Pacer tradutor Português
45 parallel translation
Şanslı yedili ve papaz kaçtı.
Lucky está em sétimo Pacer em último.
- Pacer pedleri?
- Os protectores do monitor?
Pacer'ı getir...
Vamos reanimá-lo.
- Seni görmek güzel.
- Es um pacer vero, hermano. Sí.
Ben ve AMC Pacer'ım.
Eu e o meu AMC Pacer.
- Pacer!
- Ah, o Pacer!
Tanıştığımızda AMC Pacer kullanıyordun sen.
Você dirigia um fusquinha velho quando nos conhecemos.
Tüm kampanya boyunca, resmen Benson'ın elini tutuyordu!
Durante a campanha da Pacer, não largava o Benson.
Pacer caddesindeki rag-tag boku.
É uma esquina de merda em Pacer.
Monroe'dan Pacer'a kadar... tüm bölgede de ben varım. Yani ordan kimse gelemez. Ama diğer taraftan da sağlamda olmak istiyorsan,
Eu tenho o quarteirão desde a Monroe até à Pacer, portanto, estás protegido desse lado, mas tens de pôr pessoas a vigiar em Franklintown para apanhar
Pacer takılması gerekiyor.
- Sabe fazer reanimação, não sabe?
- Dış gösterge?
- O pacer externo?
Düzenleyiciyi sona aldım.
Vou colocar o pacer no máximo.
En ufak bir hareket olsaydı, göstergeler yakalardı.
Se houvesse alguma actividade, o pacer tê-la-ia captado.
Arada sırada, bir atışı atlamayacağından emin olmak için... pil, aynı bundaki gibi devreye giriyor.
De vez em quando, para ter a certeza que não falho uma batida, o pacer entra em acção, tal como este.
Geçici bir hız ayarlayıcı koyarız.
- Pomos um pacer temporário.
Kalp hızı ayarlayıcı verin, kemo ve radyasyona başlayın.
Coloquem um pacer e iniciem quimioterapia e radiação.
Bir Gremlin ve bir Pacer!
Hei! Um Gremlin e um Pacer!
Dün geceki partideki Pacer.
O que é? O Pacer da festa da noite passada.
Tıpkı hava alanında kapıştığımız Gremlin'ler ve Pacer'lar gibi.
Como os Gremlins e os Pacers com que nos deparámos na festa e na corrida e no aeroporto.
Gremlin, Pacer, Hugo ve Trunkov asla bir araya gelmezler ama iki gündür gizliden gizliye bir araya geliyorlar.
Gremlin, Pacer, Hugo, Trunkov, nunca se juntam, mas vão ter uma reunião secreta daqui a dois dias.
Subklavyan arter kontrol altına alındı.
- Acesso à subclávia criado. - Pacer temporário pronto.
Satmıyorum. Bunun, benim gibi Pacer sevenlerle tanışmak için iyi bir yol olabileceğini düşündüm.
Só achei que seria uma boa maneira de conhecer outros fãs do Pacer.
Burada olduğunuza göre biraz pizza alıp, benim Pacer'ımın ne kadar muhteşem olduğunu konuşmak ister misiniz?
Agora que aqui estão, querem ir comer uma pizza e falar sobre como o meu Pacer é fantástico?
Pacer'ım parçalandı.
O meu Pacer está destruído.
Ve tüm o bisiklet yarışlarında, öncü motosikletler kullandılar, motor takılmış, büyük ve hantal bisikletleri takip ediyorlardı.
E nas corridas de bicicleta usavam um "pacer" que seguiam atrás... que era uma bicicleta motorizada rudimentar...
Bisikletçiler, motorluların arkasında yerlerini alıyor, ve belli bir hıza çıkınca motorlular ayrılıyor, sonra bisikletçiler yarışa başlıyordu.
O "pacer" chegaria a uma certa velocidade, virava e começava a corrida...
Anlaşılmaz bir sistemle karşı karşıya kaldım. Açılımı Elektronik Mahkeme Kayıtlarına Kamusal
O que descobri foi um sistema intrigante chamado PACER, que quer dizer Acesso Público aos Registos Eletrónicos dos Tribunais.
Erişim olan PACER diye bir sistemdi. Google'da arama yaparken Carl Malamud'a denk geldim.
