Pelé tradutor Português
10,936 parallel translation
Kefaretim bu olacaksa eğer lime lime et etimi o zaman.
Arranca-me a pele. Arranca-me a carne, aos poucos e poucos se essa for a minha penitência.
Tenimi hissedebiliyor musun?
Podeis sentir a minha pele?
Kendini kurtar.
Salve a sua pele.
- Kırk yıl içinde, yaşlandığımızda ve... - Devam et. Şişmanladığımda, derim sarktığında, memelerim olduğunda ve senin yüzünde kıl olduğunda...
Daqui a 40 anos, quando formos velhos e gordos, com pele pendurada, eu terei mamas, e tu terás pelo na cara.
Derilerimizin değişme şekli harika, değil mi?
É fantástico como a nossa pele muda, não é?
En kötü haldeydim, Güneş tarafından kör edilmiştim. Sırt derim soyulmuştu.
Eu estava no meu pior momento, cegado pelo sol, a pele a escamar das minhas costas.
Fakat eğer cildini eritir ya da seni içeriden yakarsa, o zaman kardeşinin bedenini alabilirim.
Mas se derreter a tua pele ou queimar-te de dentro para fora, então sempre posso levar o teu irmão a dar uma volta.
Ülserleşmiş deri.
Esta pele ulcerada.
Yaranın etrafındaki deri yırtılıp parçalanmış.
A pele ao redor da incisão - está repuxada e rasgada.
- Boyun dokusu numuneleri.
Amostras da pele do pescoço.
- Büyükanne Violet Kızılderili mi?
A avó Violet é uma índia pele-vermelha?
İğrenç, sıçan dişleriyle bana dokunuyor ve sıçan kürkü sıçan hastalıkları dolu.
É nojento e está a tocar-me com os seus dentes de ratazana, e sua pele de ratazana, coberta de doenças de ratazanas.
Sistem, Fisher'ın bizi kurtarmaya çalıştığını anlamıyor.
O sistema não reconhece que é o Fisher a tentar salvar-nos a pele.
Deriye nüfuz ediyor.
Penetra na pele.
Cildi çekiç gibi ve tıpkı onun gibi aptal.
Pele de martelo e burro como um!
Derisi Bayan Patmore'un yaptığı gibi çıtır çıtır mı?
A pele está crocante como o da Sra. Patmore?
- "Derin çok görünmesin," demiştin.
Disseste para não mostrar demasiada pele.
Kurtları öldürmenin en iyi yolu liderlerini öldürüp onun derisini giymek. Daha sonra kurtlarla yakınlaşır ve onları öldürürsün.
A melhor maneira para matar lobos é matando o líder, vestir a pele dele, beijar alguns dos lobos, e depois matá-los.
Topuklarımın üzeri ölü deri kaynıyor. Hemen buraya gel.
TENHO MUITA PELE MORTA NOS MEUS CALCANHARES.
Derin ve sinirlerin çok hasar gördü.
A sua pele e os seus nervos, foram danificados.
Yeni derinin oluşmasına yardım etmek için sağlıklı dokuya gelene kadar ölü yanık dokuları katman katman soyacağız.
Vamos desbridar as queimaduras, camada por camada, até expor tecido saudável, para ajudar a pele a crescer.
Sıradaki ameliyatımızda kalçandan deri alacağız. Sonra da yanağının burasındaki ve buradaki yara izleri için gref hazırlayacağız.
Está bem, a nossa próxima operação é para remover pele da sua cintura, e colocar nas cicatrizes da sua bochecha.
Deri greflerini yırtacaksın. Hayır!
- Vai rasgar a pele.
Böylece sağlıklı doku ortaya çıkıp yeni derinin oluşmasına yardım edecek.
Isso vai expor o tecido saudável para a nova pele crescer, está bem?
Yatırımlarını ve kıçlarını korumak için.
Proteger os seus activos e "salvar a pele".
Solunum rahatsızlığı, deri dökülmesi ve ülser.
Desconforto respiratório, a descamação da pele, as úlceras...
Dünyaya hükmedip, hepinizi esir edeceğiz istediğimiz her şeyi yapacaksınız görkemli Dehşet Hasadı'nda nazik bedenlerinizden besleneceğiz.
Iremos conquistar a Terra e escravizar-vos a todos, fazer convosco o que quisermos, alimentarmo-nos da vossa pele delicada numa gloriosa Colheita Temida.
Seni aptal pembe derili.
Seu pele rosa estúpido.
Gördüğünüz üzere yüz derisi kafatasından sıyrılıyor.
Como veem... a pele facial escorrega e desprende-se facilmente do crânio.
Kocanla tekrar bir araya gel diye hayatımı tehlikeye atmamı istiyorsun benden.
Quer dizer, está-me a pedir que arrisque a minha pele para que possa estar novamente com o seu marido?
Komünist değilsen neden bombayı yapsınlar diye canını tehlikeye atıyorsun.
Se não és comunista, porque é que estás a arriscar a tua própria pele para lhes entregar uma bomba?
Görebileceğiniz üzere, deri tahrişleri farklı görünebiliyor ama hiç biri bendekine benzemiyor.
Como vê, as irritações de pele podem ser muito diferentes. - Mas não são como a que eu tenho.
Ama eminim ki dışarıda postunu kurtarmak için aralarında para toplayacak arkadaşların, ailen falan vardır.
Mas sei que tens amigos ou parentes que podem juntar algum dinheiro para salvar a tua pele.
Tabi eğer postunu kurtarmaya değer görüyorlarsa.
Se acharem que a tua pele precise de ser salva.
- Ne demek bu?
- Uma carapaça, bastante forte, debaixo da pele. - Como assim?
Bu ayının nasılsa çok çok kalın bir derisi var.
Aquele urso tem alguma espécie de pele super espessa.
Cildinde ki delikleri kurcalıyor.
Faz buracos na pele.
Saçın, dişin, derin gibi tıpkı.
Tão íntimo como cabelo, dentes, pele.
Çıplak tenimde hissettim.
Senti-o na minha pele nua.
Dışarıdan gelen bir darbe ya da derisinde bir oyulma belirtisi yok.
Não há sinais externos de trauma ou cortes na pele dela.
- Sarı saç, solgun ten mi?
O quê, com cabelo loiro, pele pálida?
Kemik, saç ve deriden sonra...
Depois dos ossos, cabelo e pele.
Tırnaklarında onun derisi bulundu tişörtünde ise kanı vardı.
Tens a pele dela sob as unhas. Uma gota de sangue dela na t-shirt.
Ürperiyorum. Organlarım yer değiştiriyor gibi sanki.
Sinto a pele arrepiada e os órgãos a mexerem-se.
Gözleri ayarlayıp dokuyu biraz değiştirirsem.
Se ajustar os olhos... mudar a pele...
Hayır, açık tenli anlamında yani.
Quer dizer que tem pele mais clara.
Yıpranması ve bir daha kanamaması gereken bir cilt.
Uma pele que deve ser usada e nunca mudada.
Leş yiyenlerin ilgisini çekmek için deri dikkatlice yüzülmüş.
A pele foi habilmente esfolada para atrair predadores.
Derinin yüzülmesi, cesedin konuş biçimi.
A remoção da pele, a colocação do corpo.
Yani dikilitaşa konmak için derisi yüzülmüş ve kesilmiş.
Cortaram-lhe e retiraram-lhe a pele para caber no obelisco.
- Çok yumuşak biri.
Com pele muito macia.