Paso tradutor Português
512 parallel translation
Galiba yarın El Paso'ya gitmem gerekecek. Biraz rahatlamak, biraz da eğlenmek istedi canım.
Acho que amanhã vou até El Paso... a ver se me divirto um pouco e se me descontraio.
Yol gösterilmesi gerekiyorsa gösterilecek. Yoksa neden bana günah çıkartan desinler. Buradan El Paso'ya kadar otuz yıldır bu işi yapıyorum.
Precisa de orientação, e é isso mesmo que terá... ou não seja eu o vigário... daqui até El Paso, desde há trinta anos.
- Lewt'la Jesse'yi çağır. Lewt El Paso'dan daha dönmedi.
O Lewt não voltou de El Paso.
El Paso ve Amarillo'nun Sodom ve Gomorra'dan hiç farkı yok, belki... biraz olabilir, ama Beezelbub'da senin gibilere ne derler bilir misin?
El Paso e amarilho é igual... a Sodoma e Gamorra... numa escala mais pequena, claro. Mas... O que chamam àquilo?
El arabası istasyonuna girince El Paso'da.
Em El Paso, quando subiu naquela diligência.
Hey bayım! El Paso için yola çıkıyoruz.
Ouça, senhor, estamos a ir para El Passo.
Annesi aylar önce Paso'da öldü O da buraya babasını bulmaya gelmişti.
A mãe morreu em El Paso há dois meses atrás e ela veio para norte à procura do pai.
El Paso'da kumarbazla kaçan kızı hatırlar mısın?
Lembra-se da mulher que fugiu, com aquele comerciante em El Paso?
- El Paso'da?
- El Paso?
Onu El Paso'dan tanıyorum.
Conheço-o de El Paso.
El Paso.
El Paso.
El Paso, Fort Worth.
El Paso, Fort Worth.
Senyor, que paso?
Senhor, que aconteceu?
1911'in bir mayıs ayı günü esinlendim. El Paso'da.
lnspirei-me um dia, em Maio de 1 91 1, em El Paso.
El Paso'da biri, çıplak olarak kaktüsün üzerine atlamıştı.
Um tipo que conheci em El Paso despiu-se e saltou para um cacto.
Benden paso hiçbirinizi görmek istemiyorum!
Não sabem fazer nada! Estou farto disto! Já não quero ninguém!
El Paso'ya gidiyor.
Sim, minha senhora. Vai até El Paso.
Rio Grande, Santa Fe, Albuquerque, El Paso ve içlerinde en gösterişlisi, Kaliforniya ismini bir 15. yy. romanındaki efsanevi bir inci ve altın adasından alan yer.
Rio Grande, Santa Fé, Albuquerque, El Paso e o mais resplandecente de todos, Califórnia, uma mítica ilha de pérolas e ouro de um romance do século XV.
El Paso'ya gidiyor musunuz?
- Será que vai para El Paso? - É mesmo para lá que vou.
Sizin durumunuzda, size El Paso bankasını öneririm.
No seu caso, o banco que sugeria seria o Banco de El Paso.
El Paso'ya bir sonraki tren ne zaman?
A que horas é o próximo comboio para El Paso?
Oradaki meslektaşıma geleceğinizi telgrafla bildireyim.
Vou enviar um telegrama ao meu colega no Banco de El Paso dizendo que vai para lá.
Senin için 50 kuruşum var eğer bana daha önce hiç görmediğin... birinin El Paso'ya geldiğini bildirirsen.
Tenho aqui 50 centavos para ti se me avisares... quando chegar alguém que nunca tenhas visto cá em El Paso.
El Paso'da bir banka.
Um banco em El Paso.
Bunun için... banker marangoza gider, ve bir gün... kadere bakın ki... marangoz El Paso'dadır.
Para o fazer o banqueiro deu o trabalho ao nosso carpinteiro, e um día por coisas do destino o carpinteiro encontra-se em El Paso.
Bu El Paso'daki bu bankada yarım milyon dolarımız var.
Aqui no Banco de El Paso temos meio milhão de dólares em reserva.
Yer... El Paso'daki banka.
O sítio o banco de El Paso.
El Paso'dan pek uzak olmayan Santa Cruz adında küçük bir kasaba var.
Perto de El Paso há uma povoação chamada Santa Cruz.
Vurun, öldürün, ardınızdaki her silahı alın, özellikle El Paso'dan gelecek olanları.
Dispararem, matem, de modo a que toda a gente armada da zona vos persiga sobretudo os de El Paso.
Şimdi neden oturup El Paso'ya haber vermiyorsun? Ve civar kasabalara haber vermelisin, değil mi?
Agora porque não te sentas e envias o alarme a El Paso e ao resto das povoações dos arredores e os avisas?
Santa Cruz'dan çıkarken, El Paso'ya yöneldik ama bizi her yerden kuşattılar.
Depois de Santa Cruz, quando seguiamos para El Paso atacaram-nos de todo o lado.
El Paso ihtimal dışı olduğundan, işte burdayım.
Já que El Paso estava fora de questão, aqui estou.
El Paso'dan.
El Paso.
Ne yapıyor şimdi, El Paso'nun şerifi?
Que está a fazer agora, o sherife de El Paso? Agora?
Ve diyelim ki bu adamların cesetlerini hemen El Paso dışında... üzerilerinde bir sürü para ile bulsa?
Supõe que encontra os cadáveres destes homens perto de El Paso...
1911'in bir mayıs ayı gününde esinlendim. El Paso'da.
Inspirei-me um dia, em Maio de 1911, em El Paso.
Günaydın... El Pas tren istasyonu bile daha az kalabalık.
Teria mais privacidade na estação de comboios de El Paso.
El Paso'nun kuzeyinde bir kulübede doğduğundan beri tanırım.
- Olá. Conheço-o desde sempre. Nasceu a norte de El Paso.
El Pasolu bir Gringo.
É um gringo de El Paso.
Size temin edilen askeri bir eskordla Laredodaki amerikan konsolosluğuna gideceksiniz oradan, sizi tekrar yaptınız hırsızlıklarla ilgili suçlamalara yanıt vereceğiniz El Paso'ya götürecekler.
E de lá vão levá-lo de volta a El Paso onde responderá à acusação de roubo entre outras coisas
Ben de El Pado'daki hapse girmemeye çalışıyorum.
Eu estou a tentar ficar fora da prisão de El Paso.
Özellikle El Paso'da.
Bem, em especial em El Paso.
Beni burada tüm El Paso'nun önünde tek başıma bıraktın.
Deixar-me aqui sentada sozinha. - E em frente de toda El Paso.
El Paso'ya giden Midnight Express'i var.
Aí vai o expresso da meia-noite que vai para El Passo.
Evet, El Paso'lu meşhur at katili bu!
Sim, é o famoso matador de cavalos de El Paso!
Bir pazartesi öğleden sonra El Paso'da Acme Barı'nda... Şerif John Selman'ın... sağ kulağının arkasından vurduktan sonra... John Wesley Hardin'den aldığı iki Colt'tan biri var.
Tenho um dos dois Colts tirados ao John Wesley Hardin, pelo Xerife John Selman, após ter alvejado o Hardin atrás da orelha direita... na Taberna Acme, em El Paso, numa segunda-feira à tarde.
İşler kızışırsa, El Paso'da Laughlin'in yerinde buluşuruz.
Havendo azar, reunião em El Paso.
Arabanla El Paso'ya gidiyoruz.
Vamos no seu carro até El Paso.
Konvoya katılın.
Vem uma caravana de El Paso.
El Paso'dan olan.
O de El Paso.
"El Paso."
El Paso.