Petrol tradutor Português
2,896 parallel translation
Bu felaket doğuya giden petrol nakliyesini en az 2 hafta uzatır.
Este desastre ferroviário pode atrasar os embarques de petróleo para o leste em pelo menos duas semanas.
Demiryollarının, köprülerin, lağım borularının ve petrol varillerinin yapıldığı aynı maddeden bileziği takarak, şehrin en alımlı kişisi ben olacağım- -
Serei o brinde da cidade ao usar um pedaço do mesmo metal usado para fazer ferrovias e pontes e tubos de esgoto e tanques e...
Bir kaç hafta önce petrol kulesi yandı.
Houve um grande problema há umas semanas atrás.
Orada Arap yarımadasındakinden çok keşfedilmemiş petrol rezervi var.
Há um reservatório inexplorado de óleo naquelas rochas, que é maior que qualquer reserva conhecida na Península Saudita.
Altında petrol okyanusu var.
E por baixo há um oceano de gás natural.
Wyatt Petrol arazilerinde büyük yangın çıktı.
Um grande incêndio deflagrou no Campo de Petróleo Wyatt.
- Rus petrol sahası hakkındaki söylentiler. - Olacak.
- Os rumores sobre as petrolíferas russos.
Musaddık, İngiliz ve Amerikan petrol holdinglerini kamulaştırıp İran'ın petrolünü halka iade etti.
Ele nacionalizou as concessões petrolíferas britânicas e dos EUA, devolvendo ao povo do Irão o seu petróleo.
Kapitalistler ve büyük petrol şirketleri büyük propaganda sistemlerini kontrol ediyor.
Capitalistas e grandes petrolíferas controlam os sistemas de propaganda.
Bir petrol varilini gömdük ve kapağa düzenek yaptık ve yem olarak kapağa Hindistan cevizi koyduk.
Enterrámos um barril de petróleo, pusemos dobradiças na tampa e amarrámos um fio com coco, como isco, à tampa.
# İnşaatlar, yollar ve petrol rafineleri #
A construir estradas e petrolíferas
Bu arada Bay Spirou OPEC raporunu okudum ve petrol yatırımlarımıza ağırlık verirsek cidden -
A propósito, Sr. Spirou, eu li o relatório da OPEP, e eu estava pensando, se proteger a nossa posição sobre o petróleo, pudessemos realmente...
Petrol endüstrisinin lobicileri.
Estes são lobistas da indústria do petróleo.
Petrol devleri neden Lloyd Hooks'u bir nükleer santral işletmek için işe alsın?
Mas por que uma empresa de petróleo interfere... Se com Ganchos que possui um reator nuclear?
Ailem şehrin çoğunun yok olduğu Transworld'ün petrol rafinerisindeki kazadan kaynaklanan büyük patlamada öldü.
Os meus pais morreram na grande explosão. Uma explosão na refinaria de petróleo da TransWorld que destruiu grande parte da cidade.
Dikkat. Petrol sızıntısı!
CUIDADO FUGA DE ÓLEO!
Kocam bunun petrol borusundan paslanmaz çelik olduğunu söylüyor.
O meu marido disse que é aço inoxidável... da tubagem principal.
Ana petrol borusundan çalınan metal parçası ciddi petrol sızıntısına yol açtı.
O roubo de um metal da tubulação principal levou ao derramamento pesado de petróleo.
Hepinizin bildiği gibi Bristol Körfezi petrol sondaj hakları için teklifler ABD İçişleri Bakanlığ'ına teslim edildi ve sır olarak tutuldu.
Os lances para os direitos de exploração de petróleo na Baía de Bristol foram entregues ao Departamento do Interior dos EUA e foram mantidos em segredo.
Balinaların en sevdiği şey büyük petrol sızıntılarıdır.
Não há nada que as baleias gostem mais que um derramamento de Óleo.
Reagan yönetimi doğal kaynaklarımızı petrol sektöründeki McGraw gibi dostlarına satmaya devam ediyor.
A administração Reagan continua vendendo nossos recursos naturais aos seus amigos petroleiros, como o Sr. McGraw.
Bayan Kramer salondan çıkartıldıktan sonra petrol ihalesi sorunsuz devam etti.
Depois da Srta. Kramer ser retirada, o leilão de arrendamento continuou sem incidentes.
Bir gün petrol bitecek. Bittiği zaman para akışı duracak.
Um dia, o petróleo irá acabar, e quando isso acontecer, o dinheiro não virá mais.
İnan bana, petrol yüzeyde olsaydı hayatım daha kolay olurdu ama yüzeyde değil.
Acreditem em mim, se o petróleo estivesse acima do solo, facilitaria muito a minha vida, mas não está.
Sayın Başkan, Alaska Kuzey Petrol mavnanın çözüm olacağını söylemişti.
Sr. presidente, a Alasca Setentrional me garantiu que a barcaça era uma opção viável.
