Parker tradutor Português
3,670 parallel translation
Parker!
Parker!
Parker Scavo...
Parker Scavo.
Parker çok içtiği için... -.... gelip onu almamı istedi.
O Parker ligou-me para o vir buscar porque bebeu demasiado.
Parker.
Parker.
Parker?
Parker?
Parker vurdu onu.
- A Parker matou-o.
Yoksa Audrey Parker'dan intikam alırım.
Ou vingo-me na Audrey Parker.
Parker?
Parker? Parker?
Memur Parker.
Agente Parker.
Parker, benim.
Parker! Sou eu.
Memur Parker prosedürü uyguladı ve bir cinayeti engelledi.
A Agente Parker seguiu os procedimentos e evitou um homicídio.
- Carl Parker.
- Carl Parker.
David Polk ve Carl Parker'ın kredi dökümlerine bakar mısın?
Procura as finanças do David Polk e do Carl Parker.
Hem polk hem de Carl Parker evlerini kaybetmiş.
Tanto o Polk e o Carl Parker perderam as casas.
Soyulan ilk banka Parker'ın evine el koymuş.
O primeiro banco roubado hipotecou a casa do Carl.
Parker'ı antrenmandan ben alacağım.
Não te esqueças de ir buscar o Parker ao treino.
Cumartesi Parker'ın gideceği doğum günü var.
E no sábado, o Parker tem aquele aniversário.
Zümre Toplantısı, bugün Parker'ın kayık iskelesinde.
ENCONTRO DA COMUNIDADE, HOJE, NO ESTALEIRO PARKER
Parker bayılır onlara.
O Parker adora-os.
- Jeanette Parker, kızlık soyadım Whittle.
- Jeanette Parker Ney Whittle.
Samantha ve Don ertesi gün evlendi.
A Samantha Parker e o Don casaram-se no dia seguinte.
Ben Parker.
- Sou a Parker.
Önceki bölümlerde...
Anteriormente em Covert Affairs... Sou Parker.
Ben Parker. Barış Gücü çok seçicidir.
O Corpo de Paz é muito selectivo.
Ben Parker.
Sou a Parker.
Neyse ki, Audrey Parker kasabaya gelip polis teşkilatına katıldı.
Felizmente, a Audrey Parker apareceu na cidade e juntou-se ao Departamento da Polícia.
Nerede kaldın Parker?
Onde estás, Parker?
Hey, ben Parker.
Olá, fala a Parker.
Parker Noel partisi veriyor.
A Parker está a dar uma festa de Natal.
Parker...
Parker.
Parker'la çıkmakta özgürsün.
Estás livre para ires ficar com a Parker.
Midilli Parker?
Pónei Parker? O melhor brinquedo do ano.
- Midilli Parker'ı bulamıyor.
- Não encontra o Pónei Parker.
İnan bana bu kutuda Midilli Parker yok.
Confia em mim, não há nenhum Pónei Parker nesta caixa.
Sizi Edward'ın nişanlısı Lucy Parker ile tanıştırayım.
Permitam-me apresentar-lhes o Edward, a Lucy Parker.
- Ne var, Parker?
- O que é, Parker?
Terfim hakkında Parker'la konuşacağım bugün.
Hoje vou falar com o Parker sobre a minha promoção.
Parker az önce bana tamamlamam için gözden kaçmış evraklarını verdi ve kızı Chloe kızamık çıkarmış. İnanabiliyor musun?
O Parker deu-me uma papelada para eu terminar e a filha dele a Chloe está com o sarampo, já viste isto?
Kliniğe karşı bazı tehditler aldık dün gece, bu yüzden ben ve Parker bütün gece kalıp bu işleri halletmeye çalıştık.
Tivemos umas ameaças contra a clínica ontem à noite, então o Parker e eu, ficámos toda a noite a tentar resolver tudo.
STK ( Sivil Toplum Kuruluşu ), Parker.
A ONG, o Parker.
- Hiç Vinnie Parker'ı duydun mu?
- Ouviste falar do Vinnie Parker?
Kim bu lanet olası Vinnie Parker?
Quem raios é o Vinnie Parker?
Vinnie "lanet" Parker adında bir eleman vardı, tamam mı?
Houve este tipo... o Vinnie raios Parker, certo?
Ama Vinnie Parker sayesinde, yaklaşık iki milyon nakitle tüymüşler.
Mas graças ao Vinnie Parker, eles safaram-se com dois milhões.
Her neyse, Vinni "lanet" Parker, tam beş saat bunları peşinden koşturmuş, ta ki lanet Fernando otobanının ortasında benzin bitene kadar.
Mesmo assim, o Vinnie Parker leva-os numa perseguição de 5 horas, só para ficar sem combustível no meio da auto-estrada de San Fernando.
Sonuçta, Vinnie Parker suratına iki kurşun yemiş ve bağırsakları, ne var ne yoksa lanet olay yerine salıvermiş.
O Vinnie Parker acaba com duas balas no seu rosto... e com as entranhas espalhadas por todo a cena do crime.
Vera Parker Leigh ile tanışın.
Passou a ser Vera Parker Leigh.
Bayan Parker Leigh...
Sra. Leigh Parker.
Lily bir akşam Parker adındaki çocukla gelir.
A Lily vem até aqui numa noite, com um tipo chamado Parker.
Adım Parker.
O nome é Parker.
Carl Parker mı?
É o Carl Parker?