Oturur musun tradutor Português
295 parallel translation
Haydi. Oturur musun?
Vá, sente-se.
Şuraya oturur musun babalık?
Importa-se de se sentar ali, avozinho?
Şöyle oturur musun?
Sente-se ali, está bem?
Kay, bir dakika oturur musun.
Kay, senta-te um minuto.
Biraz oturur musun lütfen?
Um momento. Sente-se, por favor.
Şuraya oturur musun lütfen?
Sente-se ali, por favor.
Oturur musun?
Importas-te de te sentar?
- Biraz yanımda oturur musun?
- Ficas aqui sentado, um bocado?
Burada oturur musun?
Ficas aqui sentada?
- Lütfen oturur musun?
- Fazes o favor de te sentares?
Gelip biraz benimle oturur musun?
Venha e sente-se comigo por um minuto.
- Şimdi oturur musun?
- Porque não se senta.
- Oturur musun?
- Sente-se. - E...
Bir dakika oturur musun?
Senta-te um minuto, por favor.
Lütfen oturur musun?
- Hudson, sente-se.
Oturur musun Mace?
Sentas-te, Mace?
Şimdi lütfen beni rahat bırak! Lütfen oturur musun!
Sente-se!
- Oturur musun peki?
E sentar-se? - Para quê?
Bir dakika! Oturur musun?
Vá sentar-se.
Oturur musun?
Podes sentar-te?
Buraya dönüp oturur musun?
Quer virar-se e ficar sentado?
Şuraya oturur musun?
Sinta-se, por favor.
Oturur musun?
Senta-te.
Oturur musun Cheswick!
Senta-te, Cheswick!
Öyle! Oturur musun!
É verdade, mas senta-te!
Karl, oturur musun!
Oarl, sente-se!
Lütfen... oturur musun?
Quer fazer o favor... de se sentar?
- Vitya, oturur musun?
- Mas ali.
Bay Russell, oraya oturur musun?
Mr Russell, pode sentar-se ali?
Lütfen bu bayın karşısına oturur musun?
Tem a gentileza de te sentares diante do Sr. Tautz.
- Mick, masaya oturur musun?
- Mick, senta aí na mesa.
Bizimle oturur musun?
Não te sentas connosco?
Oturur musun?
Queres sentar-te?
Merhaba, biraz daha yukarıya oturur musun?
Posso sentar-te um pouco mais acima?
Lütfen gelip şöyle oturur musun?
Quer vir aqui e sentar-se, por favor?
Watson! Oturur musun?
Sente-se, Watson, por favor.
Jerry, oturur musun?
Jerry, senta-te.
Allah aşkına oturur musun.
Senta-te, por Deus.
Şimdi oraya oturur musun?
Pode sentar-se ali?
Sally, şuraya oturur musun?
Sally, sente-se aqui, sim?
Oturur musun?
Desce?
Lütfen oturur musun Homer.
- Por favor, senta-te, Homer.
Oturur musun?
Sentam-se?
Biraz oturur musun?
Podes-te sentar?
Şimdi, oturur musun? - Lütfen?
Podes sentar-te, por favor?
Temizliği bırakıp oturur musun? Haydi.
Porque não paras de limpar e te sentas?
- Baksana gelip şuraya oturur musun?
Quê, viste-o? Olha, vem e senta-te aqui?
Oraya, onun yanına oturur musun?
Poderia sentar ali com ele?
Lütfen bir saniye oturur musun?
Uma mentira é uma mentira. Senta-se um segundo, por favor?
Şuraya oturur musun? - Ben mi?
Sente-se ali, sim?
Pekala. Şu sandalyeye oturur musun?
Muito bem, sente-se nesta cadeira.