Sessiz film yıldızı ve petrol varisi karı-koca tarafından yaptırılmış.
Foi construída por uma celebridade anónima... e uma herdeira do petróleo.
Petrol 100 metre yukarı fışkırıyordu.
E começa a jorrar petróleo.
50 yıl, petrol imtiyazlarımız artık yok.
Cinquenta anos e as nossas concessões de petróleo terminam.
Olanları sineye çekip bizim petrol sahalarını çalmalarına izin mi verseydim?
Você acha que devemos deixar andar e deixá-los roubar os nossos campos de petróleo?
ve oldukça ilginç, herzaman bu iki ülkeyi birleştiren bir şeyler keşfettim, Çikolata ve petrol, bunların ikisi.
E é... é interessante, invariavelmente descubro algo que liga os nossos dois países, sendo o chocolate e o petróleo dois deles.
Amerikan petrol şirketlerine 50 yıllık imtiyaz verildi... bu oldukça cömertçe.
As companhias petrolíferas americanas têm garantia de concessão de 50 anos, o que considero muito generosa.
Şimdi Amerikan petrol çıkarları için farklı bir konum düşünüyorum ve uzun bir yol katetmeliyiz..
Acho que uma posição diferente quanto aos interesses americanos no petróleo ajudaria muito.
Irak, Saddam Hüseyin'in devrilmesinden bu yana petrol rezervlerinin seviyesini % 24 oranında arttırdı.
O Iraque aumentou o nível das suas reservas de petróleo em 24 % desde que Saddam Hussein foi removido.
Şimdi de kanlı petrol için Irak'ı işgal ettiler.
E agora invadiram o Iraque pelo raio do petróleo.
Kaybediyor, çocuklar. BP'nin petrol sızıntısı gibi kaybediyor.
Ela está a perder homens e dinheiro, como num derrame petrolífero da BP.
Eksantrik ve sınırsız petrol zenginliği ile kısa süre önce kendi Olimpiyat Oyunlarına ev sahipliği yaptı...
Excêntrico e com uma riqueza petrolífera ilimitada, recebeu recentemente os seus próprios Jogos Olímpicos...
Petrol haklarımızı Cellabi Çölü'ne rahatça satabiliriz o zaman.
Seremos livres para vender os direitos petrolíferos ao deserto de Jalabiya.
Anayasa imzalanır imzalanmaz Wadiya'nın petrol hakları Gazprom'u satabileceğim.
Assim que essa constituição esteja assinda, poderei vender os direitos do petróleo da Wadiya.
Wadiya'nın güney petrol sahalarının kontrolü sende olacak.
A Gazprom terá o control dos campos de petróleo do sul.
Exxon, kıyı petrol haklarını alacaksınız. BP'nin sondaj kulelerini kullanmamak kaydıyla.
A Exxon, vai ter todos os direitos marítimos, desde que não use os equipamentos de perfuração da BP.
Ve PetroChina'dan Bay Lao, siz de şist petrol rezervlerimizi kiralayacaksınız.
E o Sr. Lao, da PetroChina terá a concessão das nossas reservas de xisto.
Bu anayasa petrol şirketleri ve dış faizlerin canım vatanım Wadiya'yı yok etmeleri için bir izin belgesinden başka bir şey değildir!
Esta constituição não é nada mais do que uma licença para as companhias petrolíferas e interesses estrangeiros para destruírem a minha amada Wadiya.
Bir petrol şirketinde hukuk danışmanıyım.
Sou executivo numa empresa de petróleo.
Petrol fiyatı yükselirken,
Com os preços dos combustíveis a subir,
Petrol şirketleriyle savaşa başladığında
Ela lutou contra as companhias do petróleo.
Plastik endüstrisini kızdırırsan, aynı şekilde petrol endüstrisi de kızar. Ve o adamlara bulaşmak istemezsin çünkü onlar hiç hoş olmayan bir alemde bulunuyorlar.
Se irritar a indústria dos plásticos, vai irritar o setor do petróleo e você não vai querer lixá-los, porque vão lixá-la a si.
Beyaz Saray, yarın gazetelerde petrol hakkında bir şey görmek istemiyor.
A Casa Branca não quer nada nos jornais sobre o petróleo.
Altı ay içinde, tüm saçmalıklar son bulunca petrol işini yapan çocuğu temizlik işleri komisyonuna koyacağız.
Daqui a seis meses, quando esta palhaçada acabar, pomos um tipo do petróleo na Comissão dos Trabalhos Limpos.
Temizlik işlerine petrol mü döküyorsun?
Está a meter o petróleo nos trabalhos limpos?
ŞEHİR ANLAŞMASl Benneca Petrol TP Petrol Şirketi
CONTRATO DA CIDADE Benneca Oil Company TP Oil Company
Swanneke Adası Skandalında Petrol Lobicileri Tutuklandı - Bundan bayağı iyi bir kitap çıkar.
Isso foi realmente um grande livro.