Comecei a pesquisar no Google e foi aí que encontrei o Carl Malamud.
Öğrenciler, gazeteciler, vatandaşlar, avukatlar ; hepsi PACER sistemine erişmek durumundadır, ve sistem her adımda onlarla kavga eder.
E jornalista, estudantes, cidadãos e advogados, todos têm de aceder ao PACER e ele dá-lhes luta durante o percurso todo.
Yılda yaklaşık 120 milyon dolar kazanıyorlar.
Eles ganham cerca de $ 120 milhões por ano com o sistema PACER...
Ve kendi kayıtlarına göre maliyeti buna yakın bile değil.
DÓLARES EM MILHÕES LUCROS DO PACER... e não custa nada disso, segundo os próprios registos deles.
Hatta, yasadışı. 2002 yılının e-devlet kanununa göre, mahkemeler maliyeti karşılamak üzre yalnızca gerektiği miktarda ücret alabilirler.
Na verdade, é ilegal. Direito Público 107-347 107º Congresso A Lei do Governo Eletrónico de 2002 diz que os tribunais podem cobrar só na medida do necessário, para reembolsar os custos de manutenção do PACER.
Public.Resource.Org'un kurucusu Malamud, PACER ücretlerine protesto etmek istedi.
Como fundador do Public.Resource.org, Malamud quis protestar contra os custos do PACER.
PACER Geri Dönüşüm Projesini başlattı. Böylece insanlar, ücretini verip indirdikleri dökümanları bu ücretsiz veritabanında paylaşabileceklerdi.
Ele iniciou um programa chamado O Projeto de Reciclagem do PACER, em que as pessoas podiam fazer o envio de documentos do PACER já pagos para uma base de dados grátis para serem usados por outros.
Meclis, PACER işletmecilerini kamu erişimi üzerinden topa tutuyordu.
A gente do PACER estava a receber muitas críticas do Congresso e de outros sobre o acesso público.
Bunun üzerine ülke çapında 17 kütüphanede, PACER'a ücretsiz erişim sağlayan bir sistem kurdular.
Portanto, montaram um sistema em 17 bibliotecas, por todo o país, em que havia acesso grátis ao PACER.
Kütüphanelerdeki veritabanını indirin ve PACER Geri Dönüşüm Projesi'ne yükleyin. " İnsanlar kütüphanelere gidip dökümanları belleklere yüklediler ve bana yolladılar.
Encorajei voluntários a juntarem-se à chamada Thumb Drive Corps, a descarregarem documentos de bibliotecas de acesso público e a carregarem-nos para o site de reciclagem do PACER. As pessoas levam uma pen para uma dessas bibliotecas, descarregam um monte de documentos e mandam-nos para mim. Era uma brincadeira.
Ben de ona yaklaştım ve PACER sorununa müdahale etmemiz gerek dedim.
Por isso, abordei-o e disse : "Estou a pensar numa intervenção ao problema do PACER."
Schultze, kütüphanelerdeki sistemden otomatik olarak veri çekebilen bir program geliştirmişti bile.
O Shultz já tinha desenvolvido um programa que podia descarregar automaticamente documentos PACER das bibliotecas.
"... Veriler akmaya başlamıştı. Kısa bir zamanda 760gb boyutunda 20 milyon sayfa PACER dökümanı birikti. "
E os dados começaram a chegar e a chegar e, rapidamente, havia 760 gigabytes de documentos PACER, cerca de 20 milhões de páginas.
Swartz bu devasa arşivi paralel yüklemelerle kaydetmeye başladı.
Swartz estava a realizar uma descarga automatizada em massa do sistema PACER.
İşte burası Bin Laden'in yani diğer deyişle Pacer dolaştığı bahçe ve Chalk One'ın iniş yaptığı yer otlağın etrafı duvarlarla çevrilmiş ve bunlarda gecikmeye sebep oluyordu..
Este é o pátio onde Bin Laden, ou o Pacer, andaria e onde Chalk One desceu, a rasar as paredes do complexo e a rolar de lado, aqui, causando atrasos.
Pacer tamam.
O pacer está a actuar bem.
PACER, inanılmaz menfur bir devlet hizmeti.
O PACER é uma abominação incrível do serviço governamental.