Pare tradutor Português
17,004 parallel translation
Kıpırdama!
Pare!
Bırak drama yapmayı.
Pare com essa farsa.
Zamanımı harcama.
Então pare de desperdiçar o meu tempo.
Hey, dur!
Ei pare!
Dur!
Pare!
Hey dur!
Ei pare!
"Zamanımı boşa harcama." "Eğer onu canlı görmek istiyorsan..." "... yarın sabah 2 milyon hazırlarsın. "
Então pare de desperdiçar o meu tempo e mande dois milhões até amanhã de manhã se quer voltar a vê-lo vivo.
"Zamanımı boşa harcama." "Eğer onu canlı görmek istiyorsan..." "... yarın sabaha 2 milyon hazırlarsın. "
Então pare de desperdiçar o meu tempo e mande dois milhões até amanhã de manhã se quer voltar a vê-lo vivo.
Bırak ama şimdi.
Pare com isso.
O bir dur işaretiydi!
Era uma placa de PARE!
- Kürtaj da yapmıyorum tabii.
- E sem os abortos. - Pare com isso!
Onlardan birine güveniyorsan hemen vazgeç.
Se confia em algum deles, pare agora.
Oyalanmayı kes.
Pare de engonhar.
Son ver buna.
Pare com isto!
Dur! Otobüsü durdur!
Pare o autocarro!
Seks yapıp ruh ikizi sayıklamaya son vermesine.
Que finalmente faça sexo e pare de falar em almas gémeas.
Atticus Nevins'in aranma düzeyini düşürmeni istiyorum.
Mais uma coisa : quero que pare a busca pelo Atticus Nevins.
Yapma.
Pare.
- Durun! Lütfen.
- Pare, por favor.
Her şeyi en baştan gözden geçirmek için 180 dakikamız var. O yüzden size tavsiyem, mızmızlanmayı bırakın da bir an önce işe koyulalım.
Temos 180 minutos para voltar à carga, pelo que recomendo que pare de se lamentar e que ponhamos mãos à obra.
Onlar için, az bilip az umursamaniz önemli. Böylece sizin için büyük kararlari onlar verebiliyor.
Pare eles, quando menos saibamos, menos nos importamos e, assim, eles podem tomar as grandes decisões por nós.
- Dur!
Pare!
Dur.
Pare.
Baba etkisi burada sonlanır diyordum ben de.
Espero que a influência do pai pare aí.
Brian, bence John Mayer'ın tekrar tweet atmasına engel olabiliriz ama birlikte çalışmamız gerekiyor.
Brian, acho que conseguimos fazer com que o John Mayer pare de twittar, mas temos todos que trabalhar em conjunto.
O kadar yağ ki hiç durma.
Que chova e não pare.
Gözüme güzel gözükmeye çalışıyorsun ya işe yaramayacak.
Pare de me seduzir. Não vai resultar.
Bırak beni izlemeyi ve biraz iltifat et bana, istersen tabii.
Pare de olhar. E tente agradar-me.
O zaman vaktini bira içerek harcama.
Pare de desperdiçar a sua juventude com a cerveja.
Hey pirinç kek! Kes artık içmeyi, sarhoş oldun yahu.
Ei bolinho pare de beber está bêbado.
Yavaşlasana biraz.
Pare de cair aqui.
- 2 derece sola ve durdum.
Pare. Dois graus para a esquerda. Pare.
Durdur.
Pare tudo.
Bırak ağlamayı, hadi.
Pare de chorar.
Bırak oraya buraya çarpmayı!
Pare de brincar.
Hey, dur!
Ei pare.
Dur!
Pare.
Bacanak, dur.
Pare cunhado.
Durdum.
Pare.
Dur orada!
Pare.
Denemeyi bırak.
Pare de tentar.
Onu hiçbir şey durduramaz.
Não há nada que a pare.
Kes şunu.
Pare!
Çünkü çocuklara bakmam için beni çağırmamıştın.
Porque não me chamaste pare te ajudar com os miúdos.
Willendorf Venüsü'ne o şekilde bakmayı bırakın.
Pare de olhar dessa maneira para a Vénus de Willendorf.
Oradaki... dur!
Você aí, pare!
- Efendim, bekleyin!
- Sr., páre!
Lütfen dur.
Por favor, pare.
Durun!
Pare!
Yalan söylemeyi kes!
- Pare de mentir!
Orada dur.
- Pare.