasında sandalye var tatlım.
- Eu vou buscá-la. Tem uma na sala.
Oturma odasına geçip oturun.
Vá para a sala de estar.
Oturma odasına geçelim.
Vamo-nos sentar na sala.
Oturma odasında bir çekyat var, o yüzden geldiğinde ben orada uyurum.
- A sala tem um sofá-cama. Quando a tiver comigo, eu durmo lá.
Peki, oturma odası nerede?
- E onde fica a sala? - Isto é uma espécie de sala / quarto.
İncilin neresinde şöyle der ; Bir adam mini çocuklarını komşusunun oturma odasında çünkü bir DVD oynatıcısı olmadığından onlar işteyken ateşleyemez?
Onde é que diz na Bíblia que um homem não pode bater uma na sala de estar do vizinho enquanto ele trabalha porque não tenho leitor de DVD?
Oturma odasında, yatak odasında veya holde. Kimin umrunda?
Na sala ou no quarto ou por aí no corredor.
Alo, haziran ayında güneşli bir salı öğleden sonrasında ünlü tiyatro direktörü Roger DeBris'in Kuzey Doğu Yakası'ndaki zarif evinin oturma odasını aradınız.
Olá, fala da sala do famoso encenador Roger debris, na sua casa elegante do Upper East Side, numa solarenga tarde de terça-feira de Junho.
Lulu, seninle oturma odasında görüşebilir miyiz?
Lulu, podemos falar na sala?
- Oturma odasında.
- Sim, e colocamos na sala.
Oturma odası, mutfak.
A sala. Ali é a cozinha.
Burası yatak odası şeklinde yapılmış bir çeşit oturma odası. İkili kullanım odası olarak bilinir.
É a chamada assoalhada multiusos.