Passe tradutor Português
6,739 parallel translation
Eğer paçanı kurtarmak istiyorsan polise birini vermelisin.
Se queres que isto passe, tens de lhes indicar um culpado.
Aynen öyle. Ben yeni yükü indirirken benim için bir kaç izin belgesi ayarlamanı istiyorum.
Preciso que me compres um passe livre enquanto trago um novo carregamento.
Bütün günü karımla geçirmemi sağladığı için kardeşime teşekkür etmeliyim.
Tenho de te agradecer por permitires, que eu passe o dia com a minha mulher.
- Telefonu Ali'ye ver.
- Passe ao Ali.
- Telefonu ver.
- Passe-lhe o telefone.
Haberleri beklerken sen de biraz evrak işi yaparsın.
Ficas com trabalho burocrático enquanto esperamos que isto passe.
Bu şeyle Finlandiya sınırının arasına doğru yavaşça çevir.
Passe lentamente entre seja lá o que for isso e a fronteira da Finlândia.
Sana şifreyi alıp çıkman için 24 saat veriyorum.
Dou-te 24 horas para obteres a palavra-passe.
Şifreyi girip... çözmeye başlıyorum. O irtifaya ulaştığımızda açılıyor.
Coloco a palavra-passe, começo a descodificá-lo e, quando subirmos, ele abre-se.
Şifreyi gir! Çözmeye başla. Numara yok.
Põe a palavra-passe e descodifica-o, sem truques.
Sen ve Trudy'i ne zaman almamızı istiyorsun?
A que horas queres que passe para te buscar a ti e a Trudy?
Tamam mı? Gabby gittiğinde çok üzüldü ve bunu ona tekrar yaşatmak istemiyorum.
Quer dizer, quando a Gabby e foi embora, isso incomodou-a bastante, e, eu... eu não quero que ela passe por isso outra vez
Kartını göster.
Mostre-me o seu passe.
Bak, bilet olmadan geçiş olmaz.
Sem passe, não há viagem.
Sadece kartını göster ben de kapıyı açayım.
Ouça, mostre-me apenas o seu passe e eu abro-lhe o portão.
Efendim, şu anda kartım yanımda değil.
Senhor, não tenho o meu passe comigo, agora.
Bie zehir izi bulamıyorlar, muhtemelen yanlış bir şey var.
Não se encontram traços de veneno. Talvez se passe alguma coisa.
- IV tedavi setini ver.
- Passe-me o kit IV.
Suçu onun üstüne at, ben de seninle hemen şimdi bir anlaşma yapayım.
Passe por cima dele, e eu faço o acordo agora.
Dur, dur dostum.
Calma aí, amigo. Mostre-me o seu passe.
Güvenlik ofisinden yeni bir kimlik almanız gerek.
Precisa de um novo passe emitido pelo Gabinete de Segurança.
Gene Simmons sahne arkasına bilet ayarladı.
Gene Simons deu-me um passe para os bastidores.
Bugün, ucuz kurtuldun.
Hoje, você recebe um passe.
Y-12 seviyenin altındaki herkesi çıkartın günün kalanında izinliler.
Quem não tiver um passe Yankee 12 está dispensado e pode ir para casa o resto do dia.
Çünkü Bölge Savcısı bu işte hiç bir şeyi gözden kaçırmamak için yan yana çalışmamızı istiyor.
Porque eles querem que trabalhemos lado-a-lado nisto, e não querem que nada passe em branco.
Don Draper, Alan Silver'ı arıyordum.
Don Draper. Passe ao Alan Silver.
Festival biletlerimi, at taşıma treyleriyle eve gitmek için verdim.
Tive de trocar o passe do festival por uma viagem a reboque dum cavalo.
Hayır, Francis yanındayken bu çok tehlikeli olur.
E veneno? Não conseguimos que passe pelos provadores?
- Kartı lütfen tekrar geçir Ginny.
- Por favor, passe outra vez, Ginny. - Tudo bem.
Cadılar Bayramı'nın bitişini iple çekiyorum.
Estou ansiosa que passe o Halloween.
Şöyle üstünkörü bahsedeceğiz o zaman : "Bu arada seri cinayetlerimizin bir arka oda rüya kısmı var."
Devemos mencionar casualmente, "Já agora, temos um passe para os bastidores de assassínios em série"?
Bu binada işin yok ve buraya gelmek için güvenlik şifresine ihtiyacın var.
Não tens nada a fazer neste prédio e precisas de um passe da segurança para vires cá abaixo.
Ş una bak, muhteşem bir el çabukluğu.
Ei, olha para isto, passe de mágica perfeita.
Jim'e katılanlar fırtınanın dinmesini beklerken çenesini kapatsın diyenler?
Todos os que são a favor que o Jim cale o bico enquanto aguardamos que a tempestade passe?
Bay Stern'ün müvekkiline bu süreci yaşatacağını hayal edemiyorum sadece.
Só não consigo imaginar o Sr. Stern a permitir que o seu cliente passe por isso.
Toni Willis ile görüşeceğim.
Passe-me à Toni Willis.
Şekeri uzatır mısın?
" Passe-me o açúcar?
Ciddi bir yara almadan kazayı atlattığınız için şanslısınız sadece hafif bir sarsıntı ama bu şartlar altında tedbir olarak bu geceyi burada geçirmenizi öneririm.
Teve sorte de escapar sem qualquer lesão grave, apenas uma leve contusão. Mas devido às circunstâncias, recomendo que passe cá a noite só por precaução.
Eğer her şey yolunda giderse ben de zamanımın bir kısmını New York'ta geçirebilirim.
É possível, se tudo correr bem, que eu passe parte do tempo em Nova Iorque.
- Evet! Doğrudan son adıma atlayabilirim.
Talvez eu passe já para os extras.
Umarım 100 yaşına kadar yaşar ve her gününü hapiste geçirirsin, çünkü hak ettiğin bu.
Espero que viva até aos 100 anos, e passe todos os dias preso, porque é o que merece.
Yok, yok... Ebediyeti tüketmeyi önlemenin yegâne yolu bu işte.
Ou melhor, é a única forma de prevenir que se passe lá a eternidade.
- İmparatorluk girişleri iptal oldu.
Sim. O passe imperial foi cancelado.
Açık bir mesaj gönder ve gidecektir.
Passe uma mensagem clara e ele larga.
Sargıyı verin bana.
Passe-me esse estojo.
- Parola koruması var.
Está protegido por uma palavra-passe.
İkiye katla. 80.000 dolar olsun.
Dobro a aposta. Passe para $ 80.000.
Bana Dr. Skouras'ı bulun.
Passe-me o Dr. Skouras.
Fenerini ver.
Passe-me a tua lanterna.
Kendimi, ömrüm boyunca kuzenlerimin düşmanı olarak ilan etmiş olacağım.
Só quero que tudo passe.
Harika bir çalım.
Passe perfeito...