Pastırma tradutor Português
704 parallel translation
10 kg. un, 5 kg. şeker 15 kg. fasulye ve pastırma.
10 Kgs de farinha, 5 de açúcar, 15 de feijão e toucinho.
Pastırma nasıl olsun Bay Marlowe?
Como é que deseja o seu bacon, Sr. Marlow?
- Pastırma nasıl olsun?
- Como deseja o bacon?
Eğer o bir otelse konforlu yatağı olan bir oda tutacağım yumurta, pastırma ve sadece bir tarafı biraz kızarmış tost ve bir fincan çay sipariş...
E se for um hotel... pedirei um quarto com uma cama confortável... uns ovos com toucinho, pão torrado de um só lado... um bom chá em fios...
Pastırma tavada. Kahve tasta.
Há toucinho na frigideira e café na cafeteira.
Pastırma, duman ve buhar kokan bir tablo boyamak istiyorum.
Quero pintar algo que cheire a bacon, fumo e vapor.
Yoksa pastırma olurlar.
Podem passar a bacon.
Çantamda biraz kahve ve pastırma var Başlamadan önce yemeye aldırmazsan.
Levo café e toucinho nos meus alforjas, se por acaso quer comer antes de partir. Posso comer.
Yumurta iyi pişmiş, pastırma ise iyi kızarmış. Kızarmış ekmek ve kahve.
Os ovos bem passados, o bacon estaladiço.
Domuz pastırma ve domatesli sandviç?
Sandes de bacon com tomate?
Bir tarafta pastırma, fasulyeler, cezve ve tava.
Bacon, feijão, um bule de café e uma frigideira?
Dört dakika kaynatılmış iki yumurta, biraz pastırma, tost ve kahve.
Dois ovos cozidos durante quatro minutos. Um pouco de bacon, torradas e café.
Yumurta, pastırma, tost ve kahve.
Ovos, bacon, torradas e café.
"İki yumurta, pastırma, tost, kahve ve marmelat."
"Dois ovos, bacon, torradas e café, leite quente e marmelada."
Yumurta, pastırma tost ve kahve.
Quero ovos, bacon, torradas e café. Ovos, bacon, torradas e café.
Birkaç domuz sosisi ve biraz pastırma var.
Algumas linguiças de porco e um pouco de toucinho.
Sana bir çuval un, şeker ve pastırma gönderteceğim.
Ordenei que lhe trouxessem um saco de farinha, outro de açúcar e toucinho.
Eve pastırma götürelim Neddy.
Está na hora de levarmos o toucinho, Neddy.
O pastırma değil.
Aquilo não é toucinho.
Her sabah kahvaltıda sandalyesinin altına ciğer ve pastırma koyup dolaba girer.
Ao pequeno-almoço, todos os dias, Ken põe um prato de fígado e toucinho debaixo da cadeira e tranca-se no armário.
- Yumurta ve pastırma.
- Bem, há ovo e bacon.
Yumurta, sosis ve pastırma.
Ovo, salsicha, e bacon.
Yumurta, pastırma ve konserve jambon.
Ovo, bacon e carne.
Yumurta, pastırma, sosis ve konserve jambon.
Ovo, bacon, salsicha e carne.
Konserve jambon, pastırma, sosis ve konserve jambon.
Carne, bacon, salsicha e carne.
Konserve jambon, yumurta, konserve jambon konserve jambon, pastırma ve konserve jambon.
Carne, ovo, carne, carne, bacon e carne.
Niye yumurta, pastırma konserve jambon ve sosis yemiyor?
Porque é que ela não pode comer ovo, bacon, carne e salsicha?
Yumurta, pastırma, konserve jambon ve sosisli jambonsuz alabilir miyim?
Olhe, posso comer ovo, bacon, carne e salsicha, sem a carne?
Yumurta, pastırma, konserve jambon ve sosisi jambonsuz alamazsın.
Não pode comer ovo, bacon, carne e salsicha sem a carne.
Yumurta, pastırma, konserve jambon ve sosis olmaz.
Não ia ser ovo, bacon, carne e salsicha.
Kalın bağırsağım dopdolu konserve jambon yumurta, konserve jambon, pastırma konserve jambon, domates, konserve jambon...
O meu intestino está cheio de carne, ovo, carne, bacon, carne, tomate, carne...
Aa, yumuşakça, ben de pastırma anladım.
Moluscos, pensei que tinhas dito toucinho.
Haşlanmış elma, pastırma, çörek.
Maçã assada, biscoitos e bacon.
Çöreklere biraz pastırma katık et de gidelim!
Ponham o bacon num biscoito e vamos!
- Sabah yumurta ve pastırma uygun mu?
- Bacon e ovos pela manhã? - Obrigado.
Malts, fasulye çuvalları, domuz yağı... Kahve, pastırma, peynir, tuz, şeker,
Cevada... feijão... café... carne seca... toucinho... queijo... uísque, pão.
Mısır unu, kahve Pastırma, peynir, viski, tuz,... Eksik bir şey şeker, domuz yağı, ekmek, halat, barut, sigorta var.
Feijão, café, carne seca... toucinho, queijo, uísque, pão... pavio, corda, pólvora.
Evet. Bana bir Three Musketeers çikolata... bir de tükenmez kalem, şuradaki taraklardan bir tane... ve bir şişe Old Harper... iki adet el feneri pili ve biraz da pastırma.
Eu quero um chocolate... uma caneta esferográfica, um desses pentes... um quartilho de Old Harper... duas baterias de lanterna e carne seca.
Domuz için, kolay bir şey. Kestaneli, tütsülenmiş pastırma. Yer mantarı.
Para o porco, algo mais rústico, com castanhas, toucinho fumado, trufas.
Pastırma.
Bacon.
Kişi başı haftalık 225 gram şeker düşüyordu, her iki ayda bir, bir paket kurutulmuş yumurta, her hafta 225 gram peyir, 225 gram yağ, 100 gram civarı pastırma, ve yaklaşık yarım kilo et.
Cada pessoa recebia 230g de açúcar por semana, uma embalagem de ovos liofilizados de dois em dois meses, 230g de queijo por semana, 230g de banha, 120g de bacon e cerca de meio quilo de carne.
Bu pastırma, salam sürüsü herkese faydalı biri mi?
Toda esta quantidade de presuntos, salames, salsichas, mortadela, já não pertence a ninguém?
Biliyorsun, yılın bu zamanı, Pastırma yazı...
Sabe, esta época do ano é o verão dos índios. Estou chegando lá.
Ben, beyaz ekmek üzerinde, mayonezli, domatesli ve marullu pastırma istiyorum.
Quero "pastrami" em pão branco com "mayonnaise", tomate e alface.
Yumurtalı Pastırma.
Toucinho e ovos.
Yumurtalar ve pastırma. - --.
Ovos e toucinho. As colheres estão polidas.
Şefimizin tam kahvaltısı çok iyidir... yumurta, pastırma, sosis, domates, kızarmış ekmek...
- Não sei... Temos um excelente pequeno-almoço completo. Ovos, bacon, salsichas,
Yumurta, pastırma, sosis, domates... ve Waldorf salatası.
Ovos, bacon, salsichas, tomate e uma Salada Waldorf.
Tavuk, biraz sosis, biraz pastırma...
Tem aqui uma galinha, algumas salsichas, bacon...
Ben pastırma yedim...
- Já tomámos!
Ancak sahanda yumurtayla pastırma getirir bu.
Então porque perguntou?